Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 18/01/2022 NUMARASI : 2021/371 ESAS, 2022/33 KARAR DAVA KONUSU : ZİYNET EŞYASI ve ÇEYİZ EŞYASI ALACAĞI KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK' 353.maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, tarafların 26/10/2016 tarihinde evlendiklerini, tarafların yaklaşık 1 yıl fiilen evli kaldıklarını, müvekkilinin iş için evden çıktını ve tehditler sonucu bir daha eve dönmediğini, bir kısım ziynet eşyasının davalı ve davalının ailesinin yaşadığı müşterek hanede kaldığını, 18 ayar zincir, 1 adet çerçeve Osmanlı 5 adet Reşat Osmanlı ziynet eşyalarının iadesini talep ettiklerini, müvekkilinin çeyiz eşyalarının da davalı ve ailesinin müşterek yaşadıkları evde kaldığını...

"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile ) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mal Rejiminin Tasfiyesi - Alacak Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm boşanma davasından ayrı açılan mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı ile evlilik sırasında bozdurulan ziynet ve ev eşyalarının iadesine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.04.2013 (Pzt.) ....

    Görüldüğü üzere, gerek protokol içeriği gerekse hükme geçirilen mali hususlara ilişkin hüküm fıkrası ile tarafların karşılıklı anlaşmalarını bildirdikleri imzalarını taşıyan kararın verildiği duruşmadaki beyanları birlikte değerlendirildiğinde; tarafların karşılıklı olarak eşya ve ziynet taleplerinin bulunmadığının kabul edildiği, bunun dışındaki anlaşmanın boşanmanın fer'i (eki) niteliğindeki konulara ilişkin olduğu, mal rejiminin tasfiyesi konusunda bir anlaşma yapılmadığı anlaşılmaktadır. TMK. 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanma kararı için; eşlerin boşanma ve boşanmanın eki niteliğindeki hususlarda anlaşmış olmaları gerekir. Mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın eki niteliğinde olmadığından, anlaşma gerekli değildir. Ancak anlaşma olduğu takdirde boşanmayla birlikte hüküm altına alınmasına da yasal bir engel yoktur. Bu bakımdan mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir anlaşma yapılmadığı anlaşıldığından, davacı tarafından eldeki davanın açılmasına engel bir durum bulunmamaktadır....

      Dosyadaki bilgi ve belgeler ile karar düzeltme dilekçesinin incelenmesi sonunda; Hemen burada, “mal rejiminin sona erme anı' üzerinde durulmasında fayda bulunmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle alacak davalarının görülebilirlik ön koşuludur....

        MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT: Tarafların birbirinden maddi-manevi talebi bulunmamaktadır" maddelerinin yer aldığını, bu hükümlerin ilamla birlikte kesinleşmiş yargı kararına dönüştüğünü, tarafların protokol hükümleri haricinde hiçbir borç ve alacak ilişkisi kalmadığını, evlilik birliği içinde oluşan tüm kazanımların taksiminin hukuken bittiğini, mehir senedinde belirlenen mehirin '200 gram 22 ayar bilezik' de ziynet eşyası olup mehirin ancak boşanma ile talep edilebileceği davalı tarafça da bilinmesine rağmen anlaşmalı boşanma protokolünde davacı müvekkilden ziynet eşyası talep etmediğini açıkça belirttiğini ve hakim huzurunda da tüm protokolü kabul ettiğini, buna rağmen mehir senedine konu ziynet eşyasının takibe konulmasının hukuka aykırı olduğunu, boşanma sürecinde ve halen müvekkilinin ekonomik zorluklar yaşadığını, bir süre işsiz kaldığını, Samsun'a da iş sebebiyle geldiğini, halen maaşında haciz bulunduğunu, düzenli olarak nafaka da ödediğini, yapılacak basit bir araştırma ile malvarlığının...

        İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, yetkiyi düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 214/2. maddesi hükmüne göre, eşler veya mirasçılar arasındaki mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme yetkilidir. Buna göre, mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre değil, özel düzenlemenin yer aldığı Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenmelidir. Somut olayda; eşler Kayseri 5. Aile Mahkemesi'nin 11.02.2014 tarih ve 2012/663 esas-2014/108 karar sayılı ilamı ile boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma ile sona ermiştir. Az yukarıda belirtildiği gibi Kayseri 5....

          Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından feragatin davalı tarafın tehdit ve korkutması ile yapıldığı ve bu nedenle geçersizliği ileri sürülerek temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225. maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, Mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler aralarındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....

            MAL REJİMİNİN TASFİYESİ KATILMA ALACAĞI 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 229 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 230 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 231 ] 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 236 ] "İçtihat Metni" A... G...... ile V... G...... aralarındaki katılma alacağı ve değer artış payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Hatay Aile Mahkemesinden verilen 11.12.2207 gün ve 106/997 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.10.2009 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı V... G...... ve karşı taraftan davacı A... G...... bizzat geldiler....

              İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; mal rejiminin tasfiyesi yönünden bir hüküm kurulmadığını, tefrik kararı da verilmediğini, ziynet alacağının reddinin hatalı olduğunu belirterek kararın ziynet alacağı ve mal rejimi yönlerinden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1- 2. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma; karşı dava ise, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1- 2. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma ve fer'ileri, ziynet alacağı ve mal rejiminin tasfiyesi istemine ilişkindir. HMK'nın 355. maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

              Eşyalar davalı eşte kalacak bundan başka tarafların karşılıklı birbirinden eşyalar konusunda bir talepleri yoktur" şeklinde düzenlendiği, duruşmadaki imzalı beyanlarında "Davacının 30.000 TL ödemesini kabul ettiğini, evlilik birliği içinde edindikleri ev eşyalarını paylaştıklarını, ziynet, çeyiz ve kişisel eşyalarını aldıklarını" belirtikleri, boşanma hükmünde de "Tarafların anlaşmaları uyarınca ev eşyaları ile çeyiz, ziynet ve kişisel eşyalarını paylaşmış olduklarını belirttiklerinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına," karar verildiği anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesi boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Protokoldeki düzenleme, boşanma davasındaki taraf beyanlarından mal rejimine ilişkin açıkça bir anlaşma olduğu sonucu çıkarılamaz. O halde, mahkemece iddia ve savunma kapsamında deliller toplanıp, deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu