verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkem........, boşanma davası sırasında yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırılmasına göre davalı kadının kendisine ait evde oturduğu, aylık 780 TL maaş aldığı, ...... model ............ aracının bulunduğu, boşanma ilamından sonra sonra doğum borçlanması yatırılmak suretiyle emekliye ayrıldığı, davacının ise mühendis olduğu, aylık ....000 TL maaş aldığı, kira ödemediği ve yeniden evlendiği anlaşılmıştır . Türk Medeni Kanunun 176/....maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır....
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir....
Aile Mahkemesinde açmış olduğu 2012/866 esas sayılı davanın da red edildiğini ve kesinleştiğini, tarafların 3 yılı aşkın süredir ayrı yaşadıklarını, boşanma davası red edilmesine rağmen evlilik birliğini sürdürmeye isteği duymadığını ve bu amaçla hiç bir şekilde bir araya gelmediklerini, davacının sadece müşterek çocuk ile ilgilenmek ve hatta çocuğunun annesi davalı hasta olduğunda onu ziyaret etmek amacıyla eve gittiğini, müşterek bir hayat paylaşmadıklarını ve karı koca olmadıklarını, ortak hayat yeniden tesis edilmediğinden evlilik birliğinin sarsılmış olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesine karar verilmesi talebi ile dava açmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl davanın Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma, birleşen davanın ise Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılmasına ve Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayat Sürme Nedeniyle boşanma davası olduğu, davacı tarafın; maddi ve manevi tazminat miktarları yönünden, davalı tarafın ise kusur tespiti, kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile, müşterek çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası, birleşen davada aleyhine hükmedilen hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir ( HGK. 07.10.1998 gün, 1998/2-656 E.- 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları ). Somut olayda; davalı (kadın) boşanma sırasında bir işte çalışmamaktadır. Yaptırılan kolluk araştırması ile boşanmadan sonra tekstil işinde sigortalı olarak çalışmaya başladığı, aylık ortalama 1.200TL gelirinin olduğu, davacının ise çalışmadığı ve gelirinin olmadığı anlaşılmaktadır. Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İlk derece mahkemesince "asıl davada davalı kadının, eşine ve ailesine hakaret ve küfür etiği anlaşıldığından davalı kadının tam kusurlu olduğu, birleşen dava yönünden ise davacı- davalı kocanın eşine şiddet uygulaması ve annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalmasına nedeni ile davacı-davalı kocanın ağır kusurlu, davalı-davacı kadının ise eşine ve ailesine hakaret ve küfür etiğinden bahisle hafif kusurlu olduğu belirlenerek her iki dosya yönünden ayrı ayrı kusur belirlemesi yoluna gidilmiştir. Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 2020/2898 Esas ve 2020/3864 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi, "her üç boşanma davasında, bu davaların esasını oluşturan "Boşanma" talepleri konusunda ayrı ayrı değerlendirilme yapılması yerinde olmakla birlikte, her üç boşanma davası için ayrı kusur belirlenerek, sonucunda boşanma davalarının eki niteliğinde bulunan tazminat talepleri konusunda ayrı ayrı hüküm kurulması doğru olmamıştır....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 23/06/2022 NUMARASI : 2019/475 ESAS-2022/605 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı/davalı erkek vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme (TMK m.163) ve evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedenlerine dayalı olarak boşanmalarına, davacı/davalı erkek yararına 150.000,00 TL maddi ve 80.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Dairemiz kararının düzeltilmesi istemli mezkur yazısında bozma kararının silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçuna yönelik olduğunun anlaşıldığı belirtilmiş ise de, bozma kararı tehdit suçlarına ilişkin olduğu sabittir. Bununla birlikte, tehdit suçlarına ilişkin bozma kararında “Müştekilerin hayat dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden bahisle tehdit ettiği iddia ve kabul olunan sanığın, söz konusu suçu silahlı terör örgütü adına gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği yeterli gerekçe ile tartışılıp değerlendirilmeden, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi” yazılmak suretiyle kararda maddi hatadan kaynaklı olarak karışıklık oluştuğu anlaşılmıştır....
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Mahkemece; dava dilekçesinde davacı tarafından, davalının haysiyetsiz hayat sürdüğüne dair iddiası ile taraflar arasında 26/12/2015 tarihinde yaşanıp kolluğa intikal ettiği iddia edilen olay araştırılıp, davalının cevap dilekçesinde dayandığı deliller toplanıp, davalının tanıkları da dinlenildikten sonra, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan deliller incelenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir....