Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; '' davacının mesleki ve sosyal yaşam ortamı bakımından tanınabilirliliği sebebiyle evlendikten sonra da önceki soyadını kullanmakta hukuki yarar olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin tanıdığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşmesi ve bunlara bağlı protokol ve tavsiye kararları hükümleri ile davacının eşi dahili davalının muvafakati dikkate alınarak davanın kabulü ile, Davacının nüfus kaydındaki soyadı olan Genç Kara soyadının kaldırılarak sadece "GENÇ" soyadını kullanmasına izin verilmesine, bu şekilde nüfus kütüğüne tesciline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Maddesinde “ Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı" düzenlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, 18/02/1997 tarihinde Arif Karahasanoğlu ile evlenen davacının, 15/09/2009 tarihinde Arif Karahasanoğlu’ndan anlaşmalı olarak boşandığı, davacıya babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı, Kuruma yapılan ihbarda, davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığının belirtildiği, bunun üzerine davacının 01/11/2009- 16/05/2011 tarihleri arasındaki adresi olan Yukarı Dikmen Mah. 664. Sok. No: 1 Çankaya adresi ile 16/05/2011 tarihinden sonraki adresi olan Süvari Mah. Arguvan Sok. No: 24 Etimesgut adresinde yapılan araştırma sonucunda düzenlenen 04/10/2011 tarih, 2011/124 sayılı raporda; “davacının boşandığı eşi Arif Karahasanoğlu ile birlikte yaşadığının” belirtildiği, bu idari soruşturma esnasında Süvari Mah....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; davacının mesleki bakımından tanınabilirliği nedeniyle evlendikten sonra da önceki soyadını kullanmakta hukuki yararı olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tanıdığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, bunlara bağlı protokol ve tavsiye kararları hükümleri ile de davacının evlendikten sonra önceki soyadını kullanma hakkının korunması nedeniyle davanın kabulü ile; T1 Tokmakcıoğlu'nun, evlilik soyadı olan Tokmakcıoğlu'nun iptali ile bekarlık soyadı olan''HANCI'' soyadını kullanmasına karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı T2 istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının Nüfus Hizmetleri Kanunu'na aykırı olduğundan bahisle istinaf kanun yoluna başvurmuştur....
Esas 2006/91 Karar sayılı ilamından davalıların anlaşmalı boşanma ile boşandığı ve 8.3.2006 tarihli protokol gereği dava konusu taşınmazların davalı borçlu tarafından eşi ... 'a bırakıldığı, taşınmazların 10.3.2006 ve 17.3.2006 tarihlerinde davalı ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Yine 31.5.2006 tarihinde kesinleşen mahkeme kararından da davalı ...'ın boşandığı eşi ... 'in soyadını kullanmasına izin verildiği görülmektedir. Davalı ... vekilinin 16.3.2009 tarihli dilekçesinden davalı ...'ın dava dışı takip borçluları UKİ şirketler grubunun hissedarlarından olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, dosyada mevcut takip konusu kredi sözleşmelerinin düzeleme tarihi olmadığından ......
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davada, davacı ... boşandığı eşinin "..." soyadını mahkemenin izni ile kullandığını, bu durumda kendisinin boşanmamış gibi algılandığını ileri sürerek "..." soyadının kızlık soyadı olan "Nalçacı" olarak düzeltilmesini istemiştir. Davacının yukarıda özetlenen istemi gözönünde tutulduğunda davanın soyadı değişikliği olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davaya 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesi hükmünce bakılarak, toplanacak kanıtlarla oluşacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken yerinde görülmeyen gerekçe ile görevsizlik kararı verilmiş olması doğru görülmemiştir....
Bankasına beyan ettikleri; boşandığı eşin ...Bankası, ...ve ...'a beyan ettiği yerleşim yeri adreslerinin (Yeni Mah. no:20 ...) aynı olduğu, eski eşin ... bankasında açtığı hesabında ev adresi olarak davacının 16/09/2010 tarihinde kaydını aldırdığı ... Mah. 1. Sok. ... Apt. No:6 ... adresini beyan ettiği tespit edilmiş, mahkemesince davacı ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde ve birlikte yaşadıkları iddia edilen Aydoğan Mah.'deki yerleşim yerinde ayrıntılı kolluk araştırması yaptırılmadığı, davacı ve boşandığı eşinin geçmişten bugüne seçmen kayıtlarının istenmediği görülmüştür. Mahkeme huzurunda beyanı alınan ve kontrol memuruna verdiği beyanı haklı nedene dayanmaksızın değiştiren Yeni Mah....
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 10/06/2000 tarihinde evlendiği, 22/10/2008 tarihinde boşandığı, boşandığı eşiyle 12/07/2011 tarihinde tekrar evlendiği ve 23/11/2016 tarihinde tekrar boşandığı, davacıya vefat eden babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı, Kuruma davacının boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle ihbar yapıldığı, ihbar üzerine Kurum tarafından tarafından araştırma ve inceleme başlatıldığı, araştırma kapsamında davacının oturduğu adres itibariyle komşusu olan şahıs davacının boşandığını duymadığını, birlikte yaşadıklarını belirttiği, davacının boşandığı eşinin adres beyanının 2012- 2017 arası dönemde Ankara ili Elmadağ ilçesinde bulunduğu bu adres ve çevresinde yapılan araştırmada ilgili şahsın beyan edilen adreste oturmadığı ve tanınmadığının belirtildiği, yine boşanılan eşin Kırıkkale ilinde beyan ettiği adresin ise başka bir şahsa (Necdet Özmen) ait olduğu, Necdet Özmen'in eşi şahsı tanımadığını beyan ettiği,Necdet Özmen ise adresi bilgisi dahilinde...
Diğer taraftan davacının eşinden, eşinin kardeşini öldürmesi üzerine şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşandığı, boşandığı eşin 20 yıl hapis cezası aldığı, boşanma kararının temyiz yolu ile kesinleştiği anlaşıldığından, davacı kadının burada yetim aylığını almak için boşandığından söz de edilemez. Açıklanan bu gerekçelerle mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması gerekirken, onanması görüşüne katılınmamıştır....
Bu nedenle söz konusu izin bir şekle tabi olmadan, sözlü olarak da verilebilir. Ancak maddenin ifadesinden de anlaşılacağı üzere, iznin "Açık” olması gerekir. Somut olayda, taşınmaz aile konutu niteliğindedir. Davalı eş dava konusu aile konutunun bulunduğu taşınmaz üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2015 tarih ve 2013/2-2056 esas, 2015/1201 karar sayılı kararında açıkça ifade edildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır. Eş söyleyişle eşin "Açık rızası alınmadan" yapılan işlemin "Geçersiz olduğunu" kabul etmek zorunludur. Gerçekleşen bu durum karşısında yukarıda açıklanan yasal düzenleme ile ilkelere uygun değerlendirme yapılarak ipoteğin kaldırılması davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....
Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir" hükmü yer almaktadır. 03.02.2011 tarihli Konrol Raporunda yapılan, zabıta araştırması ve apartman komşularının beyanından davacının eşi ile birlikte yaşadığı ve davacının oturduğu evin eski eşe ait olup, apartman karar defterinde eski eşin imzasının bulunduğu ve apartman aidatlarının eski eşi tarafından ödendiğinin belirtildiği tespit edilmiştir. Dosya içeriğinden, Nüfus Müdürlüğünün yazısından davacının ve eski eşinin 25.03.2010 tarihine kadar aynı adreste ikamet ettiği, bu tarihten sonra eski eşin adresinin Niğde İline taşındığı, apartman karar defterinin alındığı ve eski eşin 07.07.2008, 15.10.2009, 17.05.2012, 19.12.2013 tarihli kararlarda imzasının bulunduğu, yine tanıkların davacının oturduğu evin eski eşe ait olduğunu ve aidatların eş tarafından ödendiği yönündeki beyanları dikkate alındığında, davacının boşandığı eşi ile birlikte oturduğu anlaşılmaktadır....