WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kesintilerin sözleşmeye uygun olarak yapıldığı ve kesinti yapılacak durumlarda bildirimde bulunduğu, zaten paranın tamamının kredi borcuna mahsup edilmeyip 20.21.22 ve 23.taksitler alındığı kalan meblağın sözleşmeler gereği davacının KMH hesabına aktarıldığı ve kullanıma açık vaziyette olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının emekli aylığına ancak muvafakat vermesi halinde bloke konulabileceği, davacının muvafakatı olmadan kredili mevduat hesabına SGK tarafından yatırılan 11.972,46 TL Bağkur emekli maaş tutarlarına davacının daha önce ihtiyat kredi taksitlerine ve davacıya ait diğer bir kredili mevduat hesabına mahsup edildiği, bankaca konulan blokenin geçersiz olduğu ve iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı, davacının da bu yasal düzenlemeler yürürlükte iken kredi sözleşmesini imzaladığı, taraflarca imzalanan sözleşmenin 5. maddesi ve özellikle takibin kesinleşmesinden bir yıl sonra verilen 20.09.2013 tarihli taahhütname (muvafakat) ile davacının, borcun ödenmemesi halinde banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup ve takas etme yetkisini davalı bankaya verdiği, kredi geri ödemelerinin maaş hesabından yapılmasına muvafakat etmesinin haksız şart olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının taksitlerin ödenmesine ihtirazı kayıt koymaksızın kesintiye muvafakat edip, borç ödendikten sonra ödenen kredi bedellerinin iadesini doğuracak şekilde bir hakkın kullanılmasının iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

    (M) KARŞI OY Dava, Davacının müteselsil kefil olduğu genel ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağı sebebiyle davacının emekli maaşı hesabına konulan haksız blokenin kaldırılması ve bloke edilen tutarların iadesi istemine ilişkindir. Alacağın dayanağını teşkil eden kredi sözleşmesinin "kefalet" başlıklı 12 nci maddesinin (m) ve (n) bendinde bankanın rehin hakkının ve mahsup yetkisinin hüküm altına alındığı, bankaya hesap ve alacaklar üzerinde rehin ve mahsup hakkın tanındığı görülmektedir. Yine davacı tarafından virman talimatının verilmiş olması da dikkate alındığında bankanın yaptığı işlemin 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesine aykırı olmayacağı açıktır. Zira banka verilen yetkiyi sözleşme şartlarına uygun olarak borcun ödenmemesi halinde kullanacaktır. Sözleşme serbest irade ile imzalanmış olup bankanın yaptığı işlem de bir haciz işlemi değildir. Aksi halde kredi alınıp kullanıldıktan sonra borcun ödenmemesi gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır....

      Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kredi borcu nedeniyle emekli maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve kesintilerin iadesi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 17.04.2008 tarih ve 5754 Sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile değişik 5510 Sayılı Kanunun 93 üncü maddesi. 2. 5510 Sayılı Kanunun 93 üncü maddesine değişiklik getiren ve 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'un 32/2-b maddesi. 3. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.05.2019 tarihli ve 2016/13350 E., 2019/6695 K. sayılı ilamı. 3....

        Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı tüketici ile davalı banka arasında imzalanmış olan tüketici kredisine istinaden, davacının emekli maaşına konulan blokenin, yapılan sözleşme uyarınca, emekli maaşının tamamına bloke konulmasına dair davacının tam ve açık bir rızası ile muvafakatının alınmamış olması, kredi sözleşmesi ekindeki beyanların, henüz muaceel olmamış alacaklar için alınmış olması, davacının rızasının, kredi taksidi kadar var ve mevcut olduğunun kabulü ile, davacının emekli maaşına konulan blokenin, kredi sözleşmesi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan aylık 1.444,63-TL üzerinden devamına, bakiye kısım yönünden konulan blokenin iptaline, Bu doğrultuda davacının istirdatanı talep ettiği, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarına ait emekli maaşlarının toplamı olan 3.600,00-TL'nin, kredi sözleşmesi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan aylık 1.444,63-TL olmak üzere ( 1.444,63 * 3 ay = 4.333,89-TL) toplam 4.333,89-TL'yi aşmaması sebebi ile, davacının istirdat talebinin reddine karar verilmiş...

          Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davacının bankadan tüketici kredisi kullandığı, sözleşmede bankanın takas, mahsup, virman yetkisinin bulunduğu, davacının da kredi taksitlerinin hesabından kesilmesi için talimat verdiği gerekçesiyle, kredi çekilen ... Şubesi yönünden talebin reddine karar verilmiştir....

            Davacı, davalı bankadan kullandığı tüketici kredisi borcu taksitlerini ödeyemeyince, kredi taksitlerinin davalı bankaca emekli maaşından kesilmesinin ve maaşına bloke konulmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ödenen taksitlerin iadesi ile maaşındaki blokenin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı banka ise, davacıya kullandırılan 26.01.2011 tarihli bireysel kredi sözleşmesine istinaden 60 ay vadeli 15.000,00 TL bedelli kredi kullandırıldığını, sözleşme ve ekindeki rehin sözleşmesi ve taahhütname ile takas mahsup haklarının olduğunu, emekli maaşının tamamına bloke de konulmadığını savunmuştur. Mahkemece, 5510 sayıl yasanın 93. maddesine göre, sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir ve aylıkları ödemeleri devir ve temlik edilemeyeceğinden davacının bu konudaki talimatlarının ve muvafakatlarının da geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 702,32 TL taksit miktarının iadesine, maaşa konulan blokenin kaldırılmasına karar verilmiştir....

              DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK' nın 353. Maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır. Dava, taraflar arasındaki bireysel kredi sözleşmesinden doğan borcun davacının maaş hesabından kesilmesi işlemine karşı blokenin kaldırılması ve kesilen bedelin iadesi istemine ilişkindir....

                un 31.784,61-TL bulunan hesabına konan blokenin kaldırılması için dava açmasının da iyi niyetle bağdaşmadığını, ilk derece mahkemesi kararı ile davacının kötü niyetinin de korunduğunu, kararın bu yönüyle hakkaniyet ile bağdaşmadığını, Müvekkili bankanın kredi borçları nedeniyle borçluların banka nezdindeki hesaplarına konulan blokelerin, bankanın genel kredi sözleşmelerinde de yer alan hükümlerden doğan rehin/hapis/takas/mahsup hak ve yetkisine dayandığını, söz konusu hesapların bankada rehinli olduğundan ve konkordato mühleti ile tedbir kapsamında mahsup işlemi gerçekleştirilemediğinden, tutarların blokede tutulduğunu, ...’un kefaletinin bulunduğu ... ..... müvekkili bankaya olan borçları dolayısıyla takas/mahsup/rehin hakkına istinaden söz konusu hesapta bloke bulunduğunu, Müvekkili bankada maaş hesabı adı altında ayrı bir hesap türü söz konusu olmadığını, talebe konu hesabın mevduat hesabı olup, mevduat hesabı olarak açılmış hesabın maaş hesabı olup olmadığı ayrımının bankalarınca...

                  Aksi halde; kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince davanın tümden reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya, Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına uygun olup, bir isabetsizlik bulunmadığından, bölge adliye mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14....

                    UYAP Entegrasyonu