Davacı yan dava dilekçesinde, çek ana bedelinin ödenmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti isteminde bulunmuş, çekten kaynaklanan fer’ileri ödeyeceklerini beyan etmiştir. Bu durumda dava açılmasına davalı alacaklının sebep olduğu kabul edilemeyeceğinden, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, HUMK.nun 74.maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde faiz ile ilgili hüküm tesis edilmiş olması da kabul şekli itibariyle doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Başka bir deyişle hukuki bir yarar bulunması koşuluyla sonuçta alacak-borç ilişkisi doğuracak bir durumun olmadığının tespiti amaçlanır. Dayanılan hukuki ilişkinin gerçekten mevcut olmadığı icra takibine maruz kalmadan önce ileri sürülebileceği gibi, icra takibinden sonrada ileri sürülebilir. Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması halinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür....
maddesinde, borçlunun icra takibinden önce veya sonra borçlu bulunmadığının tespiti için menfi tespit davası açabileceği hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin 6. fıkrasında, menfi tespit davası sırasında borç ödenmiş ise davaya istirdat davası olarak devam edileceği öngörülmüştür. Menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmesi anılan yasa gereği olup, davacılar vekilinin borcun icra dosyasına ödendiği yönündeki beyanına ve özellikle davacılar vekilinin 18/02/2013 tarihli dilekçesi ile davaya istirdat davası olarak devam edilmesi talebine rağmen, mahkemenin davayı menfi tespit davası olarak sonuçlandırıp hüküm kurması hatalıdır. Davaya İcra İflas Kanununun 72/6. maddesi uyarınca istirdat davası olarak devam edilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Esas sayılı takip dosyasına konu 150.000,00 TL bedelli çek nedeniyle davalı yana BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ İLE icra dosyasına 07/12/2020 tarihinde ödenen 140.621,24 TL ' nin 07/12/2020 tarihinden itibaren, 16/12/2020 tarihinde ödenen 72.560,77 TL ' nin 16/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, 2-Alınması gerekli 10.246,50-TL karar ve ilam harcından 2.561,63-TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan 7.684,87....
Borçlunun icra takibinden önce veya sonra menfi tespit davası açabilmesi için borçlu olmadığının tespitinde hukuki yararının bulunması şarttır. Buna rağmen, borçlunun, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunabilir. Bu tür bir yararının bulunması hâlinde borçlu, borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir. Bunun dışında, icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamaz. Bu hâlde, borçlunun sırf borçlu olmadığının tespitinde, hukuki bir yararı yoktur....
Davacı 21.488,00 TL kaçak elektrik bedeli nedeniyle tahakkuk edilen faturaya karşı borçlu olmadığının tespiti ve davalıya dava açmadan önce bu fatura bedelinden ödediği 11.000,00 TL'nin istirdatı istemiyle dava açmış, mahkemece istirdat isteminin reddine ilişkin önceki tarihli karar temyiz edilmediğinden her iki taraf yönünden de kesinleşmiştir. Ancak mahkemece, bozma ilamı sonrası alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafından davalı kuruma fazla ödenen 325,62 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, cevap dilekçesini tekrarla, takibe dayanak ilamın, menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasına ilişkin olmadığını, icraya konulabilmesi için kararın kesinleşmesinin gerekmediğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2018/55 E.sas 2020/130 Karar sayılı kararının dava konusuna uygun olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ilamlı icra takibinde, dayanak ilam kesinleşmeden takibe başlanılması nedeniyle takibin iptali istemine ilişkindir. Davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine hakkında başlatılan takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, fazla ödenen bedelin istirdadı istemi ile açılan İzmir 1. Tüketici Mahkemesinin 2019/57 Esasında kayıtlı davada yapılan yargılama sonucunda, 04/02/2020 tarihinde davanın kabulüne, davacının İzmir 9....
İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ve bu dosyaya konu 05/02/2017 keşide tarihli 86.000 TL meblağlı, ...bank ... şubesine ait, ... çek nolu çekten dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafından ödenen 110.000 TL nin 25/10/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...nden alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Davacı taraf kötü niyet tazminat talebinde bulunmuş ise de; istirdat davasını düzenleyen İİK 72/6. maddesinde kötü niyet tazminatının düzenlenmediği ve davanın icra takibi başlatan hamil olan davalı ... bakımından istirdat davasına döndüğü ve ayrıca davalının kötü niyetli olduğu da belirlenemediğinden koşulları gerçekleşmeyen davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere; Davanın KABULÜ ile; ... 4....
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Malazgirt Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 26/01/2021 tarih, 2016/144 Esas, 2021/14 Karar sayılı kararının HMK'nın 353 1- b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; 2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesinin 1. fıkrası (b) bendinin 2. maddesi uyarınca yeniden karar verilmesi gerekmekle; 3- Davanın KABULÜ ile ; a-Davacı T1 pancar bedelinden T5 adına kesilen 2013 yılı 18.457,15TL ve 2014 yılı 2.500,00TL yapılan kesintilere dayanak davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 18.457,15TL'nin kesinti tarihi olan 16.01.2014 tarihinden itibaren 2.500,00TL'nin kesinti tarihi olan 15.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalıdan alınarak davacı T1'a verilmesine, b-Davacı T2 pancar bedelinden T5 adına kesilen 2013 yılı 6.940,00TL yapılan kesintiye dayanak davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 6.940,00TL'nin kesinti tarihi olan 16.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile...
nun 72/7. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığından 2.750,00 TL 'nin istirdadı isteminin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının 17.250,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine,istirdat isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1- Dava, davalı ortakça çıkma alacağının tahsili amacıyla başlatılan takip nedeniyle kooperatifin borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davalı, kooperatif ortaklığından 19.11.2007 tarihinde istifa ettiğini savunmuş, mahkemece kooperatifin 2008 yılı öncesi defter ve kayıtlarının bulunmadığı ve davalının istifayı kanıtlamadığından çıkma alacağının muaccel hale gelmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalının adının istifayı takip eden 29.12.2007 tarihli ve sonraki genel kurulların hazirun cetvellerinde bulunmadığı anlaşılmaktadır....