Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu halde tarafların karşılıklı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak her iki boşanma davasının çekişmeli boşanma davası olarak sürdürülüp gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.04.2017 (Per.)...

    Bu itibarla davacı kadının zina hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar vermek gerekirken, "zina sebebiyle açılan boşanma davasında karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de; bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK md.438/7)....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki "boşanma" ve "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı (...) tarafından kusur belirlemesi ve maddi tazminat yönünden, davalı-karşı davacı (...) tarafından ise her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ilişkin yasal karine mevcut olsa bile, davalı bu yasal karineye dayanmak zorunda olmaksızın evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma davası açabilir. Mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda “davacı-karşı davalı (...)'...

        Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır (TMK m. 169). (1)Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. (2) Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez (TMK md.170/1- 2). Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar (TMK md.171). Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer (TMK md.172)....

        Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır (TMK m. 169). (1)Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir. (2) Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez (TMK md.170/1- 2). Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar (TMK md.171). Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer (TMK md.172)....

        GEREKÇE : Asıl davanın konusu; TMK'nın 166/son maddesi uyarınca üç yıllık fiili ayrılık sebebiyle boşanma, karşı davanın konusu; geçimsizlik sebebine dayalı açılmış boşanma davasıdır. Mahkemece, her iki davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme istinaf dilekçesindeki belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırı gördüğü takdirde bunu re'sen gözetir....

        Dava boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. Mahkemece verilen karar boşanma yönünden taraflarca istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. Dava TMK'nın 166/1 maddesi uyarınca boşanma talebine ilişkin olduğu halde kısa karar ve gerekçeli kararda TMK'nın 166/son maddesi uyarınca boşanmaya karar verilmiş olması yerinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde görülmüştür....

        Dava, TMK'nın 166/4. maddesi uyarınca fiili ayrılığa dayalı boşanma davasına ilişkindir. Bilindiği üzere, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 297/1- c. maddesi bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/1. maddesinin (c) bendinde; " Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” ile aynı maddenin 2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almaktadır....

        Davacı davalı erkeğin davası TMK'nun 166/son maddesine, davalı davacı kadının davası ise TMK 166/1 maddesine dayalı boşanma davasıdır. Eldeki davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir. Davacı davalı erkek tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olması, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturur. Sözü edilen davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadına kusur yüklenemez....

        Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı açılan boşanma davasında boşanma kararı verilebilmesi için kusurun kimde olduğunun önemi yoktur. Boşanmanın ferileri yönünden kusur belirlemesi yapılır. Tüm dosya kapsamından, davacı erkek tarafından evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı 16/09/2014 tarihinde açılan boşanma davasının reddine karar verilmiş, ilam 26/11/2015 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki asıl dava yasada öngörülen üç yıllık süreden sonra açılmıştır. Tarafların boşanma davasının reddinin kesinleşmesinden itibaren bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. O halde ilk derece mahkemesi tarafından boşanmaya karar verilmesinde ve reddedilen davadan sonra ortak hayatın kurulamamasında kadının kusursuz, fiili ayrılığa sebep olan erkeğin kusurlu olduğuna dair belirlemenin isabetli olduğu anlaşılmaktadır....

        UYAP Entegrasyonu