Davacı alacaklı, 04/02/2013 başlangıç tarihli sözlü kira sözleşmesine dayanarak 19/12/2013 tarihinde başlattığı icra takibi ile 7.500,00 TL kira ve 534,38 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlular borca itiraz etmiştir. Davacı alacaklı kiraya veren borçlunun itirazı üzerine mahkemeden "tahliye" istemeden yalnız "itirazın iptalini" isteyebilir. Sulh Mahkemesi'nin itirazın iptaline ilişkin kararından sonra kiraya verenin kararın kesinleşmesinden itibaren icra mahkemesinden davalı borçlu kiracının tahliyesini istemesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Davacı vekili de dava dilekçesinde tahliye talepli .... 2. İcra Müdürlüğü'nün 2013/11781 sayılı icra dosyası ile davalı borçlu aleyhine başlattığı icra takibinde davalının süresinde borca itirazı üzerine açılan itirazın iptali davasında itirazın iptaline karar verildiğini belirterek 30 günlük ödeme süresinde kira bedellerinin ödenmemesi nedeniyle kiralanan taşınmazın tahliyesini istemiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/06/2021 NUMARASI : 2020/268 2021/371 DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Mersin 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17.06.2021 tarih 2020/268 esas 2021/371 karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin 8. İcra Müdürlüğünün 2020/4489 E sayılı dosyasıyla müvekkili hakkında 22.10.2013 tanzim ve 25.06.2020 vade tarihli 39.500,00 TL tutarlı bonoya dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığını, dayanak senetteki imzanın müvekkiline ait olmaması nedeniyle imzaya ve senedin unsurlarının sonradan doldurulduğunu ve senetteki yazıların özensiz olmasının hayatın olağan akışına aykırı olması nedeniyle borca ve ferilerine itiraz ettiklerini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Esas yönünden yapılan inceleme; Borçlu şirket vekili dava dilekçesinde, takibin dayanağı olan çeklerdeki imzanın tasfiye memuru Sait Doğan'a ait olmadığı gibi keşide tarihindeki yetkililere de ait olmadığını ileri sürerek borca itiraz ettiği, mahkemece imzaya ve borca itirazın reddine hükmedildiği görülmektedir. Borçlu şirketin icra mahkemesi'ne başvurusu, İİK'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz niteliğinde olup (Yargıtay 12. HD'nin 2020/4004- 10924 esas ve karar sayılı emsal kararı), İİK.nun 169/a-6 maddesine göre, borca itirazının reddine karar verilmesi halinde borçlunun ayrıca tazminata mahkum edilebilmesi için takibin geçici durdurulmasına karar verilmiş olması gerekir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; "İİK’nun 71 maddesi; “Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden istiyebilir. Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33 a. maddesi hükmü kıyasen uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre; davacı/ borçlu tarafından yapılan zamanaşımı iddiası takibin kesinleşmesinden sonra yapıldığı için İİK’nun 71. maddesine göre her zaman ileri sürülebilir. Diğer yandan; İİK’nun 33/a maddesi ise; “İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir....
nin 2016/7861 E-2016/26294 K, 2016/368 E-2018/3210 K. sayılı ilamlarına göre; mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içerisinde ilgili merciye yapılması gerektiği kabul edilmiş ise de; bu ilke mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının icra takibinin kesinleşmesinden önceki bir tarihte alındığı hallerde uygulanmaktadır. Mirasın reddine ilişkin ilamın takibin kesinleşmesinden sonra alındığı hallerde borçluların talebi borca itiraz olarak nitelendirilemez. Somut olayda İstanbul 3....
Dava İİK'nun 169. ve 170. maddeleri uyarınca açılmış imzaya ve borca itiraz davasıdır....
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK. nun 71. maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin zamanaşımı şikayeti olup, icra takibinin dayanağı 1999 tarihli kira sözleşmesi olduğuna göre, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi 818 sayılı BK.nun 126. (6098 sayılı BK.nun 147.) maddesine göre 5 yıldır. Aynı Kanunun 133. (6098 sayılı kanunun 154.) maddesinin 1 nolu bendinede zamanaşımını kesen sebepler düzenlenmiş olup, buna göre; borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde; (Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse) zamanaşımı kesilir. Yine aynı Kanunun 135. (6098 sayılı kanunun 156.) maddesinde; "Müruruzaman kat'edilmiş olunca kat'ıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeye başlar" düzenlemesine yer verilmiştir....
DELİLLER : Celp ve tetkik edilen -----; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu hakkında ilamsız takip başlatıldığı, ödeme emrinin davalı takip borçlusuna tebliği üzerine davalı takip borçlusunun süresi içerisinde, borca ve ferilerine karşı itiraz ettiği ve bunun üzerine takibin durduğu, itiraz dilekçesinin ve/veya takibin durdurulmasına ilişkin kararın davacı takip alacaklısına tebliğ edilmediği, eldeki davanın 1(bir) yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. -----plaka sayıl----- incelendiğinde; ihlalli geçiş tarihleri arasında davalı -----adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır....
TÜRK TİCARET KANUNU [ Madde 661 ] "İçtihat Metni" Mahalli mahkemece verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine geçilmiş ve borçluların örnek 163 no'lu ödeme emrinin tebliği üzerine yasal 5 günlük sürede itiraz etmemeleri nedeniyle takip kesinleşmiştir. Alacaklı tarafça 30.05.2002 tarihi ile 10.08.2005 tarihi arasında dosyada herhangi bir işlem yapılmamıştır. Takibin kesinleşmesinden sonra yenileme tarihi olan 10.08.2005 tarihine kadar TTK'nın 661. maddesinde öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş bulunmaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın takibin ve ödeme emrinin iptali sebebi ile şikayet talebinde bulunduğunu, borçlunun İ.İ.K nun 170/a maddesine göre kambiyo hukuku bakımından şikayetinin İ.İ.K 'nun 168/3 fıkrasına tabi olup buradaki şikayet süresinin ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 5 gün olduğunu, borçluya ödeme emrinin 29.03.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, şikayet tarihinin ise 05.04.2021 tarihi olması sebebi ile 5 günlük süre içerisinde yapılmadığını, bu sebeple şikayetin süresinde yapılmamış olması sebebi ile reddini talep ettiklerini, borçlunun cezai şarta itirazının ise borca itiraz niteliğinde olduğundan yine 5 günlük süre içerisinde borca itiraz şeklinde talep edilmesi gerektiğini, Cezai şarta ilişkin itirazın borca itiraz olması sebebi ile şikayet yolu ile talep edilemeyeceği gibi yasal 5 günlük süre içerisinde de talep edilmediğini, bu sebeple reddini talep ettiklerini, borçlunun işlemiş faize ve faiz oranına itirazının da borca itiraz niteliğinde...