Bu sözleşme tarafların eski bir borç yerine yenisini geçirme iradelerinden oluşur. Yenilemenin varlığını kabul için öncelikle eski bir borç olmalı, yeni borç onun yerine geçmeli ve taraflar yenileme iradesine sahip olmalıdır. Eş söyleyişle, taraflar eski borç yerine geçecek yeni bir borç kurma iradesine sahip olmalıdır. Bu irade yeni bir borç kurmak suretiyle eski borcu ortadan kaldırma, onu sona erdirme iradesidir. Yenileme iradesi sözleşmeden açık bir şekilde anlaşılmalıdır. Tarafların açık iradesi yenileme yönünde birleşmelidir. Yenileme, sözleşmeye dayalı bir tasarruf işlemidir. Her tasarruf işleminde olduğu gibi yenileme de hukuki bir nedene dayanır. Yenileme sebebe bağlı bir işlem olduğu için temeldeki hukuki sebebin geçerli olması gerekir. Yenileme eski borcu sona erdirir ve onun yerine geçecek bir borç doğar. Borç ilişkisi varlığını korur ama borç yenilenmiş olur....
Bu sözleşme tarafların eski bir borç yerine yenisini geçirme iradelerinden oluşur. Yenilemenin varlığını kabul için öncelikle eski bir borç olmalı, yeni borç onun yerine geçmeli ve taraflar yenileme iradesine sahip olmalıdır. Eş söyleyişle, taraflar eski borç yerine geçecek yeni bir borç kurma iradesine sahip olmalıdır. Bu irade yeni bir borç kurmak suretiyle eski borcu ortadan kaldırma, onu sona erdirme iradesidir. Yenileme iradesi sözleşmeden açık bir şekilde anlaşılmalıdır. Tarafların açık iradesi yenileme yönünde birleşmelidir. Yenileme, sözleşmeye dayalı bir tasarruf işlemidir. Her tasarruf işleminde olduğu gibi yenileme de hukuki bir nedene dayanır. Yenileme sebebe bağlı bir işlem olduğu için temeldeki hukuki sebebin geçerli olması gerekir. Yenileme eski borcu sona erdirir ve onun yerine geçecek bir borç doğar. Borç ilişkisi varlığını korur ama borç yenilenmiş olur....
ŞİKAYET Borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; icra dosyası kapsamında daha evvel düzenlenen borç muhtıralarının iptali için şikayet yoluna gidildiğini, Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/641 E. - 1261 K. sayılı 11.11.2014 tarihli kararı ile 25.04.2014 tarihli borç muhtırasının 111.431,90 TL olarak düzeltilmesine karar verildiğini, bu kararın Yargıtay 8.H.D tarafından 17.04.2017 tarihli karar ile onandığı, karar sonrasında 24.03.2015 tarihinde 112.070,25 TL ve 12.08.2016 tarihinde 12.088,67 TL icra dosyasına ödeme yapıldığını, ödeme yapılması gereken bir borcun kalmadığını, buna rağmen fahiş hesaplamalar ile borç muhtırası düzenlendiğini ileri sürerek 27.06.2016 ve 16.05.2017 tarihli borç muhtıralarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II....
(ödünç) borç verildiği yönünde bir açıklamaya rastlanmadığı, talimat yazıları ile uyuşmayan dekontların da havale olarak değerlendirilmesi gerektiği, havalenin de kural olarak bir borç ödeme vasıtası olduğu ve takip dayanağı dekontlarda da başka amaçla havale yapıldığı yönünde bir açıklama da bulunmadığından taraflar arasında borç alacak ilişkisine dair herhangi bir belgeye de dosya kapsamında rastlanmadığı" gerekçesiyle; davanın reddine, Davalı yararına da toplam alacağın (13.100,00....
Davacı, oğlu olan davalıya borç olarak altın ve bilezik verdiğini, davalının aldığı altın ve bilezikleri iade etmediği gibi bedellerini de ödemediğini ileri sürerek 14.790,00 Tl'nin tahsili istemi ile eldeki davayı açmış, davalı borç almadığını savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ile davalı anne oğul olup, bu dava da tanık dinlenebilir. Mahkemece tanıklar dinlenmiş ve bir kısım tanıklar ile davalı arasında husumet olduğundan tanık beyanlarına itibar edilmemiş ise de dinlenen davacı tanıklarının borç verildiğini beyan ettikleri ve borç verilmesine şahit oldukları anlaşılmaktadır. Bazı tanıklar ile davalı arasında husumet olması tanıkların doğruyu söylemediklerini göstermez. Asıl olan tanıkların doğruyu söylediğidir. Öyle olunca mahkemece, davacı tanık beyanları esas alınarak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir....
ın sağ iken kendisinden 500 gram altın borç aldığını ve bu borcu ödemeden de vefat ettiğini, vefat eden kayınpederinin mirasçıları olan çocuklarına ve eşine borç aldığını söylediğini ve ödeme tarihi verdiklerini, ancak verdikleri tarihte borçlarını ödemediklerini ileri sürerek, borç alınan 500 gram altının bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, murislerinin davacıdan borç altın almadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davacının iddiasını isbatlayamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı, davalıların murisi kayınpederine borç altın verdiği iddiasıyla bu davayı açmıştır. Mahkemece, davacının yemin deliline dayanıp yemin teklif ettiğini, HUMK'nun 337 ve müteakip maddelerinde düzenlenen yemin delilinin kesin delil olduğunu, eda edilen yemin sonucu davacının iddiasını isbat edemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir....
KARAR Davacı, uzun yıllardır Avusturya’da ikamet ettiğini, davalı kardeşinin ev almak için kendisinden borç istediğini, bunun üzerine borç verme niyetiyle davalıya yabancı banka hesabından 26.2.1999 tarihinde 20.000 Şilin, 10.2.1999 tarihinde 60.000 Şilin olmak üzere toplam 80.000 Şilin havale yaptığını, iki yıl sonra istemesine rağmen davalının ödemediğini ileri sürerek, 80.000 Şilin karşılığı olarak 10.700YTL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davacının yurtdışında olması nedeniyle annelerine kendisinin baktığını, davacı kardeşinin de yapılan masraflara karşılık bu parayı gönderdiğini, borç olarak almadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, paranın borç olarak verildiğinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava karz akdine dayalı alacak isteminden ibarettir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Davacılar, davalının borç istemesi sebebiyle farklı tarihlerde olmak üzere toplam 14.823,00 TL miktarındaki tutarı bankadan havale yoluyla göndererek verdiğini,davalının şirket tarafından verilen paranın borç para olduğunu, davalının bu borç parayı geri ödemediğini, bu nedenle davalarının kabulü ile müvekkili şirket tarafından davalıya ödenmiş bulunan 14.823,00 TL miktarındaki tutarın ödeme tarihleri itibariyle sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı,davacı şirket ortağı ... borç para istediğini ve gönderildiğini,ancak şirkette aylık 5.000,00 TL ücret karşılığı 3 ay çalıştığını,aralarındaki anlaşma gereği alınan ödünç paranın yapılacak ödemelerden düşüleceğinin kararlaştırıldığını,bir kaç ay çalışıp ayrıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir....
Dosya arasında bulunan hesap hareketleri çıktısında gönderilen paraya ilişkin açıklama kısmına "borç bedeli" yazıldığı görülmektedir. Tarafların iddia ve savunmaları dikkate alındığında havale ile gönderilen paranın borç olarak verildiği hususunda ispat yükü davacıya aittir. Dekontta yazan "borç ibaresi" ifadesi kesin olarak borç verme anlamını taşımadığına göre davacının borç para verme iddiası sübut bulmamıştır. Ancak davacı yemin deliline dayandığından, mahkemece davacıya yemin delili hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
KARAR Davacı uzun yıllardır tanıştığı davalıya zaman zaman borç paralar gönderdiğini, davalının borç olarak aldığı paranın bir kısmını iade etmesine rağmen 17.116,00 YTL'nı iade etmediği gibi icra takibinede haksız itiraz ettiğini ileri sürerek icra takibine vaki itarzın iptalini istemiştir. Davalı, davacı ile ağabeyinin aynı ... yerinde çalıştıklarını, ...'da bulunan ağabeyinin kendisine para gönderirken davacıyı aracı kıldığını, davacıdan borç para almadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. ...'da bulunan davacının, ...'da bulunan davalıya banka havalesi ile çeşitli tarihlerde para gönderdiği uyuşmazlık konusu değildir. Davacı bu paraları borç olarak gönderdiğini iddia etmiş, davalı ise bu paraları ağabeyinin kendisine davacı vasıtasıyla gönderdiğini, davacıdan borç para almadığını savunmaktadır....