(Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/12-177 Esas, 2011/300 Karar sayılı 11.05.2011 tarihli, 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı ve İBK kararları gereğince) Somut olayda boşanma ilamı ekinde hükmedilen maddi ve manevi tazminat ve nafaka alacaklarının tahsili amacıyla, ilamın boşanma hükmü kesinleşmeden 11.02.2011 tarihinde ilamlı takip başlatılmış, boşanma hükmü 26.03.2012'de kesinleşmiş 04.10.2012 tarihinde borçluya bakiye borç muhtırası gönderilmiştir. Borçlu boşanma ilamı kesinleşmeden maddi ve manevi tazminat alacakları yönünden takip yapılamayacağı nedeniyle takibin iptalini talep etmiş ve nafaka alacağı yönünden ise takip dosyasına 35.050,00 TL ödeme yapıldığını, bu nedenle borcu kalmadığını bildirerek muhtıranın iptalini istemiştir. Mahkemece, maddi ve manevi tazminat alacakları için ilam kesinleşmeden icra takibi yapılamayacağı yönünden şikayetin süre aşımından, nafaka alacağı yönünden ise henüz 7.706,38 TL borcu bulunduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir....
Boşanma davaları maktu harca tabidir. Boşanma davası içinde istenen, boşanmanın eki niteliğinde olan nafaka (TMK.m.175) ve tazminat (TMK.m.174/1-2) talepleri nispi harca tabi olmadığı gibi, bu taleplerin kabul veya ret durumu ile boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesi, harç ve yargılama giderlerinin taraflara yüklenmesinde esas alınamaz. Bu durumda; boşanma davası ve fer'i niteliğindeki nafaka ve tazminat talepleri maktu harca tabi iken taraflar aleyhine nafaka ve tazminatların ret ve kabul durumuna göre nispi harca ve yine yargılama giderine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, maddi tazminat ve nafaka miktarları ile reddedilen manevi tazminat talebi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-İlk derece mahkemesince, davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 200 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadına aylık 300 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminata,karar verilmiş, karar davalı erkek tarafından kadının kabul edilen boşanma davası ve ferilerine yönelik istinaf edilmiştir...
kadının da kusurlu kabul edilmesine rağmen kadın lehine nafaka takdirinin, kadının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesine rağmen erkek lehine vekalet ücreti takdir edilmemesinin, toplanan delillere, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....
dosya davalısının kişilik haklarının saldırıya uğradığını ispatlamadığından manevi tazminat talebinin reddine, davalı-birleşen dosya davacısının boşanmayla eşinin maddi desteğini yitireceğini ve kişilik haklarının saldırıya uğradığını ispatlamadığından maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları, fiili evlilik süresinin az olması, davalı birleşen dosya davacının çalışabilecek yaşta olması da nazara alınarak davalı birleşen dosya davacısının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur" gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, Birleşen davanın kısmen kabulü ile; davacı- birleşen dosya davalısı T1 İle davalı-birleşen dosya davacısı T3 TMK.nun 166. maddesi uyarınca tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması nedenine dayalı olarak boşanmalarına, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, birleşen dosya davacısının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine...
SAVUNMA:Davalının mahkemesine sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını ve taleplerini kabul etmediğini, davacınıın davasının reddine karar verilmesinin gerektiğini, anlaşmalı olarak boşandıklarını, boşanma davasının duruşma sırasında hem eşinin hem kendisinin nafaka, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmadığına yönelik beyanlarının alındığını, davacı, mahkeme huzurunda hem nafaka açısından hem de maddi ve manevi tazminat açısından talepte bulunmadığını açıkca ve özgür iradesi ile dile getirdiğini, mahkeme huzurunda alınan beyan ortada iken, davacının nafaka ve maddi- manevi tazminat taleplerinde bulunması, hakkın açık bir şekilde kötüye kullanımı olduğunu, kendisinin bir firmada lastik tamircisi olarak çalıştığını, maaşının asgari ücret olduğunu, başka gelirinin olmadığını, kirada oturduğunu, çocuğunun hükmedilen nafakayı aksatmadan ödediğini, reşit olan iki çocuklarının olduğunu, onların ihtiyaçlarını yakinen ilgilendiğini, oğlu Burak'ın çalıştığını, ancak zaman zaman...
Bu davadaki dava sebebi dışında daha önce 2003 yılında başka maddi hadiselere dayanılarak açılan karşılıklı boşanma davalarında tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması, bu davadaki boşanma talebini konusuz kılar ise de, boşanma sebebi olarak dayanılan maddi hadiseye bağlı maddi ve manevi tazminat isteklerinin tarafların gerçekleşen kusurları gözetilerek esastan karara bağlanması gerekir. Toplanan delillerden 2003 yılında davacının başka hadiseye dayalı olarak açmış bulunduğu boşanma davasının görüldüğü sırasında ortak çocuğa cinsel tacizde bulunduğu bu hadisenin bizatihi boşanma sebebi teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Bu hadiseye dayalı olarak açılan boşanma davasında maddi ve manevi tazminat talep edildiğine göre Türk Medeni Kanununun 174/1-2, maddesi uyarınca davacı yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Davacı, müşterek çocuk için de manevi tazminat istemiştir....
Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK md. 141/1). Davalı-karşı davacı kadının, cevap dilekçesinde yer almayan, ilk defa tahkikat aşamasında ileri sürülen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası isteği, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. Davalı- karşı davacı kadının bu talepleri ile ilgili olarak usulünce yapılmış ıslah talebi de söz konusu olmadığına göre, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talebi artık incelenemez. Davalı-karşı davacı kadının maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır....
Taraflar 01.06.2018 tarihli protokolün 6. maddesi ile; nafaka, maddi-manevi tazminat, katkı, katılma ve değer artış payı taleplerinden feragat etmişlerdir....
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı kadın vekili tedbir, yoksulluk nafakası, maddi, manevi tazminat ve vekalet ücreti yönlerinden davadan kısmen feragat etmiş olmakla ilk derece mahkemesi kararının 3,4 ve 5.bentlerinin KALDIRILMASINA, -Davacı kadının tedbir, yoksulluk nafakası, maddi, manevi tazminat ve vekalet ücreti taleplerinin feragat nedeniyle REDDİNE, 2- Davalı erkek vekilinin boşanmaya ilişkin ve yine reddedilen feriler yönünden vekalet ücretine yönelik istinaf talebinin istinaftan feragat nedeniyle REDDİNE, 3- Davacı kadının nafaka ve tazminatlardan feragati kapsamında davalı erkeğin bu yönlere ilişkin istinaf talebi konusuz kaldığından davalı erkeğin nafaka ve tazminat taleplerine yönelik istinaf talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 4- Davacı kadın katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurmuş olup erkeğin asıl istinafından feragati kapsamında davacı kadının katılma yoluyla istinaf talebinin REDDİNE, 5- İstinaf peşin harcının istek halinde...