KARAR Davacı ... vekili, kısıtlı adayı olan annesinin, hırçın ve saldırgan tavırları nedeniyle çocuklarına küçüklükten günümüze kadar şiddet uyguladığını,evde durup dururken sebepsiz çığlıklar attığını,dışarıdan bulduğu poşetleri biriktirip evi çöplüğe çevirdiğini,bu haliyle akıl zayıflığı veya hastalığı olan kişilik sergilediğini;ayrıca kendisine ve kocasına ait taşınmazları sebepsiz olarak sattığını,bankadan yüksek meblağlı krediler çektiğini,satım bedelinin ve çekilen kredilerin nereye harcandığının bilinmediğini,sürekli alışveriş hastalığı olduğunu ileri sürerek, kısıtlı adayı annesinin kısıtlanmasını,davacının kendisine vasi olarak atanmasını,kısıtlı adayının maaş hesapları ve gayrimenkullerine tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir....
Eğer kanun koyucu, akıl hastalığı nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve ayrıca koruma ve tedavi altına alma kararı verilen sanığın yargılama giderinden sorumlu tutulacağını düşüncesini kabul etseydi, karşılıklı hakaret suçlarında olduğu gibi buna dair istisnai bir düzenleme yapardı. Sonuç olarak Dairemiz çoğunluk görüşüne göre, akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına ve koruma ve tedavi altına alınmasına karar sanık hakkında, ayrıca kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilemez....
Ancak; 1-5237 sayılı Kanun'un 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret suçunun, soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu, müştekinin 25/12/2015 tarihli oturumda şikayetçi olmadığını beyan etmesi, sanığın da müştekinin vazgeçme beyanını kabul etmesi karşısında, şikayetten vazgeçme nedeniyle anılan Kanun'un 73/4 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/8. maddeleri gereğince kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Sanığın soruşturmadaki savunmasında yargılamaya konu tehdit eylemi bakımından bir anlatımının bulunmaması, kovuşturmada ise "eşime karşı suç işlemişsem özür dilerim" şeklinde savunma yapması karşısında; üzerine atılı tehdit suçunu işlediğine dair müştekinin soyut iddiası dışında yeterli ve somut delil olmadığı halde, yetersiz gerekçeyle suçun sübutunun kabulü ile sanık hakkında akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi, 3-Kabule göre; akıl hastalığı...
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vasinin değiştirilmesini iştemiş, mahkemece akıl hastalığı sebebiyle kısıtlanan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına karar verilmiştir. İlgilinin akıl hastalığı sebebiyle kısıtlanmasına ve vesayet altına alınmasına esas alınan sağlık kurulu raporu 20.01.2009 tarihlidir. Bu raporda kısıtlanan ...'ya "hafif mental retardasyon" tanısı konulmuş ve IQ 57, vucut fonksiyon kayıp oranı ise %50 olarak tespit edilmiştir. Vesayetin kaldırılmasına esas alınan 26.12.2014 tarihli sağlık kurulu raporunda sınırda mental kapasite tanısı konulmuş, bu durumun vasi tayinini gerektirmediği ifade edilmiştir.... hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmi sağlık kurulu raporu ile tespiti halinde (TMK m. 474) karar verilebilir....
Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2009/663-2012/28 sayılı dosyası getirtilip incelenerek, sanık hakkında akıl hastalığı nedeni ile güvenlik tedbiri uygulanmasına gerekçe oluşturan rapor ile temyize konu dosya kapsamında Dr...ve ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM :Sanığa akıl hastalığı nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine dair Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 30.10.2014 tarih, 2013/8-119 Esas 2014/4481 Karar sayılı ilamında bildirildiği üzere; akıl hastalığı nedeniyle cezai ehliyeti bulunmayan sanığa müdafii tayiniyle yetinilerek, CMK'nin 191 ve 147. maddeleri uyarınca yöntemine uygun olarak sorgusu yapılmadan muhafaza ve tedavi tedbirine hükmolunması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebebden dolayı 6723 sayılı Kanunun 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme ugun olarak BOZULMASINA, 05.09.2016...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Sanığın mahkumiyetine dair, Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; 1)Sanığın akıl hastalığı olduğu doktor raporu ile tespit edildiği halde CMK'nin 150/2. maddesi gereğince zorunlu müdafii tayin edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması, 2)Sanığın akıl hastalığı nedeniyle alınan raporda, mevcut semptomların sanığın davranışları üzerindeki denetimi azaltacağı ve TCK'nin 32. maddesinden faydalanacağının belirtildiği ancak 1. veya 2. fıkrasından hangisi kapsamında faydalanacağının belirtilmediği halde yetersiz rapora dayanılarak yazılı şekilde TCK'nin 32/2. fıkrasından hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, o yer C. savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.05.2012 gününde oy birliğiyle...
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede Akıl hastalığı nedeniyle kusur yeteneği bulunmayan sanığın, yükletilen suçu işleyip işlemediği kanıtlara dayalı olarak tartışılıp hukuki durumu değerlendirilmeden, akıl hastalığı nedeni ile hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Asliye Ceza Mahkemesinin 27/03/2013 tarihli ve 2012/559 esas, 2013/187 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.06.2013 gün ve 199418 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi: İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Akıl hastalığı” kenar başlıklı 32. maddesinin 1. fıkrasındaki “Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.” Anılan Kanun’un “Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri” kenar başlıklı 57. maddesinin 1. maddesindeki “Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir....
Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde görevli adli tıp uzmanlarının katılımıyla düzenlenen 28.11.2014 gün ve 6038 sayılı raporunda, mağdurenin "şizzoaffektif bozukluk" tanılı akıl hastalığı olduğundan ruh bakımından kendisini savunamayacağı, beyanlarına itibar edilemeyeceği, açıkladığı rızanın geçerli olamayacağı, olay sırasında dışa yansıyan şekilde belirgin olarak ruhsal belirti vermediği anlaşıldığından akıl hastalığının işin uzmanı olmayanlarca fark edilemeyebileceğinin bildirilmesi karşısında, mağdurenin dosya ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek içinde psikiyatri uzmanı bulunan bir heyet tarafından suç tarihi itibariyle akıl hastası olup olmadığı, kendisine karşı işlenen eylemin ahlaki kötülüğünü idrak edip edemeyeceği, fiile karşı mukavemete muktedir olup olmadığı ve akıl hastalığı var ise bu hastalığının ruh ve beden bakımından kendisini savunmasına mani olacak mahiyet ve derecede bulunup bulunmadığı, akıl hastalığının hekim olmayanlarca anlaşılıp anlaşılamayacağı...