Davacının 11/03/2019 tarihli açıklama dilekçesiyle, ziynet eşyaları ve bedellerini ayrıntısı ile açıkladığı anlaşılmıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemenin 07/03/2019 tarihli ara kararında özetle; Davacının talep ettiği eşyaların nelerden ibaret olduğunu açıklaması ve dava değerini belirtmesi için 1 haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde eşya talebi hakkında işlemden kaldırma kararı verileceğine karar verilmiştir. Mahkemenin 19/04/2019 tarihli ara kararında özetle; Davacının mal rejiminin tasfiyesi talebi dosyadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davacının tefrik edilen mal rejiminin tasfiyesi davasında dava değerini açıklamadığı, buna ilişkin ihtara uymadığı, dosyanın işlemden kaldırılması gerekli görülmeyerek, sürenin dolması sebebiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir....
GEREKÇE : Dava, ölen eşin mirasçısı tarafından sağ kalan eşe karşı açılan mal rejiminin tasfiyesi talebine ilişkindir. Davacı mirasçı, davayı açmakta hukuki yararının olduğunu bildirerek davanın reddi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. TMK madde 225 'te " Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer." demekte olup bu halde eşlerin ölümü halinde de mal rejiminin tasfiyesi talep edilebilcektir. TMK madde 236 te " Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas edilir." denilmektedir. Yasal düzenlemeler gereği bir eşin ölümü halinde sağ kalan eş ölen eşin mirasçılarına karşı bu davayı açabileceği gibi ,ölen eşin mirasçıları da sağ kalan eşe karşı mirasın tasfiyesini ve katılma alacağını talep edebilecektir....
Bir başka anlatımla mal rejimi boşanma davası ile sona eren evlilikte, boşanma davasından verilen hükmün kesinleşmesi koşuluyla geriye etkili olarak, boşanma dava tarihinden geçerli olarak sona erer. Evlilik sona ermeden mal rejiminin tasfiyesi ile ilgili olarak yapılan anlaşmalar hükümsüzdür. Mahkemenin davanın reddine gerekçe yaptığı, davacının tek taraflı olarak düzenlediği 10.08.2011 tarihli ibraname başlıklı belgede, davacı boşanma davasından verilen nafaka ve maddi tazminat alacaklarının tahsili yanında mal rejimine ilişkin tasfiye niteliğinde açıklamada da bulunduğu, aldığı alacaklar karşılığında mal rejiminden kaynaklanan hakları da dahil her türlü alacağından davalıyı ibra ettiğini beyan etmişse de; bu ibraname, mal rejimi yönünden evliliğin devam ettiği süre içinde yapılmış olduğundan hükümsüz olup mal rejiminin tasfiyesi yönünden hukuki sonuç doğurmaz....
ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 18/01/2022 NUMARASI : 2021/371 ESAS, 2022/33 KARAR DAVA KONUSU : ZİYNET EŞYASI ve ÇEYİZ EŞYASI ALACAĞI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK' 353.maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, tarafların 26/10/2016 tarihinde evlendiklerini, tarafların yaklaşık 1 yıl fiilen evli kaldıklarını, müvekkilinin iş için evden çıktını ve tehditler sonucu bir daha eve dönmediğini, bir kısım ziynet eşyasının davalı ve davalının ailesinin yaşadığı müşterek hanede kaldığını, 18 ayar zincir, 1 adet çerçeve Osmanlı 5 adet Reşat Osmanlı ziynet eşyalarının iadesini talep ettiklerini, müvekkilinin çeyiz eşyalarının da davalı ve ailesinin müşterek yaşadıkları evde kaldığını...
Görüldüğü üzere, mal rejiminin tasfiyesi anlaşmalı boşanma kapsamında değildir. Başka bir anlatımla boşanmanın mali sonuçları hususunda taraflarca kabul edilecek düzenleme, mal rejiminin tasfiyesine yönelik istemleri içermez. Ne var ki, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin isteklerin boşanma davasına ait anlaşma protokolü kapsamına alınmasını engelleyen bir hüküm de bulunmamaktadır. Diğer yandan bir davada yapılan mahkeme içi ikrar, başka bir davada da geçerli olup, kesin delil teşkil eder (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı,İstanbul 2001, C:2, s:2045 ve HUMK'nın 236/1. m.)....
Mahkemece, karşılıksız kazandırma veya devrin yapıldığının anlaşılması durumunda, söz konusu mal mevcut kabul edilerek yapılan hesaplamada davacı tarafın katılma alacak hakkının olup olmadığı, varsa miktarı saptanarak davalı eşten tahsili yönünde hüküm kurulmalıdır. Tasfiyede devredilen malvarlığının devir tarihindeki değeri esas alınır (TMK'nun 235/2. m). Somut olaya gelince; eşler, 17.06.2007 tarihinde evlenmiş, 21.11.2011 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m)....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile ) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mal Rejiminin Tasfiyesi - Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm boşanma davasından ayrı açılan mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı ile evlilik sırasında bozdurulan ziynet ve ev eşyalarının iadesine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.04.2013 (Pzt.) ....
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT: Tarafların birbirinden maddi-manevi talebi bulunmamaktadır" maddelerinin yer aldığını, bu hükümlerin ilamla birlikte kesinleşmiş yargı kararına dönüştüğünü, tarafların protokol hükümleri haricinde hiçbir borç ve alacak ilişkisi kalmadığını, evlilik birliği içinde oluşan tüm kazanımların taksiminin hukuken bittiğini, mehir senedinde belirlenen mehirin '200 gram 22 ayar bilezik' de ziynet eşyası olup mehirin ancak boşanma ile talep edilebileceği davalı tarafça da bilinmesine rağmen anlaşmalı boşanma protokolünde davacı müvekkilden ziynet eşyası talep etmediğini açıkça belirttiğini ve hakim huzurunda da tüm protokolü kabul ettiğini, buna rağmen mehir senedine konu ziynet eşyasının takibe konulmasının hukuka aykırı olduğunu, boşanma sürecinde ve halen müvekkilinin ekonomik zorluklar yaşadığını, bir süre işsiz kaldığını, Samsun'a da iş sebebiyle geldiğini, halen maaşında haciz bulunduğunu, düzenli olarak nafaka da ödediğini, yapılacak basit bir araştırma ile malvarlığının...
Görüldüğü üzere, gerek protokol içeriği gerekse hükme geçirilen mali hususlara ilişkin hüküm fıkrası ile tarafların karşılıklı anlaşmalarını bildirdikleri imzalarını taşıyan kararın verildiği duruşmadaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde; tarafların karşılıklı olarak eşya ve ziynet taleplerinin bulunmadığının kabul edildiği, bunun dışındaki anlaşmanın boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki konulara ilişkin olduğu, mal rejiminin tasfiyesi konusunda bir anlaşma yapılmadığı anlaşılmaktadır. TMK. 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanma kararı için; eşlerin boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki hususlarda anlaşmış olmaları gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın eki niteliğinde olmadığından, anlaşma gerekli değildir. Ancak anlaşma olduğu takdirde boşanmayla birlikte hüküm altına alınmasına da yasal bir engel yoktur. Bu bakımdan mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir anlaşma yapılmadığı anlaşıldığından, davacı tarafından eldeki davanın açılmasına engel bir durum bulunmamaktadır....
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile karar düzeltme dilekçesinin incelenmesi sonunda; Hemen burada, “mal rejiminin sona erme anı' üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur....