Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Buna göre; kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların kesilmesi halleri; evlenme, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışma veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık alma halleri ile sınırlandırılmıştır. Davacının Bağ-Kur'dan aldığı aylığın, kendi çalışmasından kaynaklanmadığı, Bağ-Kur sigortalısı eşinin ölümü nedeniyle hak sahibi olarak bağlanan ölüm aylığı olduğu anlaşıldığından 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi olan davacıya bağlanan ölüm aylığı kesilemez. Açıklanan maddi ve hukuki ilkeler doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Anılan 56. madde de, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir....

      eşlerin hizmet akdine bağlı olarak çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa kendilerine ödeme yapılması amacıyla banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacı ve boşandığı eşinin talep konusu dönemde verdikleri medula sisteminde kayıtlarda görülen adresleri de ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge yönünden uyuşmazlık konusu döneme ilişkin aydınlatıcı ve geniş kapsamlı emniyet araştırması yapılmalı, anılan adreslerde muhtar ve azalarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı..." gerekçelerine yer verilmiş olup; “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir....

        Nizip Cumhuriyet Başsavcılığının 12.02.2015 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında cebir, tehdit veya hile kullanarak çocuğa karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kamu davası açılmıştır. 2. Nizip 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.02.2016 tarihli ilamı ile sanığın üzerine atılı olan cebir, tehdit veya hile kullanarak çocuğa karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan neticeten 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. II. TEMYİZ SEBEPLERİ Sanığın temyiz isteği, eksik araştırma ile karar verildiğine, mağdurun kendi rızası ile motosiklete bindiğine ve atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığına, hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir. III. OLAY VE OLGULAR Mağdur ... ...'...

          Somut olayda ise, dosya kapsamına göre sanığın kusurundan kaynaklanan bir gider bulunmadığından ve 5271 sayılı CMK'nın 150/2. maddesi uyarınca, 18 yaşından küçük suça sürüklenen çocuğun savunmasını yapmak üzere zorunlu müdafi görevlendirilmesi nedeniyle, müdafiiye ödenen ücretin, dosyadaki bilgilerden mali geliri bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuğa, yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi suretiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye de aykırılık teşkil ettiğinden, yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2 ve CMK'nın 234/4-a maddeleri gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanığın zorunlu müdafii ücreti ile yargılama giderlerini ödemesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın...

            Ancak; Suça sürüklenen çocuğa 5271 sayılı CMK.nun 150/2. maddesi uyarınca, mahkemesince Baroya yazı yazılarak suça sürüklenen çocuğu savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesi nedeniyle, zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin suça sürüklenen çocuğa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; zorunlu müdafii için ödenen 230 TL müdafiilik ücretinin yargılama gideri olarak suça sürüklenen çocuğa yükletilmesine ilişkin bölümün hükümden çıkartılmasına karar verilmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Ancak; Suça sürüklenen çocuğa 5271 sayılı CMK.nun 150/2. maddesi uyarınca, mahkemesince Baroya yazı yazılarak suça sürüklenen çocuğu savunmak üzere bir avukatın görevlendirilmesi nedeniyle, zorunlu müdafii için ödenen avukatlık ücretinin suça sürüklenen çocuğa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6/3-c maddesindeki düzenlemeye açıkça aykırı olarak yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; zorunlu müdafii için ödenen 294 TL müdafiilik ücretinin yargılama gideri olarak suça sürüklenen çocuğa yükletilmesine ilişkin bölümün hükümden çıkartılmasına karar verilmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Kurumu Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 22.09.2016 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle “ Genel Yazı ” ile 01.10.1972 – 03.10.2000 ve 08.08.2001 – 01.08.2003 dönemlerinde ölenlerin kız çocuklarına gelir testi yapılmadan, kendi sigortalılıkları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle bağlanan gelir ve aylık almamaları halinde ölüm aylıklarının bağlanmasına Yönetim Kurulunca karar verildiğini bildirmiştir. Gerçekten, davalı Kurum bu son işlemi ile kız çocuklarına bağladığı aylıkları, 1479 sayılı Yasa'ya aykırı olarak kestiğini veya bağlamadığını kabul etmiştir. Ancak ... kestiği aylıkları yönetim Kurulu Kararı uyarınca 2016 Ekim ayından itibaren yeniden bağlamasına karşın, daha önce ödediği aylıkları borç kaydetmiş ve tahsil ettiği aylıkları da iade etmemiştir. Davanın reddine karar veren mahkemeler, Yargıtay 10....

                  tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur....

                    Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz. Zira 45/3. maddedeki "1479 sayılı Kanun ve diğer ...... kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" ...... çocuklarına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahi ...... çocuklarının, diğer ...... kurumlarından kendi çalışmaları dışında (kocalarından- çocuklarından) aylık almalarını 1479 sayılı Yasaya tabi ana veya babadan ...... aylığı bağlanmasına engel olarak kabul etmemektir. Özetle, 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı Yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ...... aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir....

                      UYAP Entegrasyonu