Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nın 06.01.2012 tarihli kefaletnamesiyle 818 sayılı Borçlar Kanunun uygulanması gerektiği ve rızası aranmayacağı, davalılardan ...'nın 13.11.2017 tarihli kefaletnamesiyle, ...'nın 14.07.2017 tarihli kefaletnamesiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun uygulanması gerektiği, ...'nın rızasının bulunduğu ve geçerli olduğu, ...'...

    Bu durumda; TMK’nın 194. maddesi uyarınca malik olan tarafından diğer eşin açık rızası alınmadan aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması durumunda yapılan bu işlemin “geçerli” kabul edilemeyeceği emredici hüküm gereğidir. Diğer eşin geçerli olmayan işlemin iptali için dava açabileceği kuşkusuzdur. Dosya incelendiğinde; dava konusu meskenin davacı kadın ve davalı T6 tarafından aile konutu olarak kullanıldığı, taşınmaz maliki davalı eşin, taşınmaz üzerinde diğer davalı koopetatif lehine ipotek tesis ettiği işlem sırasında malik olmayan davacı eşin açık rızasının alınmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, aile konutu niteliğini taşıdığı hususunda duraksama bulunmayan taşınmaz üzerinde davacının açık rızası alınmadan, TMK’nın 194/1. maddesine aykırı olarak tesis edilen ipotek işleminin bağlayıcılığı bulunmadığından davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygundur....

    Şti, keşide tarihi 06.11.2018, vade tarihi 22.01.2019, tutarı 5.000,00-TL olan bononun, müvekkil bankanın uhdesinde iken kaybedildiğni ve tüm aramalara rağmen de bulunamadığını, bu suretle müvekkil bankanın rızası hilafına elinden çıktığını ve halen kimin elinde ve nerede olduğu bilinemediğini, söz konusu bononun kötü niyetli kişilerin eline geçmesi durumunda müvekkil Bankanın zarara uğrayacağı açık olduğunu, bu sebeple öncelikle mezkûr bono ile ilgili “ödeme yasağı kararı” verilerek kararın keşideciye tebliğini ve bononun iptalini” talep etme zarureti hâsıl olduğunu, müvekkil bankanın rızası hilafına elinden çıkan davaya konu bononun kötü niyetli kişilerin eline geçmiş olması ihtimaline binaen öncelikle bononun ödenmesinin yasaklanmasına ve yapılacak yargılama neticesinde de iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, Türk Ticaret Kanununun 757 ve izleyen maddeleri hükümlerine istinaden açılan kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptali istemine ilişkindir....

      ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/601 Esas KARAR NO: 2022/445 DAVA: Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) DAVA TARİHİ: 01/10/2021 KARAR TARİHİ: 26/05/2022 Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi....

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2021/419 Esas KARAR NO : 2021/646 DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) DAVA TARİHİ : 15/06/2021 KARAR TARİHİ : 05/10/2021 Mahkememizde görülmekte olan Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Keşidecileri ... ve ..., lehtarı ... A.Ş. olan 14/06/2021 keşide tarihli, 15/06/2021 vade tarihli, 45.000 TL bedelli bononun rızası dışında müvekkilinin elinde iken kaybolduğunu ve bulunamadığını beyanla dava konusu bono üzerinde ödeme yasağı kararı konulmasını ve bonunun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. DELİLLER VE GEREKÇE : Talep, zayii nedeniyle bononun iptali istemine ilişkindir....

          Sağ kalan eşin, bu düzenlemelerde yer alan haklarını kullanması için, varsa diğer mirasçılara karşı dava açması zorunlu değildir. Çünkü, sağ kalan ve varsa diğer mirasçılar, dava açılmadan, yasal düzenlemeye uygun şekilde mirası taksim edebilirler. Rızaya dayalı miras taksimi olmaz ise sağ kalan , haklarını (TMK m.240,652) kullanmak için her zaman diğer mirasçılara karşı da ayrı bir dava açabilir. Açıkça görülüyor ki kanun koyucu, aile konutunun maliki olmayan yararına, aile konutu ile ilgili, aile konutunun maliki olan eşin sağlığında başlayıp(TMK m.194) ve ölümünden sonra da devam eden(TMK m.240,652) adeta bir koruma zinciri oluşturmuştur. Bu sebeple, aile konutunun maliki olan eşin ölümünden sonra da sağ kalan açısından, ortak konutun aile konutu niteliği sürmektedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı sağ ile ölen eşin çocukları tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dava, aile konutu üzerine, diğer eşin açık rızası alınmaksızın tesis edilen ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkin olup, rızası gereken tarafından, konut üzerinde hak sahibi olan eşin ölümünden sonra ipotek alacaklısı aleyhine açılmış, mahkemece “evlilik birliğinin ölümle sona erdiği, ortada Türk Medeni Kanununun 194. maddesi kapsamında korunması gereken bir aile konutu kalmadığı” gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Açıklanan gerekçeye dayanan bir ret kararı, çocukların miras haklarına etkili olmadığından, kararı temyiz etmekte korunmaya değer hukuki bir yararları bulunmamaktadır....

              Ancak senette düzenleme yeri gösterilmemişse, bonoyu düzenleyen şahısın isminin yanında yazılı olan yer, düzenleme yeri olarak kabul edilir.(alternatif mecburi şart) Anılan zorunlu unsurların bulunmaması halinde, senedin bono olarak vasıflandırılamayacağı açıktır. Somut uyuşmazlıkta, ödeme tarihi, düzenleme tarihi ve ödeme yeri belirlenmeyen senedin bono vasfında olmadığı, bu durum karşısında da kambiyo senetlerine ilişkin hükümlerden yararlanarak ziya nedeniyle iptalinin istenemeyeceği kanaati ile açılan davanın reddine karar verilmiştir....

                Bu durumda; Türk Medeni Kanunu'nun 194. maddesi uyarınca malik olan tarafından diğer eşin açık rızası alınmadan aile konutu üzerindeki hakların sınırlandırılması durumunda yapılan bu işlemin “geçerli” kabul edilemeyeceği emredici hüküm gereğidir. Diğer eşin geçerli olmayan işlemin iptali için dava açabileceği kuşkusuzdur....

                  "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, aile konutu olarak özgülendiği iddia olunan taşınmaz üzerinde, davalı banka lehine tesis edilen ipoteğin iptali isteğine ilişkindir. Dava, sadece lehine ipotek tesis edilen bankaya karşı açılmıştır. Konutun, aile konutu olduğu iddia edilerek davacı eşin açık rızası alınmadan tesis edilen ipoteğin kaldırılması istendiğine ve dava rızası gereken tarafından açıldığına göre, kaldırılması talep edilen ipotek akdinin diğer tarafının da davada davalı olarak yer alması zorunludur....

                    UYAP Entegrasyonu