WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı İlk Derece Mahkemesinin 29.06.2021 tarih ve 2020/749 Esas, 2021/441 Karar sayılı kararı ile tüm dosya kapsamının incelenmesinde velayeti annede bulunan ortak çocuğun annenin soyadını taşımasında üstün menfaati bulunduğu gerekçesiyle ortak çocuğun soyadının davacının kızlık soyadı olan "Gümüştaş" soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmiştir. B....

    Türk Medeni Kanununun 193. maddesi hükmü ile eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle olan hukuki işlemlerinde özgürlük alanı tanınmış olmakla birlikte Türk Medeni Kanununun 194. madde hükmü ile eşlerin aile konutu ile ilgili bazı hukuksal işlemlerinin diğer eşin rızasına bağlı olduğu kuralı getirilerek eşlerin hukuki işlem Özgürlüğü, “aile birliğinin korunması" amacıyla sınırlandırılmıştır. Buna göre, eşlerden biri diğer eşin “açık rızası bulunmadıkça" aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez ve aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz. Bu cümleden hareketle, aile konutunun maliki olan eş, aile konutundaki yaşantıyı güçlüğe sokacak biçimde, aile konutunu devredemez. Bu işlem “ancak diğer eşin açık rızası alınarak” yapılabilir. Türk Medeni Kanununun 194. maddesi yetkili eşin izni için bir geçerlilik şekli öngörmemiştir. Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak da verilebilir....

      Hukuk Dairesi Kararının bozulması gerektiğini beyan etmiştir. IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME: Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56'ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96'ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir....

        İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE : Dava; 5510 sayılı Yasa'nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile kesilen ölüm aylığının kesilme tarihi itibariyle yeniden bağlanarak, ödenmeyen aylıkların faizleriyle ödenmesi ve davalı idareye borcu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davanın yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. 5510 sayılı Kanun’un “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlıklı 56.maddesinde; “…Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir....

        Bakım Merkezi tarafından hazırlanan ve boşanılan eşin merkezlerinde kaldığını belirten yazı, Emniyet Müdürlüğü görevlilerince yapılan araştırma sonunda düzenlenen 12.06.2012 tarihli tutanak içeriği ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacı ile boşandığı eşinin fiili birlikteliklerinin 06.07.2010 günü sona erdiği belirgindir. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu davanın tümüyle reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davacıya geri verilmesine, 18.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          soyadı olan YÜNCÜ soyadını kullanmasına, nüfus kaydının da bu şekilde değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davacı müvekkili ile muvazaalı boşandığı iddia edilen eşinin aynı evde yaşadığı hakkında hiçbir somut olgu ve delil bulunmadığını, müvekkil ile eski eşin seçmen kayıtlarının da farklı bölgelerde olduğunun tespit edildiğini, dinlenen tanıkların beyanlarında da anlaşılacağı üzere müvekkil ile eski eşin birlikte yaşadığının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulünü istemiştir. C. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki mevcut delillere göre Kurum denetim raporunun aksinin ispatlanamadığı anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B....

            AİHM' nin, kişinin soyadını özel hayat kapsamında değerlendirerek evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğunu özel hayata müdahale olarak kabul ettiği birçok kararında, soyadı kullanımı ile ilgili başvurular, Sözleşme'nin 8. maddesinde yer alan "özel hayatın ve aile hayatının korunması" ilkesi kapsamında incelenmiş ve kadının evlendikten sonra yalnızca evlilik öncesi soyadını kullanmasına ulusal mercilerce izin verilmemesinin, Sözleşmenin özel hayatın gizliliğini öngören 8. maddesiyle bağlantılı olarak, ayrımcılığı yasaklayan 14. maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır. Anayasa'nın 90. maddenin beşinci fıkrası uyarınca, sözleşmeler hukuk sistemimizin bir parçası olup, kanunlar gibi uygulanma özelliğine sahiptir. Yine aynı fıkraya göre, uygulamada bir kararın hükmü ile temel hak ve özgürlüklere ilişkin olan sözleşme hükümleri arasında bir uyuşmazlığın bulunması halinde, sözleşme hükümlerinin esas alınması zorunludur....

            C.Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının 15.06.2001 tarihinde evlendiği, eşinden 06.11.2007 tarihinde anlaşmalı olarak boşandığı, davacının babasının 30.06.1994 tarihinde vefat ettiği, davacıya babasından hak sahibi kız çocuğu sıfatı ile ölüm aylığı tahsis edildiği, Kurumun ihbar üzerine düzenlediği 30.09.2019 tarihli rapor düzenlendiği, hem Kurum tarafından hem de yargılama sırasında Mahkemece davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı tüm adreslerinde detaylı araştırma yapıldığı, davacının 06.11.2007 tarihinde boşanmış olmasına rağmen boşandığı eşi ile ortak ikametgah adresini 2011 yılında, boşandığı eşin de 2013 yılında değiştirdiği, davacının boşandığı eşinin 17.03.2011 tarihli ihya dilekçesinde Kuruma bildirdiği adresin, davacının 31.07.2015 tarihinden itibaren kayıtlı adresi olan Yaşamken Mahallesindeki adresi olduğu, boşanılan eşin vergi mükellefiyetinin kısa bir dönem 12.05.2016-30.09.2016 tarihleri arasında Kayseri ilinde...

              Davalı kurum temsilcisi istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının evli olduğu hanede eş soyadı olan Bıyık soyadının iptal edilerek eş soyadını kullanmaksızın evli olduğu hanede kızlık soyadı olan Aydeniz soyadını kullanması kararının Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesine aykırı olduğunu, bu nedenle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; evli kadının bekarlık soyadını kullanma isteğine ilişkindir. İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiş, kararın TMK'nın 187. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Nüfus Müdürlüğü tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....

              UYAP Entegrasyonu