Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı iddia edilen tarih itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu taşınmazın edinim tarihine göre, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenleme eldeki davaya uygulanamaz....
Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202.maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı iddia edilen tarih itibariyle eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2.maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir. Dava konusu taşınmazın edinim tarihine göre, eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ise, uyuşmazlığın eşler arasında katılma alacağından kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Somut olayda davacı vekili, tarafların evlilikleri sırasında 20.000.-TL tutarında para biriktirdikleri 2007 yılında 11.000,00.-TL tutarında araç satın aldıklarını belirterek evlilik birliği içinde satın alınan aracın ½ hissesinin davacı adına tescili bunun mümkün olmaması halinde ise ½ oranında rayiç değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Türk Medenî Kanununun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki 4722 sayılı Kanunun 10. maddesinde “TMK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder....
Davalı istinaf dilekçesi ile özetle; Yerel mahkemece verilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bahse konu taşınmaz üzerinde halen kendisinin oturduğu 4 odadan ibaret olan evi boşanmış olduğu eşi Hasbi ERTÜRK ile birlikte evlilik birlikleri devam ederken yaptıklarını, her ne kadar eşinden boşanmış olsa bile evli iken yaptırmış oldukları evin değerinin yarısının kendisinde olduğunu, bu nedenle evde hukuken oturmaya hakkı olduğunu, bu nedenle davacının kendisinden ecrimisil talep etmeye hakkı olmadığını, ayrıca dava devam ederken davacı T1 dava konusu taşınmazdaki hissesini aynı mahalleden YAşar AYDIN isimli şahsa 2020 yılında sattığını duyduğunu, bu nedenle davacı T1 kendisine dava açma hakkının olmadığını, ayrıca oturmakta olduğu evin de tapuya kayıtlı olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar yönünden, anılan kanun maddelerinin değerlendirilmesi gerekirse; tanıma tenfiz kararı verilmek koşuluyla, eşler yabancı mahkemenin boşanmanın kabulüne ilişkin verdiği kararının kesinleştiği tarih itibarıyla boşanmış sayılırlar. Bu yasal düzenlemeye göre, tanıma tenfiz kararı daha sonraki tarihlerde verilse dahi, evlilik birliği yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihte sona ermiş kabul edilecektir. ......'un 59. maddesi ile getirilen bu düzenleme sayesinde, eşlerin yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği tarihten, tanıma tenfiz kararının verildiği tarihe kadar geçen ara dönemde edindikleri mal varlıkları, evlilik birliği dışında edinilen mal olarak kabul edilecektir. Diğer yandan, bu ara dönemde birbirlerine mirasçı olmayacaklar, duruma göre bu dönemde doğan çocuk evlilik dışı doğmuş sayılacaktır....
Dava konusu bağımsız bölüm eşler arasında 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM)’nin 170.maddesi uyarınca eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerli olduğu 22.10.1997 yılında ferdileşme yoluyla davalı eş adına tescil edilmiştir. Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 s.lı HMK 33 m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı alacak isteğine ilişkindir. 01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m)....
B) Eşlerin Birlikte Başvurması Hâlinde Anlaşmalı Boşanma Davasından Feragat Temyiz konusu anlaşmalı boşanma davasında ise; -Eşler birlikte imzaladıkları dava dilekçesi ile boşanma isteminde bulunmuştur, -Temyiz davasının davacısı olan kadın dava dilekçesinde kendisini “davacı” sıfatıyla göstermiştir/tanıtmıştır, -Temyiz davasının davalısı olan koca dava dilekçesinde kendisini “davalı ve karşılık davacı” sıfatıyla göstermiştir/tanıtmıştır, -Dava dilekçesinde tek başvurma harcı alınmıştır, -Dava dilekçesinde kendisini “davacı” sıfatıyla gösteren kadın boşanma davasından feragati sebebiyle hükmün bozulması istemiyle temyiz isteminde bulunmuştur Değerli çoğunluk tarafından “Eşler madem birlikte dava açmışlardır o halde davadan feragat da birlikte olabilir” şeklindeki anlayışı ile boşanma hükmünün “Eşlerin birlikte başvuruda bulanmaları (MK m. 166/3)” gerekçesiyle onanmasına karar verilmiştir....
B) Eşlerin Birlikte Başvurması Hâlinde Anlaşmalı Boşanma Davasından Feragat Temyiz konusu anlaşmalı boşanma davasında ise; -Eşler birlikte imzaladıkları dava dilekçesi ile boşanma isteminde bulunmuştur, -Temyiz davasının davacısı olan koca dava dilekçesinde kendisini “davacı ve davalı” sıfatıyla göstermiştir/tanıtmıştır, -Temyiz davasının davalısı olan kadın dava dilekçesinde kendisini “davalı ve mütekabil davacı” sıfatıyla göstermiştir/tanıtmıştır, -Dava dilekçesinde tek başvurma harcı alınmıştır, -Dava dilekçesinde kendisini “davacı ve davalı” sıfatıyla gösteren koca boşanma davasından feragati sebebiyle hükmün bozulması istemiyle temyiz isteminde bulunmuştur Değerli çoğunluğun “Eşler madem birlikte dava açmışlardır o halde davadan feragat da birlikte olabilir” şeklindeki anlayışı ile boşanma hükmünün “Eşlerin birlikte başvuruda bulanmalarına (MK m. 166/3) burada kocanın feragatinin sonuç doğurmayacağı” gerekçesiyle onanmasına karar verilmiştir....
Kanundaki bu yükümlülükler genel olarak; “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar (TMK m. 185). Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberce yönetirler. Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar (TMK m. 186). Ana, baba ve çocuk, ailenin huzur ve bütünlüğünün gerektirdiği şekilde birbirlerine yardım etmek, saygı ve anlayış göstermek ve aile onurunu gözetmekle yükümlüdürler (TMK m.322). Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır (TMK m. 327)” şeklindedir....
Aile Mahkemesi ise, uyuşmazlığın davacı ile eski kayınpeder arasında borç verilen altınlarla ilgili olduğunu belirtip, aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerden olmadığını bildirerek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda, davacı boşanmış olduğu eşinin babası olan davalı ...'dan evlilik sırasında vermiş olduğunu iddia ettiği altınları istemektedir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinde Aile Mahkemesinin görevli olduğu davalar gösterilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık alacak 2011/5773 2011/7627 hukukuna ilişkin olup, Borçlar Kanunundan kaynaklanmaktadır. Bu durumda Türk Medeni Kanununun 2. kitabından kaynaklanmayan uyuşmazlığın Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 15.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....