Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerekir. Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur. 1-Davacı vekili, dava konusu 1775 parsel sayılı taşınmaza ilişkin talepten feragat ettiği halde 1175 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle davanın reddine hüküm kurulması doğru görülmemiştir. 2-Yukarıda değinilen ilkeler ışığında somut olayda, dava konusu taşınmazlarda borçlu ortağın payına düşecek değer tespit edilmeli, alacaklının alacağı icra dosyasından kapak hesabı suretiyle belirlenmeli, borcu karşılayacak sayıda taşınmazın satışına karar verilmelidir....
Borçlu ortağın alacaklısı tarafından açılan davalarda birden fazla taşınmaz dava konusu edilmiş ise icra takibine konu borç miktarına göre dava tarihi itibariyle taşınmazlardan borçlu ortağın payına düşecek değerin tespit edilerek borca yetecek kadar (sayıda) taşınmazın ortaklığının giderilmesine karar verilmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi gerekir. Bu şekilde açılacak davalarda borçlu ortak (paydaş) dahil tüm ortakların (paydaşların) davaya dahil edilmeleri zorunludur. Somut uyuşmazlıkta; dava konusu 861 parsel sayılı taşınmazın UYAP TAKBİS kayıtlarındaki tapu kaydı bilgilerine göre borçlu davalı ...'ın hissesinin bulunmadığı görülmüştür. O halde mahkemece güncel tapu kaydı getirtilerek, borçlu ...'ın dava konusu taşınmazda payı kalmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
İcra Mahkemesi Ticareti terk etmek suçundan sanık ... hakkında açılan davada sanık hakkında disiplin cezası tertibine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından, dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Müşteki taraf 4.10.2006 havale tarihli şikayet dilekçesiyle borçlu sanığın İİK'nun 337/a maddesine göre cezalandırılmasını talep etmiş olup bu maddenin yaptırımı da üç aydan bir yıla kadar hapis cezası olarak öngörülmüştür....
Davacı 3.kişi, dava konusu enkazın kendisine ait olduğu yönünde 2006 yılına ait Emlak vergisi, TEDAŞ ile yapılan sözleşmeleri sunmuş ise de, davalı alacaklı 1997-2003 dönemi Emlak vergileri ve Çevre Temizlik vergilerinin borçlu adına yatırıldığını belgelemiştir. Öte yandan, 06.05.1998 tarihli protokol ve protokol gereği borçlu ve davalı alacaklı tarafından yaptırılan bina ile ilgili olarak alacaklı tarafından borçlu aleyhine Üsküdar 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/270 Esas sayılı dosyası ile açılan davada, dava konusu binanın borçlu ve alacaklı tarafından yapıldığı ve davalı alacaklının alacaklı olduğu tesbit edilmiştir. Ayrıca, binanın bulunduğu taşınmazda borçlu hissesinin de bulunduğu ve borcun doğumundan sonra dava dışı şahıslara sattığından, alacaklı tarafından açılan Tassarrufun İptali davasının kabul edildiği ve kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Borçlunun elbirliği halinde ortak olduğu taşınmazlarda borçlu ortağın alacaklısı İcra Hakimliğinden 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 121. maddesine göre alacağı yetki belgesine dayanarak borçlunun ortağı olduğu taşınmaz için ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Bunun için icra hakiminden yetki belgesi alınması zorunludur. İcra hakiminden yetki belgesi almadan doğrudan doğruya veya yetkisi olmayan icra müdürünün verdiği yetki belgesine dayanılarak dava açılması halinde dava hemen reddedilmeyip davacı tarafa icra hakiminden yetki belgesi almak üzere süre verilmelidir. İcra mahkemesinden alınan yetkiye dayalı olarak açılan davalarda kural olarak borçlu ortağın mülkiyet hakkının elbirliği mülkiyetine konu olması gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu 728 ada 12 parsel sayılı taşınmazda elbirliği ile hissedar olan borçlu ... tarafından açılan menfi tespit davasının kabulüne dair İstanbul 47....
Başka bir anlatımla; İİK 72. maddede düzenlenen menfi tesbit davası borçlu tarafından açılan bir dava iken, İİK 89/3'de düzenlenen menfi tesbit davası takibin borçlusu tarafından değil, İİK 89. maddedeki yasal yollara başvurmayan veya süresinde başvurmadığı için haciz ihbarnamesindeki miktar yönünden borçlu konumuna gelen 3. şahıs tarafından açılan bir dava olup, hüküm ve sonuçları aynı maddede düzenlenmiştir. Davanın red veya kabulünün yahut usulden reddinin sonuca etkisi olmayıp yasanın açık hükmü gereği karar kesinleşinceye kadar takip duracaktır. Somut olayda; borçlu tarafından ... 8....
Kural olarak, borçlu tarafından, İİK’nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebilir. Borçlunun, mahkemece tayin edilen teminattan ayrı olarak, icra müdürlüğüne talep anına kadar fer'ileri ile birlikte hesaplanan dosya borcunun tamamını nakit olarak depo etmesi ya da bu miktar muteber ve kesin banka teminat mektubunu sunması halinde, alacaklı tarafından takibe devam edilemez. Somut olayda; borçlu tarafından açılan ... 6....
Kural olarak, borçlu tarafından, İİK’nun 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde, alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi istenebilir. Borçlunun, mahkemece tayin edilen teminattan ayrı olarak, icra müdürlüğüne talep anına kadar fer'ileri ile birlikte hesaplanan dosya borcunun tamamını nakit olarak depo etmesi ya da bu miktar muteber ve kesin banka teminat mektubunu sunması halinde, alacaklı tarafından takibe devam edilemez. Somut olayda; borçlu tarafından açılan ... 6....
Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre, davalı borçlu şirketin 29.12.2005 yılında tasfiyesinin sonuçlanmasına rağmen, borçlu şirket ortağı ve tasfiye memuru olan davacının aynı adreste ve aynı konuda faaliyetine borçlu şirketin unvanı ile devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacı şirket adına borçlanmakla beraber, aslında gerçek borçlu kendisi olup, tasfiye edilmiş olmasına rağmen borçlu şirketin tüzel kişiliğinden faydalanarak, borcun ödenmemesini sağlamaya çalıştığı anlaşılmıştır. Öte yandan, dava dayanağı takip veya borç iptal edilmediğinden 3.kişi tarafından açılan istihkak davasında takip dayanağı borcun varlığının tartışılması mümkün değildir. Bu durumda, mahkemece davacı 3.kişinin davasının reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Turizm AŞ adına kayıtlı olup davalı şirket tarafından kiraladığını, ayrıca ... bankasına ipotekli olup hacizli malların ipotek kapsamında olduğunu, borçlu şirketin önceki kiracı iken kira aktinin fesh edildiğini ve adresten ayrıldığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Diğer davalı 3.kişi ... vekili, hacizli malların önce ...Turizm AŞ tarafından kiracı şirket ...Şirketine satılmış, daha sonra bu şirketin kira akti sona erince müvekkili ...'a satıldığını ve onun tarafından ... Müşavirlik şirketine kiraya verildiğini borçlu şirket ile ilgisi olmadığını davanın reddi gerektiğini belirtmiştir. Davalı borçlu vekili, haczedilen malların önceden borçlu tarafından kiralandığı daha sonra davalı ... Müşavirlik şirketinin kiraladığını ilgilerinin olmadığını belirtmişlerdir....