''İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Anılan itiraz, ödeme, …sıfat itirazı gibi…. borçlunun borcu olmadığı, faize itiraz, takip konusu senedin karşılıksız olduğu (veya kaldığı), hatır senedi olduğu, teminat senedi olduğu, anlaşmaya aykırı doldurulduğu, kambiyo senedinde tahrifat yapıldığı, borçlunun senedin düzenlendiği tarihte temyiz kudretine sahip olmadığı, mirası reddetmiş olduğu veya mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gibi sebeplere dayanır” (Prof. Dr. Baki KURU; İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, s.197, Kasım 2004- İstanbul). Borçlunun başvurusu bu hali ile İİK.'nın 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğindedir ve aynı maddeye göre borca itirazın icra mahkemesine yapılması zorunludur. İcra mahkemesi yerine icra müdürlüğüne yapılan itiraz hukuki sonuç doğurmaz....
Somut olayda, borçlunun şikayet dilekçesinde borcun ödendiğini ileri sürdüğü 16.7.2013 ve 22.7.2013 tarihleri, borçluya ödeme emri tebliğ tarihi olan 16.5.2013'ten ve dolayısıyla takibin kesinleştiği dönemden sonrasına ait olup, başvuru bu hali ile İİK'nun 71. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazıdır. İİK'nun 71/1. maddesine göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer'ilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden isteyebilir. Bir diğer anlatımla takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazı süreye tabi değildir....
Takibin kesinleşmesinden önceki devrede gerçekleşen zamanaşımının borca itiraz olarak ileri sürülmesi gerekir ise de, takibin kesinleşmesinden sonra gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi talebi yasada süreye bağlanmamıştır. 6273 Sayılı Kanun'un 7.maddesiyle 6762 Sayılı T.K'nun 726.maddesinde Yapılan değişiklikle çekıerde 6 ay olan zamanaşımı süresi 3 yıla çıkartılmıştır. 6763 Sayılı Türk Ticaret Kanununun Mer’iyet Ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2. maddesinde Türk Ticaret Kanununun mer'iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlendiğinden 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihin yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki bir tarih olması gerekir. 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 154. (818 Sayılı Borçlar Kanunu'nun 133).maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan ve 6102 Sayılı TTK.nun 818/1- p (6762 Sayılı TTK.nun 730/18.) maddesi gereğince...
Davalı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Aydın İcra Müdürlüğünün 2022/9740 Esas sayılı dosyasına sunmuş olduğu 14/04/2022 tarihli dilekçenin borca itiraz dilekçesi olarak kabul edilmesi gerektiğini, ilgili icra müdürlüğünce söz konusu dilekçenin borca itiraz olarak kabul edilerek takibin durdurulmasına karar verilmesinin yerinde olduğunu, ilk derece mahkemesinin borca itiraza ilişkin bu dilekçeyi mal beyanı dilekçesi olarak kabul etmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, dilekçenin içeriği ve amacının mal beyanında bulunmak değil borca itiraz etmek olduğunu, kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini beyanla istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava icra memur muamelesini şikayete ilişkindir....
Borçluya, takibin kesinleşmesinden sonra çıkartılan yenileme emri, takibin kesinleşmesinden önceki sebeplere dayalı olarak yeni bir itiraz hakkı vermez. Borçlu ödeme emri tebliğine karşı şikayette bulunmuş ise de, ödeme emrinin 28/11/2005 tarihinde tebliğ edildiği, 18/01/2006 tarihinde ise menkul haczi yapıldığı ve menkul haczi sırasında borçlunun bizzat hazır bulunduğu görülmekle, ödeme emri tebligatı usulsüz olsa dahi borçlunun tebligattan en geç 18.01.2006 tarihinde haberdar olduğu, öğrenme tarihi itibariyle de süresi içerisinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece, ödeme emri tebligatnın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin süre aşımından reddi gerekirken, istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, İİK.'nun 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı şikayetinin kabulü halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde takibin talikine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; Mahkemenin gerekçeli kararda belirtmiş olduğu tarihte Tebligat Kanunun ilgili maddeleri uyarınca herhangi bir şekilde tebligatın yapılmadığını, alacaklı icra takibin kesinleşmesinden itibaren borcun tabi olduğu zamanaşımı süresi geçtikten sonra yenileme talebinde (İKK m. 78,5) bulunursa, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürebileceğini, ancak takip kesinleşmiş olduğundan borçlu bunu ödeme emrine itiraz yolu ile değil ancak İKK m. 71/2 ve 33. Maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması yolu ile gerçekleştirebileceğini, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması talep etme hakkının herhangi bir süre ile sınırlı olmadığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir....
Bu durumda, mirasın reddine ilişkin ilamın, takibin kesinleşmesinden sonra alındığı anlaşılmakla, borçlunun talebinin borca itiraz olarak nitelendirilmesi mümkün olmayıp takibin davacı yönünden iptaline karar vermek gerekmiş, davalının davanın açılmasına sebebiyet vermemesi ve takip tarihi itibariyle mirası red kararının henüz verilmemiş olması nedeniyle yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilerek, aşağıda ki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle usulsüz tebligata ilişkin şikayetin reddine, davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Van 2....
Somut olayda, aleyhine 16.03.2009 tarihinde başlatılan takipte, ödeme emrinin borçlu-murisin vasisi ve borçlu ...’na 01.04.2009 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz edilmediği için anılan takibin muris-borçlu yönünden kesinleştiği, murisin takibin kesinleşmesinden sonra 03.12.2011 tarihinde vefat ettiği, murisin mirasçılarına karşı red süresinin dolmasından sonra icra takibine devam edildiği, mirasçı ...'ya yenileme emrinin ise 03/05/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmakla, şikayetçinin icra takibinin kesinleşmesinden sonra 08.05.2012 tarihinde anılan mirası kesin olarak reddettiklerine dair mahkeme ilamını sunduğu görülmektedir. Yukarıda da belirtildiği üzere takibin kesinleşmesinden sonra murisin ölümü halinde mirasçıların,mirası usulüne uygun reddettiklerine ilişkin mahkeme kararı almaları halinde mirasçılar aleyhinde takibe devam edilmesi ve mirasçıların mal ve haklarına haciz konulması mümkün değildir....
Takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı İİK'nun 168/3. maddesine göre 5 günlük süreye tâbi ise de, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayet, İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddeleri gereğince bir süreye tabi olmayıp, iddianın yerinde olduğunun belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Somut olayda; örnek 10 numaralı ödeme emri borçluya tebliğ edilmiş ve takip kesinleşmiş olmakla, 31.03.2016 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuruda ileri sürülen zamanaşımı iddiası, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olup, takipten önceki döneme yönelik bir zamanaşımı itirazı yoktur....
Takibin kesinleşmesinden önce zamanaşımı itirazı İİK.nun 168/3. maddesine göre 5 günlük süreye tabi ise de, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayet ise İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddesi gereğince herhangi bir süreye tabi olmayıp iddianın yerinde olduğunun belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir. Somut olayda; örnek 10 numaralı ödeme emri borçluya tebliğ edilmiştir. 26.06.2015 tarihinde icra mahkemesine yapılan başvuruda ileri sürülen zamanaşımı iddiası, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin olup, takipten önceki döneme dair bir zamanaşımı itirazı yoktur. O halde mahkemece, takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı itirazının süresiz şikayete tabi olduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....