Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aile Mahkemesi'nin 2019/567 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, ayrıca davalı aleyhine Bursa 7. Aile Mahkemesi'nin 2019/595 esas sayılı dosyası ile mal paylaşımı amacıyla dava açıldığını, davalı Emrah'ın boşanma davası açıldıktan sonra taşınmazını davacı eşinden mal kaçırmak için annesinin kardeşinin eşi olan diğer davalıya muvazaalı olarak devrettiğini, bu taşınmazın evlilik birliği içinde edinilmiş bir mal olduğunu, eşler arasındaki mal rejimine tabi bulunduğunu, davacının da bu rejim dolayısıyla taşınmazda hak sahibi olduğunu belirterek tasarrufun iptaline ve taşınmazın yeniden davalı eş adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T3 vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usulden veya esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T5 cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

TMK.nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmazların satın alındığı iddia edilen tarih itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir....

    Taraflar, 21.03.1973 tarihinde evlenmiş, 18.07.2003 tarihinde açılan boşanma davasının mahkemece kabul edilmesinden sonra, 19.12.2005 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK'nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mülga 743 sayılı TKM'nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında mal ayrılığı rejimi, 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4722 sayılı Kanunun 10. maddesi gereğince, eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini ileri sürmediklerinden TMK'nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir....

      , boşanma davasındaki boşanma protokolünün 5....

      Taraflar 02.01.1990 tarihinde evlenmiş, boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 06.03.2007 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur (TMK.nun 225/2 m). MK.nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında sözleşmeyle başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (MK.nun 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler (4722 s.yür.k.m.10). Dava konusu 547 ada 5 parselde 12 numaralı mesken 29.03.2005 tarihinde davalı adına satın alınarak tapuya tescil edilmiştir. Edinme tarihi itibarıyla taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, davacının isteği katılma alacağına ilişkindir....

        Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; taraflar 02.03.2002 tarihinde evlenmiştir. 26.12.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 06.10.2010 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Dava konusu meyve bahçesi vasıflı 5710 parsel, 30.12.2005 tarihinde tapu memuru huzurunda yapılan resmi satışla davalı adına kayıtlıdır. Mesken nitelikli ve TOKİ adına kayıtlı 2554 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki bağımsız bölüm ise 08.02.2008 tarihinde TOKİ ile davalı arasında yapılan ve mülkiyetin devrine esas olarak düzenlenen sözleşme ile kısmen peşin kısmen 120 ay vadeli borçlanma ile davalıya temlik edilmiştir. TMK.nun 179.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202. maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler....

          Alacaklısından mal kaçırmak amacında olabilen borçlu bu durumda amacına uygun bir mahkeme kararı elde edebilecektir. Somut olayda, davalı borçlu ile diğer davalı eşi, boşanma davasına esas olmak üzere bir protokol hazırlamış ve bunu mahkemeye sunmuşlardır. Davacı alacaklı, anılan protokol ile borçlu tarafından eşine devredilen taşınmazlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiştir. Davacının asıl amacı, boşanmaya ilişkin mahkeme hükmünün iptali değil, taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun iptalidir. Tasarrufun tarafları karı-kocadır. Boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmiş değildir. Tarafların mahkemeye anlaşma şeklinde bildirdikleri iradeleri ile mal paylaşımı belirlenmiştir. Bu gibi hallerde borçlunun alacaklısından mal kaçırabilme imkanı vardır. Gerek tasarrufun iptali davalarında, gerekse HUMK.nun 446. maddesinde yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmak suretiyle açılan davaların yasal düzenlemelerinin, aynı amaca yönelik olduğu kuşkusuzdur....

            Davalı, davacının murisin annesi olduğunu, boşanma davası nedeni ile mal kaçırmak için muvazaalı olarak bu belgenin düzenlendiğini, borç para verilmediğini savunarak, davanın reddini dilemiş, birleşen dava ile de muvazaalı olarak düzenlenen belgenin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulü ile, 18.730 TL.nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ,davalının eşi olan ...'a borç para verdiğini ve ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. 22.4.1997 tarihli tercüme belgede, ...'ın annesi davacı ...'dan 44.000 DM borç para aldığı, aylık 500 DM ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı ise, eşi ... ile boşanma davası derdest iken bu belgenin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak düzenlendiğini, murisin kredi borcunu bile kendisinin ödediğini savunarak belgenin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür....

              Davalı-karşı davacının bu talebi mal rejiminin tasfiyesi niteliğindedir. Mal rejimi sona ermeden tasfiyeye gidilemez. Rejim ise, evliliğin boşanma veya iptal kararıyla sona ermesi halinde buna ilişkin davanın açıldığı, ölümle sona ermesi halinde, ölüm tarihinden, mal ayrılığına geçilmesi kararı verilmesi halinde ise, buna ilişkin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer (TMK m. 225). Bu hükme göre, boşanma kararı kesinleşmedikçe tasfiye talebi incelenemez. Boşanma hükmü kesinleşmediğine göre, tasfiyeye ilişkin bu talebin boşanma davasından tefrik edilmesi, boşanmanın kesinleşmesinin beklenmesi ve bundan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Bu hususun nazara alınmayarak yazılı gerekçe ile talebin kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir....

                Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ziynet ve Mal Rejiminin Tasfiyesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından boşanma davasının reddi yönünden; davalı kadın tarafından ise katılma yoluyla ziynet ve mal rejiminin tasfiyesi istemine yönelik davalarda verilen kararlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davalı kadının temyiz ve itirazlarının incelenmesinde; Davacı erkek tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası ile mal rejinin tasfiyesi ve ziynet alacağı istemli açılan davaların yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince, boşanma davasının reddine, diğer hususlarda yöntemince açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu