Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

boşanma talepleri konusuz kalmıştır....

    Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine göre; boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak, feragat ile sonuçlanan davalarda ise feragat tarihinden itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. Toplanan delillerden, özellikle ortak çocuk ...'in beyanına göre; davacı erkeğin feragat edilen davasından sonra tarafların evlilik birliğini devam ettirmek amacıyla birlikte yaşadıkları, aynı odayı paylaştıkları, birlikte tatile gittikleri, en son 2014 yılında ise tartışarak müşterek yaşama son verdikleri anlaşılmaktadır. Davacı erkek, ortak hayatın yeniden kurulmadığını kanıtlayamamıştır. O halde davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

      durumları, gelir seviyeleri ve yaşantıları dikkate alınarak, boşanma dava tarihinden kararın kesinleşmesine kadar 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca uygun miktarda tedbir nafakası ile boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ortak çocuklar için uygun miktarda iştirak nafakası takdir edilmesi gerekirken bu yönde karar verilmemesinin toplanan tüm delillere usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile davalı kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, ortak çocuklar için dava tarihinden itibaren aylık 500,00'er TL tedbir ve 600,00'er TL iştirak nafakasına, istinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, kadın vekilinin sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir....

        Peki, “Evlilik iyi günde kötü günde bir arada olmak iken semavi afet sebebiyle akıl hastası oldu diye davalı eşi boşamaya kalk sonra da akıl hastası eşi boşamaya kalkan eşin ölümü üzerine mirasçılarına davaya devam hakkı ver” olacak şey midir? Davacının mirasçılarının zaten akıl hastası olan davalının bir kusurunu kanıtlayabilmeleri olacak şey midir? Akıl hastasının hareketleri iradi olamayacağına göre akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasının davacının mirasçıları tarafından sürdürülebilmesi mümkün müdür? Demek oluyor ki “her boşanma davası” TMK m. 181 f.II hükmüne göre davacının mirasçılar tarafından sürdürülemez. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2008, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-3, s. 868) Düşüncemize göre anlaşmalı boşanma (TMK m. 166 f. III) ve eylemli ayrılık sebebiyle boşanma (TMK m. 166 f. IV) davalarında da dava TMK m. 181 f.II hükmüne göre aynı gerekçelerle davacının mirasçıları tarafından sürdürülemez....

          TERK NEDENİYLE BOŞANMA 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 164 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 185 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 186 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 195 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Taraflar ortak konutu ayrı ayrı terk etmişler, davet edilen konut birlikte seçilmemiştir. Terk sebebine dayalı boşanma davasının kabul edilebilmesi için öncelikli şart davalı eşin haklı bir sebep olmadan en az dört aydan beri evlilik birliği dışında kalmasıdır. Tarafların birlikte seçtikleri (TMK. md. 186) veya Türk Medeni Kanunu'nun 188. maddesi şartlarının oluşması sebebiyle eşlerden birinin seçtiği, ya da hakim tarafından belirlenen (TMK. 195) hallerine uygun, oturmaya elverişli, bağımsız bir evleri yoksa, birlik dışında bulunan eşin bu davranışı haklı sebebe dayanır....

            Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesine göre, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanma kararı verilir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl zarfında ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğunun kabul edilebilmesi için, tarafların bu amaçla bir araya gelmiş ve birlikte yaşamış olmaları, evlilik birliğinin amacına uygun olarak tesis edilmiş olması, bu hususların delilerle ispatlanmış bulunması gerekir. Davacı erkek tarafından daha önce açılan boşanma davası reddedilmiş, karar 14/05/2012 tarihinde kesinleşmiş; Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesine dayalı işbu dava ise 09/07/2015 tarihinde açılmıştır....

              kadının ödenmeyen nafakalar sebebiyle İstanbul 31....

              Aile Mahkemesinin 2012/856 esas, 2014/179 karar sayılı dosyası ile boşanma davasının reddedilmesinden sonra tarafların bîr araya gelerek ortak hayatı sürdürdükleri ve 4721 sayılı TMK'nın 166/4 maddesinde belirtilen şartların oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmişse de; 4721 sayılı TMK'nın 166/4 maddesi "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir." hükmünü haizdir. Davalı kadın cevap dilekçesinde bu geçen süre zarfında ortak günlerde ortak çocuklarla birlikte eşinin ve kendisinin bîr araya geldiklerini İleri sürmüştür....

                işe giderken hanenin kapısını müvekkilinin üzerine kilitleyip gittiğini, hakaret ettiğini, ortak konutun kilidini değiştirdiğini, müvekkiline ve ortak çocuğa karşı ilgisiz davrandığını, annesinin evlilik birliğine müdahalesine mani olmadığını, ortak çocuk ve müvekkiline maddî destek sağlamadığını ileri sürerek müvekkili lehine aylık 500,00 TL, ortak çocuk lehine aylık 300,00 TL bağımsız tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir....

                  Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi bicimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Somut olayda; davacı ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı olarak tedbir nafakası istemektedir. Davalı tarafından açılan boşanma davasının "davalının kusurundan kaynaklanan ve boşanmayı gerektiren bir neden ispat edilememiştir" gerekçesiyle red edildiği anlaşılmaktadır. Boşanma davasının açılmasında davacının bir kusuru yoktur. Boşanma davasından sonra eşlerin birlikte oturmaları asıldır....

                    UYAP Entegrasyonu