İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı kadın vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti, asıl davanın kabulü, karşı davada boşanma, nafaka ve tazminat ile çeyiz eşyası talebinin reddi, ziynet eşyalarının kısmen kabulü yönünden kararın kaldırılmasını istemiştir. GEREKÇE : Dava, TMK'nun 165.maddesi kapsamında boşanma ve ferilerine ilişkindir. İstinaf incelemesi yapılırken kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde resen gözetilir, aksi halde istinaf incelemesi istinafa gelen taraf/tarafların istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle sınırlı olarak yapılır (HMK madde 355). Akıl hastalığı sebebiyle boşanma nispi bir boşanma halidir. Bu kapsamda akıl hastalığının boşanma nedeni olabilmesi için bu durumun diğer eş için müşterek hayatı çekilmez hale getirmiş olması, hastalığının geçmesine olanak bulunup bulunmadığının sağlık kurulu raporuyla tespiti zorunludur....
Bunun yanında her ne kadar HUMK’nun 286. maddesinde belirtildiği gibi “bilirkişinin rey ve mütalaası” hakimi bağlamaz ise de temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Bu konuda ehliyetin varlığına delalet eden ve mahalli sağlık ocağından tek tabip tarafından düzenlenen rapor yeterli sayılmaz. Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması, eylem ve işleme göre değişmesi, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan özellikle adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen, Türk Medeni Kanununun 409. maddesinin 2. fıkrasında akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporuyla belirleneceği de öngörülmüştür....
Dava; boşanma (evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma (çekişmeli) istemine ilişkindir. Somut olayda davacı tarafla ilgili İDM tarafından; akıl hastalığı olup olmadığına yönelik kurul raporuna sevk ettiği, gelen 24/02/2021 tarihli cevabı yazıda; "şahısta psikotik bozukluk tanısı olduğu, ortak hayatın bu akıl hastalığı nedeniyle diğer eş için çekilmez hale gelebileceği ve hastalığın geçme ihtimalinin olmadığı tıbbi kanaatine varıldığı" yönünde tespit yapılmıştır. Dairemizce dosya arasında Rize Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/704 Esas sayılı dava dosyası içesindeki 02/07/2021 tarihli kurul raporu bulunmadığından ilgili mahkemesinden istenerek dosya arasına alınmıştır....
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle .... İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. Ne var ki, mahkemece ehliyetsizlik iddiası bakımından yukarıda değinilen ilkeler uyarınca bir araştırma yapılmış değildir....
Maddesinde ve yerleşik içtihatlarda akıl hastalığının geçmeyeceğinin kesin olarak bilinmesi şartı aranmışsa da yerel mahkemenin bu hususu görmezden gelerek müvekkilinin itibarını zedelediğini, verilen kararla müvekkilinin ömrü boyunca ‘deli’ etiketiyle yaşamaya mahkum edildiğini ayrıca mahkemenin uzman raporunu dikkate almadan hüküm kurduğunu ve müşterek çocuğun velayetini davacıya verdiğini, mahkemenin eksik inceleme yaparak hüküm kurduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Akıl Hastalığı Nedenine dayalı olan boşanma davasında (TMK m.165) davalı taraf; kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Maddesinde ve yerleşik içtihatlarda akıl hastalığının geçmeyeceğinin kesin olarak bilinmesi şartı aranmışsa da yerel mahkemenin bu hususu görmezden gelerek müvekkilinin itibarını zedelediğini, verilen kararla müvekkilinin ömrü boyunca ‘deli’ etiketiyle yaşamaya mahkum edildiğini ayrıca mahkemenin uzman raporunu dikkate almadan hüküm kurduğunu ve müşterek çocuğun velayetini davacıya verdiğini, mahkemenin eksik inceleme yaparak hüküm kurduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Akıl Hastalığı Nedenine dayalı olan boşanma davasında (TMK m.165) davalı taraf; kararın tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Bunun yanında, her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür....
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ... Kurumu Dördüncü İhtisas Dairesinden rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK'nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür....
hastalığı veya akıl zayıflığı olup olmadığı, kendisine karşı işlenen eylemin ahlâki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, fiile karşı mukavemete muktedir olup olmadığı, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı var ise, bunun hekim olmayanlarca da anlaşılıp anlaşılamayacağı, beyanlarına itibar edilip edilmeyeceği, ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususlarında usulüne uygun rapor alınmasından, Sanığın dosyada bulunan 24.07.2014 tarihli fotokopi dilekçesinde kendisinde epilepsi rahatsızlığı bulunduğunu beyan etmesi karşısında, TCK'nın 32. maddesi uyarınca, sanığın akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu suça ilişkin davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış olup olmadığı konusunda rapor alınmasından sonra, varılacak neticeye göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı, sanık ve müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden,...
Temyize konu davada, sanığa akıl hastası olması ihtimali nedeniyle CMK'nın 150/2. maddesinin emredici hükmü uyarınca müdafi atandığı, müdafiin sanıkla birlikte davayı takip ettiği, yargılama sonucunda sanık hakkında, ceza ehliyetini ortadan kaldıran akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına ve yüksek güvenlikli sağlık kurumunda tedavi ve koruma altına alınmasına, zorunlu müdafisi için belirlenen ücretin de dahil olduğu yargılama giderlerinin sanık tarafından ödenmesine karar verilmiştir....