WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Şu durum karşısında mal rejiminin sona erdiği tarih boşanma dava tarihi olup, tasfiye anı ise, mal rejimiyle ilgili kararın verildiği tarih olmaktadır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona erdiğine göre kural olarak, açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanıp kesinleşmedikçe, mal rejiminin tasfiyesinin yapılamayacağı kabul edilmektedir. Bu durum karşısında mal rejimi davaları ancak açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve kesinleşmesinden itibaren zamanaşımı süresi içerisinde açılması mümkündür. Yani hak açılan boşanma davasının kabulle sonuçlanması ve kesinleşmesiyle doğar. Boşanma davası ile mal rejimi davası birlikte açılmış ise mal rejimi davasının boşanma davasından tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapılması ve boşanma davasının sonucunun beklenmesi bakımından bekletici mesele yapılması gerekmektedir....

    Tarafların evlenme tarihi itibarıyle aralarındaki mal rejimi eski Medeni Kanun dönemine tabi olup, eşler arasında başka mal rejimi seçilmediği taktirde 01/01/2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı taraf davalı adına kayıtlı banka hesaplarına ilişkin katılma alacağı talebinde bulunmuş, boşanma dava tarihinde İş Bankası, Ziraat Bankasında davalının bir kısım hesaplarının bulunduğu tespit edilmiş, ING bankta davalı adına olan hesaba 22/10/2014 tarihinde 36.500 TL para yatırıldığı, paranın 22/01/2015 tarihinde çekildiği anlaşılmıştır....

    Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığa bakıldığında, dava dilekçesi ve davacı vekilinin 01/06/2022 tarihli dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacının sunduğu dava dilekçesinde davalı adına kayıtlı mal varlığını bildirip, bir kısım mal varlığına katkısından bahsedilerek boşanma esnasında müşterek malların ortak dağılımının yapılmasını talep ettiği, bu haliyle dava dilekçesinin talepler yönünden HMK.nın 31. maddesi gereğince mahkemece açıklatılması gerekmekle birlikte, buna mahal kalmadan davacı vekilince 01/06/2022 tarihli dilekçe ile mal rejiminin tasfiyesi talepleri bulunduğunun da beyan edildiği anlaşılmaktadır. Bu halde davacının talebi, boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkin olmakla, yerel mahkemece bildirilen mal varlığına ilişkin kayıtların getirtilmesi, taraflar arasındaki menfaat dengesi, ölçülülük ve hakkaniyet ilkeleri de gözetilerek ihtiyati tedbir talebi hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

    bir gerekçe dahi belirtmediğini, tedbir kararının müvekkilinin büyük bir mağduriyet yaşamasına sebebiyet verdiğini, edinilmiş malların tasfiyesi davasında taraflar arasında boşanma davasının açıldığı tarihteki mevcut mallar tasfiyeye tabi tutulacağını, taraflarınca boşanma davasının 21/10/2016 tarihinde açıldığını, karşı tarafça açılan ve esas dosyayla birleşen boşanma davasının tarihi ise 02/01/2017 olduğunu, boşanma davasının 26/01/2018 tarihinde kesinleşmesine rağmen müvekkiline ait taşınmaz, Türkiye ve İngiltere'deki banka hesaplarına 15/04/2021 tarihinde yani boşanma davası açıldıktan yaklaşık 4,5 yıl sonra ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hukuken kabul edilemez bir karar olduğunu, müvekkilinin boşanma davasının açılmasından önce veya sonra hiçbir mal kaçırma girişimde bulunmadığını, İngiltere'deki taşınmazın mortgage kredisi ile alındığını ve kredi ödemelerinin müvekkili tarafından yapılmaya devam edildiğini, tapu kaydının kendi üzerinde olduğunu, müvekkili mal kaçırma düşüncesi...

    DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların boşandıklarını ve kararın kesinleştiğini, boşanma protokolüne göre dava konusu taşınmazda müvekkilinin çocukları 18 yaşına gelene kadar birlikte ikamet etmesi gerektiklerini ancak davalının protokole aykırı olarak zorla müvekkilini evden çıkardığını, tarafların anlaşmalı boşansalar da katılım payı alacağı ile ilgili bir karar verilmediğini, bu nedenle bu davanın açılması zaruretinin doğduğunu, protokolde kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta yazılı olmadıkça tarafların boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde mal paylaşımı davası açabileceğini, boşanma protokolü incelendiğinde de mal rejiminden doğan alacak hakkından açıkça feragat edildiğine dair bir ibare olmadığını, evlilik döneminde düğünde takılan 15-25 gramlıklardan oluşan 8 bilezik, kolye, zincir, 15'e yakın çeyrek altın bozdurularak ... plakalı aracın satın alındığını ve bu aracın tekrar satılarak dava konusu taşınmazın alımında peşinat için verildiğini, müvekkilinin...

      Mahkemece, boşanma davasının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 30.....1975 tarihinde evlenmiş, ........2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün ........2008 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Dava konusu bağımsız bölüm ........1998 tarihinde satın alma suretiyle davalı adına kayıtlıdır. TMK.nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği ........2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler....

        Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; taraflar 27.10.1986 tarihinde evlenmişler, 27.09.2010 tarihinde açılan boşanma davasının kabulü ve hükmün 01.06.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. 4721 sayılı TMK'nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacaktır. Taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK'nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı 27.09.2010 tarihi itibariyle sona ermiştir....

          Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.05.2009 gün 2009/2-158 Esas - 2009/217 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi boşanmanın mali sonuçları üzerindeki 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 174. maddesinde düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, 175. maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakası, şahsi eşyalarla ilgili anlaşmaya, kısaca boşanmanın ferilerine ilişkin olup, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan katılma ve değer artış payı alacağına konu yukarıda özgülenen taşınmazlar bu beyanlar içinde değildir. Başka bir anlatımla, somut olayda boşanma dosyası içeriğindeki protokol ve beyanlarla tarafların aralarındaki mal rejimini tasfiye ettikleri kabul edilemez. Kural olarak, boşanma davalarıyla birlikte mal rejimine ilişkin açıklamaların ve eşler arasında varılan sonuçların anlaşma protokolünde yer almalarında herhangi bir sakınca bulunmayıp, bunu engelleyen bir kanun hükmü de yoktur....

            Aile Mahkemesinin 31.07.2013 tarihli ve 2012/376 Esas, 2013/858 Karar sayılı kararı ile de, davanın, davalı eşin üçüncü kişi olan diğer davalıya mal kaçırma amacıyla üzerine kayıtlı olan taşınmazı devrettiğinden bahisle açılan kooperatif hissesinin satışının iptali davası olduğu, bilahare davacı vekili tarafından davanın boşanma davasının açılmasından sonra davalarının mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili katılma alacağı davası niteliğinde olduğunun belirtildiği, son celse davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ile muvazalı satıldığı iddia edilen taşınmazın satışının iptali ile müvekkili ve davalı eşi adına tescilini talep edildiği, davacı ve davalı eşi arasında boşanma davasının bulunduğu ve davanın ret ile sonuçlanarak kesinleştiği, boşanma davasının ret olunması sebebiyle taraflar arasındaki evliliğin halen devam ettiği ve mal tasfiyesinin gerçekleşmeyeceği, katılma alacağı davasının söz konusu olamayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, işbu karar davacı vekili tarafından...

              Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer." hükmüne göre mal rejiminin sona erdiği tarihin 10.09.2013 olduğunu, TMK.nun 235. maddesine göre de "mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar.", İstanbul Anadolu 17....

              UYAP Entegrasyonu