hastalığı veya akıl zayıflığı varsa bu nedenle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı konusunda tam teşekküllü bir akıl hastanesinden veya Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan rapor alınması ve mağdur E..'...
İhtisas Kurulunun 28.11.2011 tarihli raporunda mağdurede hafif derece akıl zayıflığı saptandığı, bu zekâ geriliğinin olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasına ve fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olmasına engel teşkil edecek mahiyet ve derecede olmadığı, olayın hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunduğu, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olduğu, kendisinde mevcut olan zekâ geriliğinin dizartik konuşma da dikkate alındığında hekim olmayanlarca anlaşılamayabileceği, beyanlarına itibar edilebileceğinin bildirilmesi karşısında, anılan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için olay tarihinde mağdurede akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olup olmadığı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı varsa bunun hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğine sahip olup olmadığı ve beyanlarına itibar...
e karşı kasten yaralama suçundan akıl hastalığı nedeniyle CMK'nin 223/3-a maddesi uyarınca ayrı ayrı ceza verilmesine yer olmadığına ve TCK'nin 57. maddesi gereğince akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri uygulanmasına dair karar. TÜRK MİLLETİ ADINA Mahalli mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: 1) Sanık ... hakkında mağdur ...'ya karşı kasten yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın üzerine atılı mağdur ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanık hakkında akıl hastalığı nedeniyle güvenlik tedbirine hükmedilmesine dair Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; 5271 sayılı CMK'nin 172. maddesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığı kararının, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delillerin elde edilememesi veya kovuşturmanın izne tabi olması ve yetkili merciince izin verilmemesi gibi kovuşturma olanağının bulunmaması hallerinde verilmesi gerektiği, şüphelinin akıl hastalığı nedeniyle TCK'nin 32/1. maddesinden yararlanması gerektiğinin tıbben saptanması durumunda, hakkında güvenlik tedbiri uygulanması yönünden, atılı suçu işlemiş olduğunun yapılacak yargılama ile sabit görülmesi zorunluluğu nedeniyle kovuşturmama kararı verilmesi olanağı bulunmadığından, ......
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin 16.06.2014 tarihli sağlık raporunda; Bipolar Mizaç Bozukluğu olduğu ve TCK'nın 32/1. kapsamında değerlendirilebileceğine ilişkin yazısına dayanılarak hüküm kurulmuş ise de sanığın atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna ilişkin iddia olunan suç tarihinde TCK'nın 32/1. maddesi kapsamında akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinde önemli derecede azalmaya neden olacak bir akıl hastalığının bulunup bulunmadığı ya da aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca akıl hastalığı derecesinde olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalıp azalmadığı hususlarında Adli Tıp Kurumu 4....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: 1-CMK'nın 147 ve 191. maddeleri uyarınca usulüne uygun olarak sorgusu yapılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, sorgusu yapılmadan mahkumiyet kararı verilmesi, 2-Sanığın, psikolojik rahatsızlığının olduğu ve hakkında akıl hastalığına ilişkin düzenlenmiş raporları olduğu belirtilmesi karşısında, suç tarihi itibariyle TCK'nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış ya da önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda yöntemince rapor alınmasının gerektiği gözetilmeden, alınan eski raporlarına dayanılarak eksik inceleme sonucu hüküm kurulması, 3-Akıl hastalığı nedeniyle ceza ehliyeti bulunmadığı kabul edilen sanığın, yüklenen suçu işlediğine ilişkin kanıtlar gösterilip tartışılarak eylemi...
Ancak; 1- Sanık hakkında düzenlenen Erzurum Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 04.07.2013 tarihli raporunda, sanığın ' mental reterdasyon' denilen hastalığının bulunduğu ve işlediği suçlara ilişkin cezai ehliyetinin tam olduğu"nun belirtildiği ancak TCK'nın 32. maddesi kapsamında herhangi bir akıl hastalığı bulunup bulunmadığı hususunda bir tespitin bulunmaması karşısında sanığın dava dosyası ve tüm tedavi evrakı ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, suç tarihi itibariyle TCK'nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda, CMK’nın 74. maddesine göre gözlem altında tutulup usulünce sağlık kurulu raporu alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 2-Kabule göre de; a- Akıl hastası olduğu anlaşılan sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: 1-Akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmayan sanığa, CMK'nın 150/2. maddesi uyarınca zorunlu müdafi atanmadan yargılamaya devamla karar verilmesi, 2-Ceza sorumluluğu bulunmayan sanığın, eylemi gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin saptanması, eylem gerçekleştirilmemiş veya kanıtlanamıyor ya da suç oluşturmuyorsa beraatine, eylem kanıtlandığı ve suç oluşturduğu takdirde ise akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine hükmolunması gerekirken, mevcut deliller tartışılıp değerlendirilmeden, yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, 3-Tam akıl hastalığı sebebiyle cezai ehliyetinin bulunmadığından bahisle hakkında 5237 sayılı TCK’nın 32/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanık hakkında aynı Kanunun 57/1. maddesi gereğince yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına karar verildiği halde, anılan Kanunun 57/2. maddesi...
Ancak; 1-Oluş ve dosya içeriğine göre, akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmadığı saptanan sanığın, yüklenen suçu işlediğine ilişkin kanıtlar gösterilip tartışılarak suçun oluştuğu anlaşıldıktan sonra hakkında 5237 sayılı TCK'nın 32/1 ve 57. maddelerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbirine hükmedilmesi, 2-Kabule göre de; a-5237 sayılı TCK'nın akıl hastalığını düzenleyen 32. maddesinde öngörülen ölçütlere göre sanığın, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış ya da önemli derecede azalmış olup olmadığı saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz rapora dayanılarak hüküm kurulması, b-Akıl hastalığı sebebiyle cezai ehliyetinin bulunmadığından bahisle hakkında 5237 sayılı TCK’nın 32/1. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanık...
ın akıl zayıflığı sebebiyle vesayet altına alınmasını talep etmiş; mahkemece, bu çocuk yerine ergin olan ve herhangi bir akıl hastalığı veya akıl zayıflığı iddia edilmeyen 1992 doğumlu ...'ın kısıtlanmasına karar verilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Davacı, dava dilekçesinde 1990 doğumlu oğlu ... hakkında, akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlama kararı verilmesini istemektedir. Bu çocuğun daha önce ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.04.2009 tarihli 2009/95-192 sayılı kararıyla Türk Medeni Kanununun 405'nci maddesinde yer alan sebeple kısıtlandığı, aynı Kanunun 419/3.maddesi gereğince anne ve babasının velayeti altında bırakıldığı, bu kararın da kesinleştiği anlaşılmaktadır. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayet, ancak kısıtlama sebeplerinin ortadan kalktığının resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi halinde kaldırılabilir. (TMK. m. 474) Vesayet makamınca, kısıtlanan bu çocuk hakkında bu yönde verilmiş bir karar bulunmamakadır....