WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak, olmadığı takdirde TMK'nun 226.maddesi uyarınca tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 225.maddesine göre; mal rejimi, eşlerden birinin ölümüyle, başka bir mal rejiminin kabulüyle, mahkemece boşanmaya, evliliğin iptaline veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesiyle sona erer. Yargıtay'ın ve Dairemizin sapmaksızın devam eden uygulamalarına göre, mal rejiminin tasfiyesi ile alacak hakkında bir karar verilmesi için eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi gerekir. Başka bir anlatımla, şahsi hak niteliğindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak hakkının dava konusu yapılabilmesi için muaccel (istenebilir) hale gelmesi gerekir, bu da mal rejiminin sona ermesi ile gerçekleşir. Mal rejiminin sona ermesi, mal rejiminin tasfiyesiyle katkı payı, değer artış payı ve artık değere katılma alacağı davalarının görülebilirlik ön koşuludur....

    Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hâkime aittir. İddianın ileri sürülüş şekline ve tasfiye konu malların edinme tarihine göre dava, artık değere katılma alacağına ilişkindir. Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince tarafların anlaşmalı boşanma davasının duruşmasındaki beyanlarına göre, mal rejimini tasfiye ettiklerinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre karar hatalı olmuştur. Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasındaki imzalı beyanlarında ‘...katkı payı alacağı talebim yoktur...’ şeklinde olup ayrı bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmemiş, gerekçe ve hükümde de katkı payı alacağına yönelik hüküm bulunmaktadır....

      Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda; tarafların 03.02.2012 tarihinde evlendiği,, 10.11.2017 tarihinde açılan boşanma davasında, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca ve 04.01.2018 tarihinde kesinleşen karar gereği boşandıkları, taraflar arasındaki mal rejiminin, boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona erdiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uyarınca anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için, eşlerin boşanma ve boşanmanın fer'îsi niteliğindeki hususlarda anlaşmış olmaları gerektiği, mal rejiminin tasfiyesinin ise boşanmanın fer'îsi niteliğinde olmadığı ve bu konuda tarafların anlaşmalarının gerekli olmadığı, ancak anlaşma olduğu takdirde boşanmayla birlikte hüküm altına alınmasına da yasal bir engel bulunmadığı, tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; davalı erkek tarafından Çerkezköy 1....

        Mahkemece, dava konusu 1 numaralı meskenin 120 ay vadeli 75.000 TL miktarında banka kredisi kullanılarak alındığı, bu kredinin 13 taksitinin (13/120) boşanma dava tarihinden önceye yani evlilik birliği içine isabet ettiği, bakiye 107 taksitin ise (107/120) boşanma dava tarihinden sonraya isabet etmesi sebebiyle davalı lehine denkleştirmede kişisel mal olarak dikkate alınması gereken miktar olacağı gözetilerek, dava konusu meskenin bozma sonrası belirlenecek yeni karar tarihine en yakın piyasa rayiç değerinin 13/120'sinin katılma alacağının tespitine esas artık değer olarak dikkate alması, artık değerin yarısı oranında davacının katılma alacağı hakkı olduğundan davacı lehine katılma alacağına hükmetmesi, bu hesaplama ve değerlendirmeler yapılırken gerekirse konusunda uzman bilirkişilerden gerek değerler gerekse kişisel mal sebebiyle denkleştirmeye esas alınacak miktar ve katılma alacağı payı ile ilgili gerekçeli ve hüküm kurmaya elverişli rapor alması gerekir....

          Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu aracın boşanma davası açılmadan çok uzun bir süre önce müvekkilinin mülkiyetinde kısa bir süre durmuş bir araç olduğunu, söz konusu aracın işleteni veya çalıştıranı olmadığını, boşanma davasından yıllar önce aracın mülkiyetinin 11 günlüğüne müvekkili üzerinde olmasının söz konusu aracı edinilmiş mallar kapsamında bulundurmadığını, aynı şekilde taşınmazın maliki Mehmet Kel olup edinilmiş mal kapsamına konulabilecek nitelikte olmadığını, evlilik birliği içinde boşanma süreci oluşmadan önce tarafların rızası ile elden çıkarılan zaten edinilmiş olmayan hiçbir malın edinilmiş mal kapsamında değerlendirilemeyeceğini, mahkemenin olayın esasını değerlendirmeden, taşınır ve taşınmazın ne kadar süre hangi nitelikte müvekkilinin üzerinde kayıtlı, boşanma sürecinden ne kadar süre önce iktisap edildiği, hangi sürede devir ve satışının gerçekleştiği, söz konusu durumun fiili niteliği gözetilmeden haksız ve hukuka aykırı karar verildiğini bildirerek...

          Mahkemenize sunduğumuz boşanma dilekçesinde belirtmiş olduğumuz üzere eşimle maddi ve manevi mal paylaşımı yaparak anlaşmaya vardık. Mahkemenizce kısa sürede talebimiz yönünde karar vermenizi…” şeklinde ibarelere yer verilmiştir. Boşanma davası dava dilekçesinde sadece protokol sunulduğu belirtilmiş, başkaca açıklayıcı bilgi ve beyana rastlanmamıştır. Ancak ‘kısa sürede boşanma yönünde karar verme’ talebi de vurgulanmıştır. 24.07.2013 günlü ‘ön inceleme ve tahkikat duruşma tutanağında ise, ilk sayfada tarafların dava dilekçesi ve protokol metnini tekrarladıklarına dair beyanları imzaları ile tasdik ettirilmiş, ikinci sayfasında “5-Evdeki eşyaları paylaştık, ziynet eşyası ve çeyiz eşyaları vb mal anlaşmazlığımız ve talebimiz yoktur, ortak taşınır ve taşınmaz malvarlığımız da bulunmamaktadır…protokol ile huzurdaki beyanlar arasında çelişki doğar ise huzurdaki beyanların esas alınmasını talep ediyoruz…” sözcüklerinin duruşma tutanağına yazılarak imzalarının alındığı görülmüştür....

            Dava konusu tüketici kredisi 2007 yılında 6400 TL olarak çekilmiş 26.11.2007 ila 27.04.2009 tarihleri arasında ödeme yapılarak toplam 7689,05 TL davacı tarafından ödenerek kapatılmış ve yine davacıya ait kredi kartlarından 2001 yılından boşanma dava tarihine kadar değişik tutarlarda harcamalar yapıldığı bir kısmının ödendiği ilgili bankalara ait hesap ekstre ve yazılarından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir....

              Uyuşmazlık, boşanma dosyasına sunulan ve boşanma kararının eki haline (mahkemece onaylanmakla) gelen protokolden kaynaklanmakta olup, mülkiyet hakkına ilişkindir. Bu durum karşısında, olayın gelişimi ve özelliği gözetildiğinde mülkiyet konusunda karar vermeyi engelleyen bir kanun hükmü de bulunmamaktadır. Temyize konu eldeki dosyada olmayıp, bir başka dava dosyasında (boşanma dava dosyasında) dahi olsa, davalının ikrarı mahkeme içi ikrar sayılıp kesin delil teşkil eder ve kendisi için bağlayıcı niteliktedir (Yargıtay HGK.nun 2010/2-96 E. 2010/106 K.) ((Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı baskı, ... 2001, C:2, s:2045). Eldeki davada davalı, iradeyi sakatlayan sebeplerle söz konusu protokolün iptalini de ileri sürüp kanıtlamadığından mahkemece, protokol doğrultusunda davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlışa düşülerek reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir....

                Dosyanın incelenmesinde, uyuşmazlığın mal rejimi tasfiyesi ve katılma alacağına ilişkin olup, dava konusunun taşınmaz ve araçlar olduğu, TMK'nin 214 ve devamı maddelerinde mal rejimi tasfiyesi davalarında, mal rejimi boşanma ile sona ermişse yetkili mahkemenin boşanma davasındaki yetkili mahkeme olduğu belirtilmiştir. Uyuşmazlığın gayrimenkul aynından değil, mal rejimi tasfiyesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Buna göre uyuşmazlığın Mudanya 1 Asliye Hukuk Mahkemesine görülmesi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince Mudanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 28.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....

                  Taraflar 06.09.2003 tarihinde evlenmişler 27.03.2008 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin kararın 13.12.2010 tarihinde kesinleşmesi ile boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında eşler başka bir mal rejimini seçtiklerini iddia etmediğinden evlilik tarihinden boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Tarafların evlenme tarihi, dava dilekçesi ve dava konusu ... plaka sayılı aracın 27.11.2007 olan edinme tarihine göre, davacının isteği 4721 sayılı TMK'nun 202 ve devamı maddeleri gereğince kabul edilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan ve TMK'nun 219, 229, 230, 231, 232, 235 ve 236. maddeleri gereğince açılan katılma alacağına ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu