Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, boşanma davasının reddi ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı kadın yararına hükmedilen 250 TL. tedbir nafakasının (TMK.m.169) dava tarihinden başlayarak boşanmanın reddine yönelik hükmün kesinleşme tarihinde son bulacağının anlaşılmış bulunmasına göre, davacı erkeğin boşanma davasının reddine ve tedbir nafakasına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Yoksulluk nafakası (TMK.m.175) ancak, tarafların boşanmalarına karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesinden sonra gündeme gelir....

    Yargılama sırasında 04.03.2009 tarihli oturumda ara kararı ile davacı lehine dava tarihinden itibaren aylık 200 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir. Ara kararı ile takdir edilmiş olan tedbir nafakasının infazı mümkündür. O halde, dava tarihinden davacının ölüm tarihine kadar geçen süreye kadarki tedbir nafakası, muaccel hale gelmiş demektir. Muacceliyet kazanan nafakayı talep hakkı ölenin mirasçılarına intikal etmiştir. Davalı da ölenin mirasçısı olduğuna göre, takdir edilen aylık 200 TL tedbir nafakasının tamamından davalı sorumlu olacak şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. S o n u ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 17.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Somut olayda aylık 200,00 TL olan tedbir nafakasının aylık 200,00 TL artırılmasına aylık 400, 00 TL tedbir nafakasının ödenmesine karar verilmiş olup, yıllık ödenecek nafaka miktarı 2.400,00 TL artmıştır. Bu nedenle bölge adliye mahkemesince tedbir nafakasına yönelik verilen karar kesin olduğundan davalı-davacı erkeğin tedbir nafakasına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Tarafların sair temyiz taleplerinin incelenmesinde; Dosya kapsamından, davalı-davacı erkek tarafından... 1. Aile Mahkemesi’nde 27.09.2016 tarihinde TMK’nın 166/son maddesine dayalı olarak açılan birleşen dava dilekçesinin ön inceleme duruşmasında davacı-davalı kadın vekiline tebliğ edildiği, dilekçelerin karşılıklı verilmesi (HMK m. 126-136) aşaması tamamlanmadan yargılama aşamasına geçildiği anlaşılmaktadır....

        kalkması gibi yoksulluk nafakasının azaltılmasını gerektirecek koşullarda bulunmadığı," gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının reddine karar verilmiştir....

        Aile Mahkemesinin 2014/878 esas sayılı dosyası ile ayrılık davasında hükmedilen tedbir nafakanın arttırılmasını ayrıca dava ettiği anlaşılmaktadır. Davalı-davacı ...... tarafından açılan tedbir nafakasının arttırılması davası TMK 197. maddesine dayanan tedbir nafakasının arttırılması davası olmayıp, ayrılık davasında ara kararı ile hükmedilen ve TMK 169. madde kapsamındaki tedbir nafakasının arttırılması talebi olduğundan ve geçici tedbir nafakası niteliğinde bulunduğundan, tedbir nafakasının, ayrılık davasının da reddine karar verilmesi nedeniyle hükmün kesinleşmesine kadar geçerli olacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması, karşı yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne davanın yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı- k.davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı-karşı davalı, asıl davada; taraflar arasında görülen boşanma davası neticesinde, davalı yararına aylık 500,00 TL yoksulluk, müşterek iki çocuk yararında ayrı ayrı 300,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, boşanma sonrasında emekli olduğunu, gelirinin azaldığını, davalı ...’in çalıştığını, müşterek çocuk Burçin’in reşit olduğunu belirterek; davalı ... yönünden yoksulluk, müşterek çocuk Burçin yönünden iştirak nafakasının kaldırılmasına, mümkün olmadığı takdirde...

            Ortak çocuk yararına hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakası bozma kapsamı dışında kalmakla kesinleşmiştir. O halde mahkemece ortak çocuk Çağdaş yararına hükmedilen tedbir nafakasının kesinleştiği gözetilmeksizin tedbir nafakasının aylık 750,00 TL olarak arttırılması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26.12.2019 (Prş.)...

              İlk derece mahkemesince 17.01.2019 tarihli ve 2018/163 esas, 2019/15 sayılı karar ile “Aylık 400,00 TL tedbir nafakasının aylık 500,00 TL olarak devamına, nafakanın karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamı ile davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine” şeklinde kurulan hükümde tedbir ve yoksulluk nafakasının geçerlilik tarihlerinin infazda tereddüt oluşturacak şekilde açıkça belirtilmediği, keza tedbir nafakasının hangi tarihten itibaren 500 Türk lirasına yükseltildiği hususunun belirlenmediği gibi, ilk derece mahkemesinin 02/07/2015 tarihli ilk kararı ile verilen boşanma hükmünün 05.07.2018 tarihinde kesinleştiği gözetilmeden, 17.01.2019 tarihli hükümde tedbir nafakasının karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına yazılmak sureti ile boşanmanın kesinleştiği tarihten sonrası için de tedbir nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

                Dosya kapsamından;tarafların 22.06.2010 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine 1.000.00 TL yoksulluk nafakasına karar verildiği,bu davanın açıldığı tarih itibariyle aradan yaklaşık altı yıllık süre geçtiği, davacının ev hanımı olup geliri bulunmadığı; davalının ise, çiftçi olup, 4000 TL geliri olduğu, adına kayıtlı birçok taşınmazı bulunduğu, 2016 itibariyle yıllık 90.500 TL kira gelirinin olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                  Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına ve özellikle tedbir nafakasının (TMK m. 169) boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olduğunun tabii bulunmasına ve tedbir nafakasının kararın boşanma yönünden kesinleşme tarihi olan 21.06.2017 tarihine kadar verildiği yönünde mahkemece tavzih yapıldığının anlaşılmasına göre davalı-davacı erkeğin tüm, davacı-davalı kadının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-davalı kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu