Aile Mahkemesinin 2017/665 Esas sayılı dosyasıyla açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davasının 04/07/2017 tarihinde feragat nedeniyle reddedilerek kararın 12.12.2017 tarihinde kesinleştiğini,davacı-davalının ortada geçerli bir sebep yokken ortak haneyi terk ettiğini, sonrasında açtığı ilk boşanma davasından feragat ettiğini, davacı-davalının dilekçesinde 13 Mayıs 2017 tarihinden sonra tarafların bir araya gelmediğini beyan ettiğini, feragat edilen davada da aynı vakıalar ileri sürüldüğünden davacı-karşı davalının açmış olduğu asıl davanın kesin hüküm sebebiyle reddi gerektiğini, davacı kadın eş tam kusurlu olduğundan açtığı davanın ve taleplerin reddi ile davalı-davacı erkek eşin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini, davacı-davalı yararına yasal koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiğini belirterek, kararı; kusur tespiti, asıl davanın kabulü, nafaka ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf...
Durum böyleyken; mahkemece boşanma davasının reddi yerine kabul edilip boşanma kararı verilmesi doğru değilse de; boşanma hükmü temyiz edilmediğinden; bozma nedeni yapılmamış yanlışlığı eleştirmekle yetinilmiştir. 2-Davalı-davacı kocanın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12.12.2011 (Pzt.)...
Davalı, çekişme konusu taşınmazı birikimleri ve ailesinin desteği ile satın aldığını, müteahhitle yaşadığı sorunlar nedeni ile taşınmazı eski eşi davacı üzerine kaydettirdiğini, davacının 2007 yılında evi terk ederek boşanma davası açtığını, keşide edilen ihtarnameden haberi olmadığını, kendisine tebligat yapılmadığını, taşınmaza ilişkin tadilatlar yaptığını, belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Boşanma sebepleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 161 ve 166. maddeleri arasında özel ve genel boşanma sebepleri olarak düzenlenmiştir. Genel boşanma sebebi TMK’nın 166. maddesi ile düzenleme altına alınan evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumudur. Özel boşanma sebepleri ise kendi içinde mutlak özel boşanma sebepleri (zina-TMK m. 161, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış-TMK m. 162, suç işleme-TMK m. 163 ve son olarak terk-TMK m. 164) ve nispi özel boşanma sebepleri (haysiyetsiz hayat sürme-TMK m. 163 ve akıl hastalığı TMK m.163) şeklinde ayrıma tabidir. Bu ayrımların asıl önemi; hâkimin, somut olayda evliliğin çekilmez hâle gelip gelmediğini incelemesinin gerekip gerekmediği noktasında kendini gösterir. Kanun koyucu özel mutlak boşanma sebepleri konusunda belirli bir olayın gerçekleşmesi şartını aramıştır....
Bu dava 13.8.2009 tarihinde açılmış, davalı yargılama sırasında 2.9.2009 tarihinde müşterek konuta dönmesi için davacıya mahkeme vasıtasıyla eve dönüş çağrısını tebliğ ettirerek, çağrıya yanıt vermeyen davacı aleyhine 14.12.2009 tarihinde terk nedeniyle boşanma davası açmış, dava 11.3.2010 tarihinde kabul edilmiştir. O halde, davalı ile müşterek konutu terk ederek ...’ giden, açtığı boşanma davası geçimsizlik ispat edilemediği için reddedilen, dönüş çağrısına uymayan davacının, boşanma davasında dahi dinletmediği, tek tanık olan annesinin soyut beyanı ile ayrı yaşamakta haklı olduğu kabul edilerek, davanın yazılı gerekçe ile kısmen kabulü ile terk ihtarı ve boşanma kararı nazara alınmadan süresiz tedbir nafakası taktirine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir....
Aile Mahkemesinin 13.11.2013 tarihli ve 2013/1253 E., 2013/1460 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; bozma kararında belirtildiği gibi, evlilik birliği devam ederken kocanın gerçekleştirdiği kusurlu davranışların geçimsizlik nedeni olduğu ancak kadının terk ihtarı kendisine tebliğ edildikten sonra boşanma davasını açtığı, erkeğin eve dön ihtarını tebliğ alan kadının geçimsizliğe dayalı olarak boşanma davası açma imkânın bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme Kararının Temyizi: 9. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. II. UYUŞMAZLIK 10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşten kaynaklanan kusurlu davranışlara karşılık kadın eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 11....
Dolayısıyla uzun süreli fiilî ayrılıkları evlilik birliğinin sarsılması nedeni (TMK m. 166/1) saymak, terk hukuki sebebine dayalı boşanma (TMK m. 164) davalarını etkilemez ve bu çözüm yolu terk hukukî sebebine dayalı boşanma davalarının seçeneği (alternatifi) gibi yorumlanamaz. Öte yandan, TMK'nın 166/son maddesinde belirlenen üç yıllık fiilî ayrılık süre koşulu da göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle burada evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü için, en az üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkları, çok uzun süreli fiilî ayrılık olarak kabul etmek gerekir. Somut olayda, davacı erkeğin evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m. 166/1) boşanma davası açtığı, davalının cevap dilekçesi vermediği duruşmalara katılmadığı, ilk derece mahkemesince tarafların boşanmalarına karar verildiği, davalı tarafça kararın istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Fıkranın son cümlesine göre, eşini terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş de, terk etmiş sayılmaktadır. Buna göre, terk sebebine dayanan boşanma davasının kabul edilebilmesi için terk eden eşin evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi ve usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemiş olması zorunludur. Terk eden eş dönmemekte haklı ise terk sebebiyle boşanma kararı verilemez. Bu durumda öncelikle terk eden eşin kim olduğunun tespiti gerekmektedir....
Fıkranın son cümlesine göre, eşini terke zorlayan veya ortak konuta dönmesini engelleyen eş de, terk etmiş sayılmaktadır. Buna göre, terk sebebine dayanan boşanma davasının kabul edilebilmesi için terk eden eşin evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi ve usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmemiş olması zorunludur. Terk eden eş dönmemekte haklı ise terk sebebiyle boşanma kararı verilemez. Bu durumda öncelikle terk eden eşin kim olduğunun tespiti gerekmektedir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafaka ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Terk nedenine dayalı boşanma davası bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....