Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı İlk Derece Mahkemesinin 17.12.2020 tarih, 2018/223 Esas ve 2020/460 Karar sayılı kararı ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuk ... ...'nın velâyetinin davacı karşı davalı babaya verilmesine, ortak çocuk ...'...

    Mahkemece; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası olduğu anlaşılmıştır. MK'nin 166/1.maddesi kusura dayanan bir boşanma nedeni değildir. Eşlerden her ikisinin de kusuru olsa veya her ikisinin de kusuru bulunmasa bile boşanma davası açılabilir. Madde kusur yerine evlilik birliğinin onarılmaz biçimde sarsılmasını temel aldığından kusurlu tarafa da boşanma davası açma hakkı verilmiştir. Ancak Yargıtay bu değişikliği tam kusurlu eşin de boşanma davası açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek görüşündedir. Çünkü böyle bir düşünce kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarı....

    Mahkemece; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası olduğu anlaşılmıştır. MK'nin 166/1.maddesi kusura dayanan bir boşanma nedeni değildir. Eşlerden her ikisinin de kusuru olsa veya her ikisinin de kusuru bulunmasa bile boşanma davası açılabilir. Madde kusur yerine evlilik birliğinin onarılmaz biçimde sarsılmasını temel aldığından kusurlu tarafa da boşanma davası açma hakkı verilmiştir. Ancak Yargıtay bu değişikliği tam kusurlu eşin de boşanma davası açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek görüşündedir. Çünkü böyle bir düşünce kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarı....

    "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı erkek tarafından açılıp ret ile sonuçlanan ilk boşanma davasının 1.06.2010 tarihinde kesinleştiği, işbu davanın erkek tarafından 10.3.2014 tarihinde açıldığı, toplanan tüm delillerden reddedilip kesinleşen davadan sonra tarafların ortak hayatı yeniden kurmak için bir araya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulmadığı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşullarının açılan bu davada oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu belirlemeler karşısında davacı erkeğin Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkeğin 06.07.2007 tarihinde açtığı boşanma davası reddedilmiş ve ret kararı 27.04.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Temyize konu dava ise; 24.06.2013 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan 3 yıllık süre koşulu gerçekleşmiştir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden tarafların kesinleşen önceki ret kararından sonra ortak hayatı yeniden kurmak amacına yönelik olarak bir araya gelmedikleri gibi ortak hayatın yeniden kurulduğu iddia edilmemektedir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi koşulları oluşmuştur. Davanın kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru bulunmamıştır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek, davalı ile boşanma davalarının bulunduğunu, o davada ortak çocukların geçici velayetinin davalı kadına verildiğini, ancak annenin velayetin gereklerini yerine getirmediğini iddia ederek ortak çocukların geçici velâyetinin davalıdan alınarak kendisine verilmesi talebiyle dava açılmış, mahkeme davacının velâyet talebini boşanma davası kapsamında ileri sürebileceği, ayrı bir dava açmakta hukuki yararının bulunmadığından bahisle davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür....

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk derece mahkemesince "...dava TMK'nin 166/son maddesi uyarınca açılmış ortak hayatın yeniden kurulamaması nedenine dayalı boşanma davası olup, tüm dosya kapsamına göre; davacı koca tarafından Ankara 6. Aile Mahkemesi'nin 2012/93 esas sayılı dosyası ile açılan boşanma davasının yapılan yargılaması davanın reddine karar verildiği mahkeme hükmünün 16/11/2013 tarihinde kesinleştiği,boşanma kararının kesinleşmesinden sonra tarafların evlilik birliğini sürdürmek üzere bir araya gelmedikleri,dava tarihi itibariyle fiili ayrılığı üç yılı aşkın bir zamadır devam ettiği anlaşılmakla tarafların TMK nun 166/son maddesi gereğince boşanmalarına, velayetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk Mehmet Atıf'a aylık 700 TL, ortak çocuk Hatice'ye 600 TL iştirak nafakasına..." karar verilmiştir....

          kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, davalı-davacı kadın yararına 400,00 TL yoksulluk nafakası, ortak çocuklar lehine kararın kesinleşmesine müteakip 400,00'er TL iştirak nafakasının davacı-davalıdan alınarak davalı-davacıya verilmesine yine davalı-davacı kadın lehine 40.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi tazminata ve davalı-davacı kadın tarafından açılmış bağımsız tedbir nafakası davasın kabulü ile davalı-davacı kadın ve ortak çocuklar lehine 300,00'er TL tedbir nafakasına karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen 18.10.2016 tarihli bu karar davacı-davalı erkek tarafından asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, bağımsız tedbir nafakası davasının kabulü yönünden, istinaf edilmiştir....

            Sayın çoğunluk, davalı tarafından açılan karşı boşanma davasının, hem Türk Medeni Kanununun 166'ncı maddesinin (1.) fıkrasında yer alan sebebe, hem de aynı maddenin (4.) fıkrasındaki fiili ayrılık sebebine dayandığını kabul ederek, bu ikinci sebebe dayanan boşanma talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmü bozmuş, bozma sebebine göre diğer yönleri incelememiştir. Karşı boşanma davasındaki boşanma talebi “evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması” sebebine dayanmaktadır. Evlilik birliği ister, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış ve reddedilmiş bir davaya bağlı olarak geçen üç yıl içinde ortak hayatın yeniden kurulamamış olması halindeki yasal karine sebebiyle “temelinden sarsılmış sayılsın”; ister reddedilmiş bir boşanma davası bulunmaksızın ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olsun, her iki halde de davanın temel hukuki sebebi “birliğin temelinden sarsılmış” olmasıdır....

              Davacı-davalı kadına ihtar kararı 07.05.2015 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, kadın ihtara cevap vermemiş, ihtardan sonra 26.05.2015 tarihinde evlilik birliğin sarsılması hukuki sebebiyle boşanma davası açmış, erkek de 08.07.2015 tarihinde birleşen terk sebebiyle boşanma davası açmıştır. Mahkemece her iki davanın da reddine karar verilmiştir. Davacı-davalı kadın, erkeğin aşırı kıskanç olduğunu, erkeğin kendisini evden kovduğunu ve ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu ispat edememiştir. Terk sebebi ile usulüne uygun şekilde açılan bir boşanma davasının reddine karar verilebilmesi için, ortak konutu terk etmeye zorlanıldığının veya ortak konuta dönmemekte haklılığın davalı tarafça kanıtlanması gerekir (TMK m. 164/1). Toplanan delillerden usulüne uygun ihtar tebliğine rağmen davacı-davalı kadın haklı bir sebebi olmadığı halde davet edildiği ortak konuta dönmemiş ve davada Türk Medeni Kanunu'nun 164. maddesinde aranan koşullar gerçekleşmiştir....

                UYAP Entegrasyonu