WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu sözleşme tarafların eski bir borç yerine yenisini geçirme iradelerinden oluşur. Yenilemenin varlığını kabul için öncelikle eski bir borç olmalı, yeni borç onun yerine geçmeli ve taraflar yenileme iradesine sahip olmalıdır. Eş söyleyişle, taraflar eski borç yerine geçecek yeni bir borç kurma iradesine sahip olmalıdır. Bu irade yeni bir borç kurmak suretiyle eski borcu ortadan kaldırma, onu sona erdirme iradesidir. Yenileme iradesi sözleşmeden açık bir şekilde anlaşılmalıdır. Tarafların açık iradesi yenileme yönünde birleşmelidir. Yenileme, sözleşmeye dayalı bir tasarruf işlemidir. Her tasarruf işleminde olduğu gibi yenileme de hukuki bir nedene dayanır. Yenileme sebebe bağlı bir işlem olduğu için temeldeki hukuki sebebin geçerli olması gerekir. Yenileme eski borcu sona erdirir ve onun yerine geçecek bir borç doğar. Borç ilişkisi varlığını korur ama borç yenilenmiş olur....

    TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : İlişkili şirkete verilen ve örtülü sermaye olarak kabul edilen borç nedeniyle borç veren şirket nezdinde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12/7. maddesine göre düzeltme yapılabilmesi için borç alan şirketin zararda olmaması koşulunun öne sürülemeyeceği, örtülü sermaye nedeniyle ödenen faizlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmesi nedeniyle zararın azaltılması neticesinde borç alan şirketin kayıtlarında düzeltme yapıldığı halde borç veren şirket nezdinde düzeltme yapılmamasının kanunun amacına aykırı olduğu, bu durumun borç veren şirketin ek mali yükle karşılaşmasına sebep olduğu, ayrıca düzeltme işleminin esasen borç veren şirketin zararda olması durumunda zararın naklini engellemeye yönelik olduğu, bu durumda olayda borç veren şirket her ne kadar borç alan şirketin sermayesine katılmasa da, borç alan şirketin ilişkili şirket olarak kabulü nedeniyle Kanunun 12. maddesi gereğince verilen borç örtülü sermaye olarak kabul edildiğinden ve ödenen faiz kazanç...

      TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : İlişkili şirkete verilen ve örtülü sermaye olarak kabul edilen borç nedeniyle borç veren şirket nezdinde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12/7. maddesine göre düzeltme yapılabilmesi için borç alan şirketin zararda olmaması koşulunun öne sürülemeyeceği, örtülü sermaye nedeniyle ödenen faizlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak kaydedilmesi nedeniyle zararın azaltılması neticesinde borç alan şirketin kayıtlarında düzeltme yapıldığı halde borç veren şirket nezdinde düzeltme yapılmamasının kanunun amacına aykırı olduğu, bu durumun borç veren şirketin ek mali yükle karşılaşmasına sebep olduğu, ayrıca düzeltme işleminin esasen borç veren şirketin zararda olması durumunda zararın naklini engellemeye yönelik olduğu, bu durumda olayda borç veren şirket her ne kadar borç alan şirketin sermayesine katılmasa da, borç alan şirketin ilişkili şirket olarak kabulü nedeniyle Kanunun 12. maddesi gereğince verilen borç örtülü sermaye olarak kabul edildiğinden ve ödenen faiz kazanç...

        Bu ilkeler somut uyuşmazlığa uygulandığında; mahkemece, havale dekontuna eklenen "borç" kelimesi, havalenin borç için gönderildiğini ispata yeterli olmayacağı kabul edildiğine ve bu konuda Borçlar Kanunu'nunda da açık bir hüküm bulunmadığına göre, dekonta hangi kelimenin, cümlenin veya ifadenin yazılması halinde, havalenin borç olarak gönderildiğinin kabul edileceğinin de yargısal içtihatlarla açıklığa kavuşturulması gerekir ki; yukarıda sözü edilen hukuk güvenliği sağlanabilsin ve havale yapan kişiler, yapacakları havalelere bu ifadeyi eklemek suretiyle, havalenin borç olarak gönderildiğini kanıtlama imkanına kavuşsunlar. Davacı tarafından davalıya banka havalesi ile 30.000 TL gönderilmiş, dekonta "borç" ibaresi yazılmış, borcun ödenmemesi üzerine davacı tarafından davalı hakkında icra takibi başlatılmış, davalının takibe itiraz etmesi üzerine, görülmekte olan itirazın iptali talepli dava açılmıştır....

          Bu sözleşme tarafların eski bir borç yerine yenisini geçirme iradelerinden oluşur. Yenilemenin varlığını kabul için öncelikle eski bir borç olmalı, yeni borç onun yerine geçmeli ve taraflar yenileme iradesine sahip olmalıdır. Eş söyleyişle, taraflar eski borç yerine geçecek yeni bir borç kurma iradesine sahip olmalıdır. Bu irade yeni bir borç kurmak suretiyle eski borcu ortadan kaldırma, onu sona erdirme iradesidir. Yenileme iradesi sözleşmeden açık bir şekilde anlaşılmalıdır. Tarafların açık iradesi yenileme yönünde birleşmelidir. Yenileme, sözleşmeye dayalı bir tasarruf işlemidir. Her tasarruf işleminde olduğu gibi yenileme de hukuki bir nedene dayanır. Yenileme sebebe bağlı bir işlem olduğu için temeldeki hukuki sebebin geçerli olması gerekir. Yenileme eski borcu sona erdirir ve onun yerine geçecek bir borç doğar. Borç ilişkisi varlığını korur ama borç yenilenmiş olur....

            KARAR Davacı, davalı şirket ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren şirketin sahibi olduğunu, aralarında güven ve dostluk ilişkisi bulunduğunu, davalının isteği üzerine çeşitli dönemlerde borç para verdiğini, alacağının ödenmediğini ileri sürerek 65.809.00 TL.nin temerrüt tarihinden yasal faizi ile ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, havalenin borç ödeme aracı olduğunu, aralarındaki acentelik ilişkisi nedeniyle doğan alacağının gönderildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş;hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıya borç para gönderdiğini iddia etmiş ve iddiasına dayanak olarak 10.8.2010 tarihli borç verilen tutar şerhli banka havale dekontu, 6.10.2010 ve 20.5.2010 tarihli borç olaraks yatırılan şerhiyle EFT dekontları ile 30.12.2010 ve 30.6.2010 tarihli borç olarak yatırılan şerhli hesaptan hesaba havale borç dekontlarını dosyaya ibraz etmiştir....

              K A R A R Davacı, davalının eski eşi olduğunu, kendisinden borç istemesi üzerine 10/12/2013 tarihinde davalıya 10.000,00 TL borç verdiğini, banka dekontunun açıklama bölümüne "Borç olarak verilen" şerhinin düşüldüğünü, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, yapılan havalenin daha önceden verilen borcun ödenmesi niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, borç olarak gönderilen paranın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır....

                Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 7.010,00TL lik asıl alacağa ilişkin davalının itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatı olan 1.400,00TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı, davalıya karz ilişkisine dayalı olarak borç para verdiğini, süresinde geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalıdan tahsili amacıyla başlattığı icra tabine vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, borç verme işleminin söz konusu olmadığını, tahsil edilen paraların şubeden kendi hesabına yatırıldığını, 23.000,00TL lik dekontta banka kayıtlarında herhangi bir açıklamanın bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece 10.12.2009 tarihli dekont üzerine paranın borç olarak gönderildiğinin banka personelince yazıldığı, bu miktarın davacı tarafından davalıya borç olarak gönderildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki, havale borç ödeme belgesidir....

                  ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO :2020/851 Esas KARAR NO: 2022/465 DAVA: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 13/11/2020 KARAR TARİHİ: 06/07/2022 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Davalının, dava dışı ---- lehine borç beyanım ile borç ikrarını düzenleyen bir adet borç senedi imzaladığını, işbu borç senedi icra takibine dayanak oluşturmakla, söz konusu senetten de anlaşılacağı üzere işbu borcun sebebini tarafların ------alınan sermaye tamamlamasına ilişkin karar oluşturduğunu, İşbu karar gereği borçlu-davalı ----- ödemek durumunda olduğunu, söz konusu borcu ödeyemediğini, onun yerine ödemeyi dava dışı şirket hissedarı ----- yaptığını, söz konusu ödeme sebebiyle de davalı, icra takibine dayanan borç beyanı ve ikrarında bulunarak borç senedinin imzalandığını, dava dışı ---- işbu borç senedini ---- tarihinde müvekkiline...

                    Mahkemece, takibe dayanak yapılan 23.7.2005 tarihli, borç ikrarını içeren belgenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde bulunması nedeniyle ve dinlenen tanık beyanları gereğince taraflar arasında borç alıp verme ve ... makinası temini yönünden bir hukuki ilişkinin bulunduğu ve borç miktarının 785.000 Dolar olarak belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne, takibe vaki itirazın iptaline, asıl alacak üzerinden hesaplanacak %40 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı, 23.7.2005 tarihli belge gereğince davalıdan alacaklı olduğunu ileri sürerek, alacağının tahsili için başlatmış olduğu icra takibine yapılan itirazın iptalini istemiş, davalı ise davacının iddialarına karşı çıkarak davacı ile aralarında şahsi bir borç ilişkisi bulunmadığını, takip dayanağı belgenin borç ikrarına havi bir belge olmadığını, tarafların ortak olarak ... yapmaları nedeniyle düzenlendiğini, ortaklığın zarara uğradığını savunmuştur...

                      UYAP Entegrasyonu