Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

olduğunu göstermeyeceğinin her türlü izahtan vareste olduğunu, her şeyden önce yerel mahkeme'nin başkaca hiçbir araştırma ve inceleme yapmaksızın sadece bu veriden yola çıkarak görevsizlik kararı vermesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, 3- Somut olayda bir işçi işveren ilişkisi bulunmadığının ortada olduğunu, davalı asilin, bizzat müvekkilinden borç para aldığını, müvekkilinin yetkili olduğu şirketten borç almadığını, şayet böyle bir durum olsaydı icra takibi ve davanın müvekkilinin yetkilisi olduğu şirket tarafından yöneltileceğini, mevcut durumda ise borç paranın müvekkilinin şahsından alındığı, işçi işveren ilişkisinden tamamen bağımsız bir borç ilişkisi olduğu, yalnızca müvekkilinin borç verecek güven ve samimiyetin oluşmasında işçi işveren ilişkisinin etkisi olduğunu ve bu nedenle taraflar arasındaki borç ilişkisinin şahsi bir ilişki olduğunun kabulünün zaruri olduğunu, taraflar arasındaki borç ilişkisinin iş sözleşmesinden değil, müvekkili ile davalı asil arasındaki şahsi borç...

Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.Yerleşik Yargıtay Kararlarına göre; havale borç ödeme vasıtası, bir çeşit ödeme aracı olup, havale belgesinde paranın borç olarak gönderildiğinin belirtilmesi gereklidir. Aksi halde gönderilen havalenin bir borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği karine olarak kabul edilmelidir. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir. Ancak; davacının ibraz ettiği 49.850,00 TL bedelli havale dekontunda paranın borç olarak gönderildiğine dair herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Davalı davacının kendisine yaptığı havalenin borç ödemesi olduğunu belirttiğine göre, ispat yükü bunun aksini iddia eden davacı taraftadır. Borç ödeme belgesi olan havale nedeni ile alacaklı olduğunu davacı ispat etmelidir."...

EFT evrakına da bu sebeple kendi borcunu tarafıma ödediğinden 'BORÇ' ibaresi belirtmiştir." hususunu belirtmişse de bu itirazında haksız olduğunu, davalının iddia ettiği tarih ve şekilde davacıya herhangi bir borç vermediğini, aksine davacının davalıya borç vermiş olup bu sebeple EFT açıklamasına bu paranın borç verme/ödünç verme amacıyla gönderildiğini belirtmek için "borç" ibaresini eklediğini, hayatın olağan akışına göre sadece "borç" ibaresinin kullanılmasından orta zekalı-normal-makul bir insanın anlayacağı şeyin bir kişiye ödünç/borç para vb. verildiği olduğunu, şu halde de borcu veren davacı olduğundan dolayı davacının alacaklı, davalının ise borçlu konumunda olduğunu, bu sebeple geri ödenmeyen borcun tahsili için icra takibi başlatılmışsa da davalının bu takibe haksız şekilde itiraz ederek takibin yersiz şekilde durdurulmasına sebebiyet verdiğini, yapılan EFT işlemine ilişkin banka dekontunun dilekçe ekinde sunulduğunu belirterek Kayseri Genel İcra Dairesinin 2021/18865 E....

EFT evrakına da bu sebeple kendi borcunu tarafıma ödediğinden 'BORÇ' ibaresi belirtmiştir." hususunu belirtmişse de bu itirazında haksız olduğunu, davalının iddia ettiği tarih ve şekilde davacıya herhangi bir borç vermediğini, aksine davacının davalıya borç vermiş olup bu sebeple EFT açıklamasına bu paranın borç verme/ödünç verme amacıyla gönderildiğini belirtmek için "borç" ibaresini eklediğini, hayatın olağan akışına göre sadece "borç" ibaresinin kullanılmasından orta zekalı-normal-makul bir insanın anlayacağı şeyin bir kişiye ödünç/borç para vb. verildiği olduğunu, şu halde de borcu veren davacı olduğundan dolayı davacının alacaklı, davalının ise borçlu konumunda olduğunu, bu sebeple geri ödenmeyen borcun tahsili için icra takibi başlatılmışsa da davalının bu takibe haksız şekilde itiraz ederek takibin yersiz şekilde durdurulmasına sebebiyet verdiğini, yapılan EFT işlemine ilişkin banka dekontunun dilekçe ekinde sunulduğunu belirterek Kayseri Genel İcra Dairesinin 2021/18865 E....

Davalı tarafça gönderilen havalenin borç verme olmayıp başkaca ileri sürülen hukuki ilişki nedeniyle yapılması gereken ödeme yani kendisine borç ödemesi olduğu ileri sürülmüş olup davalının savunması vasıflı ikrar mahiyetinde olduğundan bu halde havalenin borç olarak gönderildiğine ilişkin ispat yükü de yine davacı taraftadır. Davaya konu havaleye ilişkin 29.08.2017 tarihli 15.593,00 TL bedelli dekontta açıklama kısmında ''elden borç'' ibaresi yazmakta ise de,, banka yoluyla gönderilen havale de "elden" şeklinde bir açıklama yazılmasıyla ayrıca "borç" açıklamasının borç verilmesi olduğuna dair bir hususun şerh edilmemesi nedeniyle, dekonttaki bu açıklama, davacı havalenin borç ödemesi olarak gönderildiğine ilişkin karinenin aksini ispatlar nitelikte bir açıklama olmadığından davacının iddiasını ispatladığının ve ispat yükünün davalıya geçtiğini kabulü doğru değildir....

İcra Dairesinin 2018/12955 esas sayılı dosyasından ödeme emrinin borçluya 03.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, icra müdürlüğü cevabı yazısından da anlaşılacağı üzere borçlu tarafından itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiği, ilamsız icra takibinde her türlü borca itirazın icra müdürlüğüne yapılması gerekirken davacı borçlu tarafından süresi içinde itirazda bulunulmadığı, davacı tarafça borç muhtırasında belirtilen borç miktarına herhangi bir itirazda bulunulmayıp, dosyada borç muhtırası gönderilmesi işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunun belirtildiği, dolayısıyla mahkemece ayrıca bir hesaplama yapılmasına da gerek görülmediği, kesinleşen takip dosyasında borç muhtırası gönderilmesi işleminde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir....

in Düşüncesi: Gerek Danıştay'ın yerleşik içtihatları, gerekse 104 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile aralarında yakın akrabalık veya sıkı iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki meblağların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği kabul edilmiş, bir yılda birden çok kişiye veya birden çok yılda borç para verilmesi ikrazatçılık sayılmış, borç verme işlemlerinde faizin peşin alındığı, alacağın, senet veya ipotek tesisi suretiyle güvenceye bağlanmasının da faiz alındığına delil teşkil edeceği belirtilmiştir. Dosyada mevcut davacının imzasını taşıyan tutanaklarda, borçlulara 1991 yılında 140 milyon lira verip karşılığında bono düzenlendiği, 1992 yılında ... milyon lira verilip bunun alacağın temliki suretiyle tahsil edildiği, ...milyon lira borç verilip karşılığında çek alındığı, ayrıca ... A.Ş.'ne 1991 yılında ... milyon lira borç verildiği açıkça ifade edilmiştir....

    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12. maddesinin 7. fıkrası hükmüne göre, örtülü sermaye üzerinden ödenen faizin, borç alan ve borç veren tarafından kâr payı hükmünde sayıldığı, böylece kanun koyucu tarafından 11. madde ile borç alan nezdinde vergiye tabi tutulan faizin, borç veren nezdinde ikinci kez vergiye tabi tutulmayacağı öngörülmüş olsa da, bu durumun ancak borç alan şirket adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş olması şartına bağlandığı, aksi takdirde örtülü sermaye kullanan şirketler nezdinde herhangi bir vergi tarhiyatı yapılmadan ve bu tarhiyat kesinleşip ödenmeden borç veren şirketçe elde edilen kâr payının kurum kazancından indirilmesinin hazinenin vergi kaybetmesine neden olacağı, ilgili dönemde borç alan örtülü sermaye kullanan ilişkili şirketler tarafından herhangi bir kurum kazancı beyan edilmediğinden, davacı şirket hakkında karşı kurum düzeltmesi yapılması mümkün olmadığından, dava konusu...

      Davacı, davalı tarafa borç olarak gönderdiği paranın tahsili için başlattığı takibe davalı tarafça yapılan itirazın iptalini taleple dava açmıştır. Davacı tarafça mahkememizin --- sayılı dosyasında da davalı aleyhine yine borç olarak verdiğini ileri sürdüğü ---için başlattığı bir başka takip nedeniyle itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır. Davalı taraf ise her iki davaya konu edilen tutarların taraflar arasında --- tarihli gayrımenkul satış vaadi sözleşmesi ve--- taahhütname uyarınca mevcut ticari ilişki nedeniyle ödendiğini, müvekkilinin yapımını ve satışını üstlendiği ------karşılığı taşınmaz satın aldığını, davacının ------ imzaladığını, davacının borç olarak gönderdiğini iddia ettiği bedelin aslen bu sözleşmeler kapsamında ödenmesi gereken bedel olup davacının kötü niyetli olarak dekonta " borç tutarı olarak gönderilen tutar" açıklamasını yazdığını savunmuştur....

        K A R A R Davacı, kendisi için dava dışı ... ’in davalıdan temin ettiği 600 DM borç para karşılığında açık olarak düzenleyip imzaladığı senedin davalı tarafından 25.000 DM olarak doldurulmak suretiyle icraya konulduğunu, oysa aldığı borç miktarının 600 DM olup bunu da ...’ye ödediğini, davalının yüksek faizle borç veren bir kimse olup hakkında açılan ceza davası sonunda tefecilikten ceza aldığını, ileri sürerek davalıya 25.000 DM borçlu olmadığının tespiti ile maaşından kesinti yapılmak suretiyle ödediği bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, izinsiz borç para vermesi nedeniyle ceza almasının senedi geçersiz kılmayacağını, davacının iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir....

          UYAP Entegrasyonu