----altında ise --------- ödenecek rakamları, --------------- zamanında verilecek" şeklinde olduğu imzasız tarihsiz borç ikrarını içeren bir belge olmadığı, davacının bu belgede yazıların davalı tarafından yazıldığını savunduğu, kaldı ki bu yazının davalıya ait olduğu kabul edilse dahi, metnin borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olmadığı, davalının imzasının bulunmadığı, davalının davacıya yönelik borç ve ikrar içeren bir metin olmadığı, incelemede kaldı ki----- yazıldığı, davacının isminin ise -----olduğu, metinden davacının olup olmadığı belli olmadığı, metinde yine davacının --------- içeren bir bilginin bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasını ispatlayamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, davanın bir senaryo olmadığı, davacının kötüniyetli olduğunun ispat edilememesi nedeniyle kötüniyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı, davacı bankaca ödenmeyen borç taksitleri için kendisine ihtarname çekilip ödemesi için 7 gün süre verildiğini, kendisinin tanınan bu süre içerisinde ödenmeyen taksitleri ödediğini, davacı, bankanın buna rağmen tüm borç için aleyhine icra takibi yaptığını belirterek davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini dilemiştir....
KARAR Davacı, davalının oğlu ... ’la arkadaş olduğunu, bu arkadaşlığın neticesi olarak davalının kendisinden borç para istediğini, davalıya borç olarak 30.000 dolar verdiğini ve karşılığında davalıca keşide edilen çek aldığını, çeki süresinde bankaya ibraz ettiğini, ancak davalının ve oğlunun istemleri ve ödeyeceklerini söylemeleri üzerine çekin arkasını yazdırmadığını, ancak davalının çek bedelini ödemediği gibi icra takibine de haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı, davacıdan borç para almadığını, davacının dayandığı temel borç ilişkisini açıklayıp ispat etmesi gerektiğini, çekin kaybolması nedeniyle bankaya ödememe talimatı verdiğini, savunarak davanın reddini dilemiştir....
dan alınan borç nedeniyle verildiğini ve gerçek bir alacak borç ilişkisine dayalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... vekili, borçlunun trafik kazası geçirmesi nedeniyle kendisine borç verdiklerini ve karşılığında dava konusu senedi aldıklarını, davacı tarafından takibe konan ilam 6.12.2007 tarihinde bozulduğundan ortada geçerli bir alacak ve aciz belgesi bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre, davalılar arasında tanzim edilen bononun 30.11.2004 tanzim 30.5.2005 vadeli 120.000,00 TL'lik miktarı, davalıların mali ve içtimai durumları da gözetildiğinde bu miktardaki paranın ticari bir ilişkiye dayanmadan borç verilebilecek miktar olmadığı gibi, borç verdiği iddia edilen ...'...
ın oğlu olduğu, davacı şirket ile davalının annesi şirket ortağı ... arasında da devam eden davalar bulunduğu, hayatın olağan akışına göre davalının şirkete borç para vermiş olması halinde bunun kanıtına yönelik olarak senet, banka havale dekontunun bulunması veya bu hususun şirket kayıtlarına geçirilmiş olması gerektiği, ancak şirket kayıtlarında davalının davacı şirkete borç para verdiğine ilişkin bir kayıt bulunmadığı, her ne kadar davacı tarafından davalıya ödenen paraya ilişkin olarak düzenlenen havale dekontunda bir açıklama yoksa da taraflar arasındaki ilişkiye, davalının şirket ortağının oğlu olmasının şirketten borç para almasında sağladığı kolaylığa ve davalının şirkete daha önce borç para verdiği yönündeki iddiasının geçerli delillerle kanıtlanamadığı, davaya konu paranın davalıya karşı olan bir borcun ödenmesi, tasfiyesi amacıyla değil borç olarak verildiği yönünde kanaate varıldığı, davacının, davalıdan takibe konu asıl alacak ve işlemiş faiz miktarı kadar alacaklı olduğu ve...
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, birinci ve ikinci ihtarnamede davacının otuz günlük ödeme süresini geçirdiği aylara ilişkin olmak üzere asıl aidat ve birikmiş faiz borcunun talep edildiği, bu anlamda birinci ve ikinci ihtarların usulüne uygun olduğu, ihtarlarda gösterilen borç miktarının davacının kooperatife olan gerçek borç miktarının altında ve davacının lehine olduğu, her iki ihtarnamedeki borç miktarının aynı ve ihtarnameler de verilen sürelerin yasaya uygun olduğu, ihtarnamelerin usulüne uygun olarak davacıya tebliğ edildiği, buna rağmen davacı tarafından borcun ödenmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir Dava, yönetim kurulu ihraç kararının iptali istemine ilişkindir....
ın ölümünden sonra murise ait ölüm aylığının banka kartıyla ATM'den haksız olarak çekildiğinden bahisle haksız olarak çekilen miktar olan 40.197,36 TL'nin davacılardan tahsiline yönelik Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bir hukuksal ilişkinin borç ilişkisi sayılabilmesi için, taraflarına ve konusuna ait iki unsura ihtiyaç bulunmaktadır. Bunlar; hukuki ilişkinin alacaklı ve borçludan oluşması; alacaklının ifasını talep yetkisine sahip olduğu, borçlunun ifa yükümlülüğü altına girdiği “edim” şeklinde ifade edilebilir. Alacaklı, borç ilişkisinin aktif süjesidir. Borçlu ise, borç ilişkisinden doğan edimi ifayla yükümlü olan, kendisinden edimin ifası istenen kişidir. Borç ilişkilerini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanununda) borcun kaynakları; sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme olarak gösterilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalının banka hesabına 25.6.2010 tarihinde havale ile 5.000,00 TL borç para gönderdiğini, davalının bu parayı geri ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, davacıya borcu bulunmadığını, aksine alacaklı olduğunu, ödemenin davacının kendisine ait evde 2009-2010 yılları arasında kiracı olduğu dönemde kira, elektrik ve su bedellerini için yapılmış olduğunu beyan eden savunma yaparak davanın reddini dilemiştir....
Aile Mahkemesinin kararı ile boşandığını, babasından dolayı kendisine ölüm aylığı bağlandığını, davalı Kurum tarafından boşanmalarının muvazaalı olduğu gerekçesiyle ölüm aylığının kesilerek ödenen aylıkların tahsili için borç bildirim belgesi düzenlendiğini, müvekkilinin gönderilen borç bildirim belgesindeki borç ve ferilerinden sorumluluğunun bulunmadığını belirterek borç bildirim belgesinin iptali ile muvazaalı boşanma gerekçesi ile kesilen ölüm aylığının ödenmesi gerektiğinin tespitine, kesilme tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II.CEVAP Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum tarafından yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. III.İLK DERECE MAHKEME KARARI Kararda özetle; davanın reddine karar verilmiştir....
Mahkemece, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuna göre, borç tasfiye ve ödeme protokolü ve bütün dosya kapsamına nazaran, davacı şirketin dava dışı ...'dan sözleşmeden kaynaklı alacaklı olduğu, davalının borç tasfiye ve ödeme protokolü gereğince borcu üstlendiği, borcunu ödediği konusunda ispat vasıtası getiremediği, haksız yere icra takibine itiraz ettiği, alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, ... 3.İcra Müdürlüğünün 2014/12582 esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin 12.500,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağın takdiren %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....