Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2 maddesi uyarınca karşı davada boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması, geçimsizlikte davacı - karşı davalının az da olsa kusurunun ispatlanması gerekir. Bu durumda karşı davanın reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak asıl davada verilen boşanma hükmü istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olup, erkeğin boşanma davası konusuz kalmıştır. Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder (HMK m. 331/1)....

Aile Mahkemesinin 2013/477 Esas, 2014/341 Karar sayılı reddolan boşanma davasının 19/06/2014 tarihinde kesinleştiği, tarafların reddolan boşanma davasından sonra 3 yılı aşkın süredir evlilik birliğinin yeniden tesisi anlamında bir araya gelmedikleri, eşler arasında ortak hayatın yeniden kurulamadığı gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile tarafların M.K'un 166/son maddesi gereğince boşanmalarına, davacı Fikret'in de önceki reddolan boşanma davasından sonra yuvayı kurtarmak ve toparlamak adına bir girişimde bulunmadığı, aile reisi olmanın sorumluluklarını yerine getirmediği, ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle birleşen dava davacısının davasının kabulü ile M.K nın 166/1 maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine, velayeti anneye verilen müşterek çocuk ile davacı baba arasında kişisel ilişki tesisine, müşterek çocuk yararına hükmedilen aylık 225 TL tedbir nafakasının 250 TL iştirak nafakası olarak, davalı için hükmedilen aylık 275 TL...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından nafakaların ve tazminatların miktarları yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-karşı davacı erkeğin 15.03.2017 tarihli dilekçesi ile boşanma hükmüne yönelik temyiz isteğinden feragat ettiği anlaşıldığından, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma hükmüne yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ortak çocuklardan ...'...

    Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında davalı-davacı erkek de dava açmakta haklıdır. Davalı-davacı erkeğin boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir. Temyiz olunan kararın bu sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre, diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir” şeklinde bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, son kararla "asıl dava ve birleşen davada boşanma talepleri yönünden verilen kararlar ile asıl davada tazminat ve nafaka yönünden verilen kararlar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kabulü sebebiyle birleşen davacı erkek lehine yargılama giderleri ile vekâlet ücretine" dair karar verilmiştir....

      DAVA Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek tarafların öncelikle zina hukuki sebebiyle olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın lehine 350.000,00 TL maddî ve 350.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. III....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı (koca) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle dava, daha önceki ayrılık kararına dayanılarak ayrılık süresi içinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olması sebebiyle açılmış, mahkemece de bu olgu kabul edilerek, tarafların boşanmalarına karar verilmiş olduğu halde, hüküm sonucunda Türk Medeni Kanununun 172. maddesi yerine, aynı Yasanın 166/1. maddesinin yazılmış olmasının sonuca etkili bulunmadığına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 103.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına...

          Taraflarca karşılıklı açılan ilk boşanma davasında, her iki tarafın davasının 03.05.2010 tarihinde reddedildiği ve onanarak 18.01.2012 tarihinde kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece kadına kendisine gelen cevapsız aramayı eşine söylemeyerek güven sarsıcı davranışta bulunduğu ve eşine karşı güvensiz olduğu kusur olarak yüklenilmiş ise de erkek güven sarsıcı davranış eylemine reddedilen boşanma davasından önce dayanmış olup, yine kadının erkeğe güven duymadığına dair tanık beyanları reddedilen boşanma davasından önce gerçekleşen eylemlere ilişkin olduğundan o olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. O halde mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkek ağır kusurludur....

            Erkeğin açtığı boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanmaktadır. Mahkemece de, erkeğin boşanma davası bu sebeple kabul edilmiştir. Erkek tarafından açılan ilk boşanma davasının davalı kadına atfı kabil kusur ispatlanamadığından 05.05.2011 tarihinde reddedildiği ve 17.06.2011 tarihinde kesinleştiği, üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Erkeğin reddedilen boşanma davasından önceki olaylar sebebiyle artık kadına kusur yüklenemez. Davalı kadına fiili ayrılık süresi içerisinde atfedilebilecek yeni bir kusur da ispatlanmadığına göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının bir kusuru bulunmamaktadır. Reddedilen ilk boşanma davasını açarak geçimsizlik yaratan ve eşine şiddet uygulayan davacı erkek, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tamamen kusurludur....

              davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasının, kadın tarafından davalının boşanma dava tarihinden önce gerçekleşmiş, affedilmemiş ya da hoşgörü ile karşılanmamış kusuru bulunduğunu ispat edebildiğinden bahsedilemeyeceğinden reddine karar verildiği, karşı dava dilekçesinin harcı yatırılmak suretiyle verilmiş ise de, karşı dava dilekçesinde boşanma talebi olmaksızın boşanmaya bağlı velâyet, maddî ve manevî tazminat talep edildiği, oysa ki ortak çocukların velâyeti ve tazminat taleplerinin boşanma davasından bağımsız olarak talep edilemeyeceği, bu nedenle karşı davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin tedbiren anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında tedbiren yatılı kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için 01.04.2022 tarihli ara karar ile hükmolunan 500,00'er TL tedbir nafakasının, karar tarihinden itibaren...

                Aile Mahkemesinin 2011/1176 Esas, 2014/50 Karar sayılı kararı ile açılan boşanma davasının reddedildiğini, ret kararının 05.02.2015 tarihinde kesinleştiğini, o tarihten sonra tarafların evlilik birliğini yeniden tesis amacıyla bir araya gelmediklerini, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin dolduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; reddedilen ve kesinleşen boşanma davasından sonra ortak çocuğu ile birlikte İstanbul'da yaşadığını, davacı erkek ile bir daha bir araya gelmediklerini, çocuğunun anne yanında mutlu olduğunu, çocuğunun bazı rahatsızlıkları bulunduğunu, bu rahatsızlıkları ile de annenin yakından ilgilendiğini, daha önce ... 2....

                  UYAP Entegrasyonu