Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava, erkek tarafından açılan, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrasında düzenlenen eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkin olup uyuşmazlık boşanma hükmü henüz kesinleşmediğinden taraflarca açılan başka bir boşanma davası ile bu dava arasında bağlantı olup olmadığı ve birleştirilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 2. İlgili Hukuk 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin son fıkrası. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 3. Değerlendirme 1.İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma hükmene yönelik olarak davalı kadın vekili tarafından istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulduğundan tarafların boşanmalarına dair verilen karar kesinleşmemiştir....

    Katılan vekilinin temyiz istemi, tanık beyanları ile sanığın suçu işlediğinin sübut bulduğu, mahkeme tarafından boşanma davası gerekçe gösterilerek taraflar arasında husumet nedeni ile beraat kararı verilemeyeceğine ilişkindir. III. OLAY VE OLGULAR Sanığın kızı ile katılan arasında boşanma davası olduğu, sanığın katılana yönelik "Sinkaf ol git." diyerek hakaret ettiği iddiası ile açılan davada, boşanma davası nedeniyle taraflar arasında husumet bulunduğu, katılanın annesi ve kızı olan tanıkların da olayda tarafsızlıklarından sözedilemeyeceği gerekçesi ile soyut iddia dışında kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı delil olmadığından beraat kararı verilmiştir. IV. GEREKÇE A....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;tarafların 25.12.1971 yılında evlendikleri, bu evlilikten müşterek çocuklarının reşit olduğu, davacının davalı aleyhine Mahkemenin 2014/548 Esas, 2015/173 Karar sayılı ilamı ile boşanma davası açtığı, davanın reddine karar verildiği, davanın 29.04.2015 tarihinde kesinleştiği, tarafların 13 yıldır ayrı yaşadıkları, reddedilen boşanma davasından sonra bir araya gelmedikleri, Kanun'un aradığı koşullarının gerçekleştiği, taraflar arasında daha önce görülen boşanma davasının, davalı kadına atfı kabil bir kusurun varlığının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilip kesinleştiği, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri, fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının kanıtlanamadığı, boşanmaya neden olan olaylarda bu davaya dayanak teşkil eden ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan, birlikte yaşamaktan kaçınan ve halen Nihal isimli kadınla...

        CEVAP Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; kadının ilk açtığı boşanma davasıyla aynı sebeplere dayanarak boşanma davası açamayacağını ve erkeğin çocuklar için kadını aradığında hakaret ve tehditlere maruz kalması nedeniyle çocukları görmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. III....

          Maddede boşanma amacına-saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin-samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma-irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır....

            Maddede boşanma amacına-saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken; eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin-samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma-irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır....

              Uyuşmazlığa konu zina hukuki nedenine dayalı dava dosyası ve anlaşmalı boşanma dava dosyası ve bu dosya içeriğinde yer alan protokol içerikleri birlikte değerlendirildiğinde; davacı erkek eşin, davalı kadın eş ile anlaşmalı boşanma konusunda oluşan mutabakat gereğince, davalı kadın eşin anlaşmalı boşanma hükümlerine göre boşanma sonucu elde edilmesini zina hukuki sebebine dayalı olarak erkek eş tarafından açılan davanın ortadan kaldırılması koşuluna bağlamış olması ve bu hususu protokol kapsamına aldırmış bulunması karşısında, erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasından feragat ettiği bu haliyle esasen hem gerçek anlamda "hakkın özünden vazgeçme" niteliğinde feragat iradesinin mevcut olmadığı hem de açıklanan iradenin kayıtsız şartsız nitelikte bulunmadığı ve açıkça davayı sona erdiren irade beyanı niteliği taşımayan beyanının hukuki sonuç doğurmayacağı kanaatine varılmıştır. 6.Hal böyle olunca kadının, erkeğin zina hukuki sebebine dayalı davasından feragat etmesini sağlamaya...

                V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. B....

                  TEMYİZ SEBEPLERİ O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteğinin, sanık hakkında mâhkumiyet kararı verilmesi ve sanığın boşanma dava dosyası incelenmeden karar verilmesinin usul ve Kanun'a aykırı olmasına, katılanın temyiz isteğinin ise kararın Kanun'a aykırı olduğu ile resen tespit edilecek sebeplerle usul ve Kanun'a aykırı verilen hükmün bozulmasına ilişkindir. III. OLAY VE OLGULAR Evli olan sanık ile tanık ... arasındaki boşanma davasında katılanın, tanığın vekili olduğu, olay günü sanığın, dört kişinin bulunduğu tanığın evine giderek katılanın gıyabında "...avukatınızı satın aldım, siz hiçbir şey yapamazsınız, elinizi kolunuzu bağladın." biçimindeki sözü ile hakaret suçunu işlediği iddiasıyla açılan davada Mahkeme sözün muhatabının, tanıklar olduğunu kabul ederek hakaret suçundan beraat kararı verip, tanıklara yönelik sair tehdit suçundan suç duyurusunda bulunmuştur. IV....

                    Anılan kanunda ise boşanılan eş ile birlikte yaşama olgusu bir kesilme nedeni olarak düzenlenmemiştir. 5510 sayılı kanunun 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen boşanma olgusuna uygulanması olanağı, önceye etki yasağı nedeni ile olanaklı değildir. Çoğunluğun önceye etki yasağı ilkesine aykırı olarak, lafzi yorum ve sigortalı aleyhine yorumu benimseyerek, sonradan gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak salt birlikte yaşama ve boşanan eşin desteğini alma koşulunu yeterli kabul etmesi, Kanunun ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçelerine aykırıdır. Davacının burada boşanma hakkını kötüye kullandığından söz edilemez. Açıklanan bu gerekçelerle mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması gerekirken, onanması görüşüne katılınmamıştır....

                      UYAP Entegrasyonu