kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, davalı-davacı kadın yararına 400,00 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuklar lehine kararın kesinleşmesine müteakip 400,00'er TL iştirak nafakasının davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine yine davalı-davacı kadın lehine 40.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminata ve davalı-davacı kadın tarafından açılmış bağımsız tedbir nafakası davasın kabulü ile davalı-davacı kadın ve ortak çocuklar lehine 300,00'er TL tedbir nafakasına karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen 18.10.2016 tarihli bu karar davacı-davalı erkek tarafından asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, bağımsız tedbir nafakası davasının kabulü yönünden, istinaf edilmiştir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 1.06.2010 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın erkek tarafından 10.3.2014 tarihinde açıldığı, toplanan tüm delillerden reddedilip kesinleşen davadan sonra tarafların ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu belirlemeler karşısında davacı erkeğin Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkeğin 06.07.2007 tarihinde açtığı boşanma davası reddedilmiş ve ret kararı 27.04.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise; 24.06.2013 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan 3 yıllık süre koşulu gerçekleşmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden tarafların kesinleşen önceki ret kararından sonra ortak hayatı yeniden kurmak amacına yönelik olarak bir araya gelmedikleri gibi ortak hayatın yeniden kurulduğu iddia edilmemektedir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşulları oluşmuştur. Davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru bulunmamıştır....
Davacı-davalı kadına ihtar kararı 07.05.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, kadın ihtara cevap vermemiş, ihtardan sonra 26.05.2015 tarihinde evlilik birliğin sarsılması hukuki sebebiyle boşanma davası açmış, erkek de 08.07.2015 tarihinde birleşen terk sebebiyle boşanma davası açmıştır. Mahkemece her iki davanın da reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı kadın, erkeğin aşırı kıskanç olduğunu, erkeğin kendisini evden kovduğunu ve ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu ispat edememiştir. Terk sebebi ile usulüne uygun şekilde açılan bir boşanma davasının reddine karar verilebilmesi için, ortak konutu terk etmeye zorlanıldığının veya ortak konuta dönmemekte haklılığın davalı tarafça kanıtlanması gerekir (TMK m. 164/1). Toplanan delillerden usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen davacı-davalı kadın haklı bir sebebi olmadığı halde davet edildiği ortak konuta dönmemiş ve davada Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesinde aranan koşullar gerçekleşmiştir....
DAVA ... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; dava tarihinden önce 10.03.2017 tarihinde davalının ortak hanedeki eşyaları alarak evden ayrıldığını, erkek tarafından boşanma davası açıldığını, ancak boşanma davası devam ederken tanıdık ve yanıklar ile akrabaların devreye girmesi sonucunda çocukların psikolojisi esas alınarak boşanma davasından feragat edildiğini ve ortak hanenin tekrar oluşturulduğunu, ancak bahsedilen sorunların tekrar baş gösterdiğini, bu kez 13.06.2019 tarihinde tekrar ayrılık başladığını, davalının tutum ve davranışları ile ortak hanenin terk edildiğini, evlilik birliğinin sonlanmasında davalı tarafın agresif tavırlarının neden olduğunu, müvekkilinin davalıyı psikolojik tedavi alması için ikna etmeye çalıştığını ancak davalının ikna olmadığını, taraflar arasında saygı, sevgi kalmadığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması...
Oysaki İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen 15.12.2017 tarihli karara karşı davalı-davacı kadın vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde; kusur tespiti, tazminat miktarı ve ortak çocuklar için belirlenen nafaka miktarı yönünden istinaf talebinde bulunmuştur. Davalı-davacı kadın vekili tarafından davacı-davalı erkeğin kabul edilen davasındaki boşanma hükmünün istinaf edilmemesi nedeniyle davacı-davalı erkeğin açmış olduğu dava boşanma yönünden kesinleşmiştir. Hal böyle iken İlk Derece Mahkemesince gönderme sonrasında kurulan hükümde kesinleşen erkeğin boşanma davası yönünden yeniden hüküm kurulmak suretiyle ret kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 2.İlk Derece Mahkemesince taraf tanıklarının beyanlarından, erkeğin başka bir kadınla yaptığı iddia edilen telefon görüşme ve yazışmalarından sonra tarafların biraraya gelerek ortak tanık ....'...
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-karşı davalı erkeğin Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurları yanında erkeğin ortak çocuklara tehditvari söz ve davranışlarda bulunduğu, kadının yine de ağır kusurlu olduğu, ortak çocukların her ikisinin de velâyetlerinin anneye verilmesi gerektiği, Yüksel için hükmedilen iştirak nafakasının miktarının az olduğu, kadın için 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğu gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar yönünden istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, ortak çocuklar için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için dava tarihinden itibaren aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davalı erkeğin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece davacı kadının boşanma davasının kabulüne, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına manevi tazminata dair verilen ilk hüküm tarafların temyizi üzerine, davacı kadın yararına tedbir nafakası verilmesi gerektiği ve kadının manevi tazminat talebinin reddi gerektiğinden bahisle bozulmuştur....
Bozmaya uyan Mahkemenin 26.12.2019 tarih ve 2016/375 Esas, 2019/921 Karar sayılı kararı ile her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için dava tarihi 24.08.2010 tarihinden itibaren dosyanın yeniden esas aldığı 28.04.2016 tarihine kadar aylık 300,00 TL tedbir nafakasının her ay davalıdan alınarak ortak çocuğa velâyeten davacı kadına ödenmesine, 28.04.2016 tarihinden itibaren bu nafakanın her ay 800,00 TL tedbir nafakası olarak devamına karar kesinleşinceye kadar bu şekilde devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren hükmedilen nafakasının aylık 1.200,00 TL ye çıkartılmasına ve iştirak nafakası olarak her ay davalıdan alınarak ortak çocuğa velâyeten davacıya ödenmesine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 15.000,00 maddî, 5.000,00...
O halde davacı erkeğin reddedilen boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratmakla tam kusurlu olduğu halde, davalı kadın yararına maddi tazminat verilmemesi yerinde değildir. Davalı tarafından daha önce açılan boşanma davası “taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir geçimsizliğin bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmiş, karar 13.09.2002 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki boşanma davası koca tarafından, bu ret kararı mesnet yapılarak Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan “ret kararının kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulmamış olması” sebebiyle açılmıştır....