Sayılı dosyası ile konkordato sürecinin başlamış olduğunu, bu dosyada görevlendirilen konkordato komiseri ile yaptıkları şifahen yaptıkları görüşmede şirket kasasında müvekkiline ait çeklerin bulunmadığı bilgisini aldıklarını, konkordato sürecine gören şirketin sözleşmede belirtilen edimi olan mal verme borcunu yerine getirmemiş olması çeklerin de iade edilmemesinin ve kasada da bulunmamasının davalı tarafın kötü niyetli olarak hareket ettiğini göstermekte olduğunu, çeklerin üçüncü kişilerin eline geçmesi ihtimaline binaen ihtiyati tedbir kararı verilmesini, çeklerin bedelsiz kaldığının tespiti ile karşı tarafa müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Şti. vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile İİK'nun 179/a ve b maddesindeki sınırlamalar dikkate alınmak suretiyle davacı borçlu şirket aleyhindeki 6183 Sayılı Kanuna göre yapılan takiplerde dahil olmak üzere açılmış ve açılacak icra takiplerinin, ... ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına,…” karar verildiği, bu karardan sonra takip tarihine kadar başkaca bir tedbir kararı verilmediği de anlaşılmaktadır. İcra takip dosyasının incelenmesinde, takibe 13.12.2012 tarihinde girişildiği, takip borçlusu ... Ltd. Şti. talebi üzerine, icra müdürlüğünce, iflasın ertelenmesi davası kapsamında takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür. Somut olayda, mahkemece, yanılgı ile takip tarihinin 21.10.2013 olduğu nazara alınarak borçlu ... Ltd. Şti. hakkında verilen 09.10.2013 tarihli tedbir kararı uyarınca karar verilmesi doğru olmadığı gibi takip tarihi öncesinde, borçlu ... Ltd. Şti. hakkında sadece ... 2....
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davalının, temyiz itirazlarının incelenmesinde, dava, menfi tespit davasıdır. Davacının talebi üzerine mahkemece 13.10.2014 tarihli ara karar ile icradaki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmiş; karar infaz edilmiştir. İİK. 72 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı ile alacağına geç kavuşan davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davalının icra inkar tazminatı talebi yönünde hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Kaldı ki; icra takibinden önce de menfi tespit davası açılması mümkün olduğuna ve davalı alacağın varlığını bu davadan övce iddia etmiş bulunmasına göre, bu davanın iddia ve savunma çerçevesinde incelenerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı nedenle mahkemece ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır" gerekçesi uyarınca borçlunun, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabileceğini, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasına bakan mahkemenin, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki parasının alacaklıya verilmemesini isteyebileceğini, mahkemece delilerinin eksik incelenmesi sonucu ret kararı verilmiş olduğundan izah ettiği ve re'sen dikkate alınacak gerekçelerle, yerel mahkemenin 2021/335 esas sayılı ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasını ve talebi doğrultusunda kabulüne...
İcra Müdürlüğü'nün 21017/5227 Esas sayılı dosyasında yapılan takip nedeni ile borçlu olmadıklarının tespiti ile takibin iptali ve ipotek sözleşmesinin geçersizliği nedeni ile ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Esas sayılı takip dosyası ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip olduğu, uyuşmazlık konusunun icra takibine ve tedbire konu taşınmaz olduğu, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için HMK 390/3 gereği tedbir talep eden tarafın dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden haklılığının yaklaşık olarak ispat etmesinin yeterli olacağı gözetildiğinde dosyadaki deliller mahiyetinde ihtiyati tedbire itirazın reddine dair karar vermek gerekmiş, " gerekçesi ile ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbir kararının kanuna aykırı olduğunu, tedbir şartlarının oluşmadığını, Yargıtay ilamını yok sayarcasına verilen ihtiyati tedbirin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı ..............'...
Esas sayılı dosyasına yatan paraların alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini ,talep ve dava etmiştir." gerekçeleri ile; “Mahkememizce tedbir talebi hakkında karar verildiğinden bu hususta yeniden karar verilmesine yer olmadığına,” dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Bu durumda aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine itiraz edebilir ve itiraz üzerine takip duracağından, alacaklı bu itirazı bertaraf ettirmek için harekete geçtiğinde, alacaklının itirazın iptali veya kaldırılması talebi üzerine, borçlu bu konudaki savunmalarını genel mahkemede veya icra mahkemesinde ileri sürebilecektir. Diğer hâlde borçlu, alacaklının harekete geçmesini beklemeden borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı bulunması hâlinde borçlu olmadığının tespiti için dava açabilir (İİK. m. 72/2). Alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür (İİK. m. 72/3). Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açarak bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur. Ancak, borçlu borcunu icra dairesine ödedikten sonra, artık menfi tespit davası açamayacaktır....
BORÇLU OLMADIĞININ TESPITIKEFILIN SORUMLU OLACAĞI MIKTARIN KEFALET SENEDINDE AÇIKÇA GÖSTERILMEMESI NEDENIYLE KEFALET SENEDININ GEÇERSIZ OLMASIBORÇLAR KANUNU (818) Madde 484 "İçtihat Metni"Dava dilekçesinde eğitim ve öğretim giderinden kaynaklanan 46.728 YTL borcun 24.387,57 YTL.sinden sorumlu olmadıklarının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacılardan S……. U…… S……..'...
Ne var ki, davacı tarafından dava açıldıktan sonra icra takibi kapsamında 13.10.2014 tarihinde 4.038,00 TL ve 14.10.2014 tarihinde 190,00 TL olmak üzere toplamda 4.228,00 TL tutarında yapmış olduğu ödemeye ilişkin istirdat talebi hakkında hüküm kurulmamış olması isabetli görülmemiştir. İcra İflas Kanunun m.72/6.fıkrası ile “Borçlu, menfi tespit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.” hükmü ve davacının dava dilekçesindeki talepleri ile yapılan ödemeler de dikkate alınarak davacının istirdat talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....