Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Türk Medeni Kanunu'nun 176/3. maddesinde; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkacağı, alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılacağı hükme bağlanmıştır. Anılan maddede yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamıştır ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir. Aynı yasanın 176/4. maddesinde ise; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir....

    "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, Tehdit Hüküm : 1-Tehdit suçundan (2 kez); TCK’nın 106/2-d, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet, 2-Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan; TCK’nın 314/3, 220/6-7, 314/2, 220/6, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet Dosya incelenerek gereği düşünüldü: I-Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde; Gerekçeli karar başlığında suç adının “Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” yerine “Silahlı terör örgütüne üye olmak” olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiştir....

      ın bıçakla, diğer sanıkların ise silahtan sayılan bir cisim kullanmayıp, elleri ile vurmak suretiyle mağduru yaraladıkları kabul edilerek, suçta kullanılan silahtan İrfan dışındaki sanıklar sorumlu tutulmamış ise de; sanıkların aynı suç işleme kararının icrası kapsamında iştirak halinde eylemlerini gerçekleştirmeleri nedeniyle, TCK'nin 37/1. maddesi delaletiyle 86/1, 86/3-e, 87/3. maddeleri gereğince cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle sanıklar ..., ...ve ... hakkında eksik ceza tayini, 2) Adli tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) ila ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve TCK'nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla 1/2 oranında artırılması öngörülmüş olması karşısında, mağdurun adli raporunda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin orta (2) derece olduğunun belirtilmesine rağmen, TCK'nin 3. maddesine göre orantılılık...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇLAR : Görevliye hakaret, tehdit HÜKÜM : Hükümlülük Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1-Sanıkların, köy merasına tecavüzleri nedeniyle, tespit için olay mahaline gelen Köy muhtarı olan katılana, saldırarak "senin buna gücün yetmez ,sana sorarım,şerefsiz,haysiyetsiz,seni burada gezdirmem,çek git.. " demek suretiyle hakaret ve tehdit ettiklerinin iddia edinilmesi karşısında, olayın başlangıcı ve gelişmesi itibariyle görgüye sahip oldukları anlaşılan tanık anlatımlarının birbiriyle olan ve ayrıca tanıklar ...,...,... ve ...'...

          durumlarını kabul ettikleri ve 10 yıl birlikte yaşadıkları, davalının davacı anneye karşı hınç ve öfke duyguları ile hareket ettiği davalının, çocuğun annesi ile görüşmesini engelleyerek velayetten kaynaklı görev ve sorumluluğu ağır şekilde savsakladığı, babada kalan çocuğun mevcut durumda annesine ve annesinin ailesine karşı yönlendirildiği, müşterek çocuğun anne, ilgi, bakım, şefkat ve yönlendirmesine muhtaç olduğu, davalının annenin gayri ahlaki hayat sürdüğüne dair iddialarını ispatlayamaması, kaldı ki tarafların, dolayısıyla birbirlerine karşı sadakat yükümlülüklerinin bulunmadığı, davacı kadının başka kişiler ile görüşüp evlenmesinin haysiyetsiz yaşam sürdüğüne emare, annelik görevini yapmaya engel olamayacağı ve müşterek çocuğun kendi ile ilgili kararları alabilecek gelişimsel olgunlukta olmadığı gözetilerek çocuğun üstün yararı gereği velayetin davacı anneye verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, yerel mahkemece tüm delillerin değerlendirildiği...

          e giderek yeni bir ortamda daha rahat ve kolay hareket edeceği, aranmadığı ve tanınmadığı düşüncesiyle yenilenen suç kastıyla eylemini gerçekleştirdiği, bu nedenle her iki olay arasındaki zaman ve mekan farkı da gözetildiğinde temadinin kesildiği ve fiili nedenle kesilen temadiden sonra sanığın gerçekleştirdiği eyleminin yeni bir suç işleme kararının icrası kapsamında ortaya çıktığı, bu itibarla, sanığın ... ve ...'de farklı tarihlerde gerçekleştirdiği eylemlerinin birbirinden bağımsız, ayrı suçları oluşturduğu ve sanık hakkında açılmış bulunan mükerrer dava bulunmadığı anlaşılmakla, kararda değişiklik yapılmasını gerektiren bir husus bulunmadığından, 6352 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 308. madde 3. fıkrası gereğince dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, ilamdaki diğer hususların aynen korunmasına, 21.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Bu durumlarda eylemlerin gerçekleştirildiği yer ve araya giren zaman aralığı, yeni bir suç işleme kastı, fiili kesintinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti açısından önem arz etmektedir. Somut olaya bakıldığında ise; sanığın 22.08.2011 günü ... ili ... ilçesinde gerçekleştirdiği eyleminden sonra 09.09.2011 tarihinde ... ili ... ilçesinde sahte parayı tedavüle sürme suçunu işlediği ve hakkında ... Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 26.09.2011 tarihli iddianamesiyle ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2011/328 esas sayılı dosyasında dava açıldığı, sanığın ... ilçesinde eylemini gerçekleştirdikten sonra yakalanıp, araç ve üst araması yapılarak ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığı, sonra ...'...

              Davacı karşı davalı kadın vekili, kusur, tazminat ve nafaka takdiri ve miktarı ile boşanma davalarının kabulüne karar verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dosya dairemizde iken kadın vekilinin boşanma kararının kesinleştirilmesi talepli dilekçe ibraz ettiği, ilk derece mahkemesince "Boşanma, yönünden istinafa başvuru yapılmadığından boşanma yönünden 15/09/2021 tarihinde kesinleşme yapıldığı, çıkartılan güncel nüfus kaydından davacı-davalının 17/06/2022 yılında Ahmet Kanar ile evlendiği anlaşılmıştır. Toplanan delillerden, karar gerekçesinde kadına yüklenen kusurlu eylemlerin sabit olduğu anlaşılmakla, kadının kusur belirlemesine ve erkeğin davasının kabulüne, kendi davasının reddine yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....

              in, katılana yönelik fiili bir suç işleme kararının icrası kapsamında fikir ve eylem birliği içerisinde diğer sanık ... ile birlikte iştirak halinde gerçekleştirmesi nedeniyle 5237 sayılı TCK'nin 37/1. maddesi uyarınca sanık ...'...

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı; davalıya boşanma ilamı ile 250,00 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, davalının çalışmaya başladığını ve yoksulluğunun ortadan kalktığını ileri sürerek, boşanma kararı ile birlikte hükmedilen 250,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını veya indirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı; çalışmaya başlamış olmasının nafakanın kaldırılmasını gerektirmediğini ve yoksulluğunun devam ettiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini telep etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu