Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemesi’nce verilen 27/09/2012 tarih ve 2011/433-2012/1661 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin eşi olan ... Candan'ın davalı bankadan çektiği kredilerin ödemesi bitmeden vefat ettiğini, kullanılan kredi nedeniyle müvekkilinin hesabına haksız bloke konulduğunu ileri sürerek blokenin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir....

    Aksi halde, kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkânsızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacaktır. Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenip, davanın tamamının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalı banka arasında kredi kartı sözleşmesi yapıldığı ve bu kredi kartı borcundan ötürü maaş hesabı üzerine konulan blokenin kaldırılması talep edildiği üzere taraflar arasında 4077 sayılı yasa kapsamında kalan bir hukuki ilişkinin kurulduğu anlaşılmaktadır. 4077 sayılı yasanın 23.maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Davacı ile davalı banka arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Bu durumda uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince ......

        Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kredi borcu nedeniyle emekli maaşı üzerine konulan blokenin kaldırılması ve kesintilerin iadesi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 17.04.2008 tarih ve 5754 Sayılı Kanunun 56 ncı maddesi ile değişik 5510 Sayılı Kanunun 93 üncü maddesi. 2. 5510 Sayılı Kanunun 93 üncü maddesine değişiklik getiren ve 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun'un 32/2-b maddesi. 3. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.05.2019 tarihli ve 2016/13350 E., 2019/6695 K. sayılı ilamı. 3....

          , borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı, davacının da bu yasal düzenlemeler yürürlükte iken kredi sözleşmesini imzaladığı, taraflarca imzalanan sözleşmenin 5. maddesi ve özellikle takibin kesinleşmesinden bir yıl sonra verilen 20.09.2013 tarihli taahhütname (muvafakat) ile davacının, borcun ödenmemesi halinde banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve hesapları üzerinde bloke, hapis, mahsup ve takas etme yetkisini davalı bankaya verdiği, kredi geri ödemelerinin maaş hesabından yapılmasına muvafakat etmesinin haksız şart olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının taksitlerin ödenmesine ihtirazı kayıt koymaksızın kesintiye muvafakat edip, borç ödendikten sonra ödenen kredi bedellerinin iadesini doğuracak şekilde bir hakkın kullanılmasının iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

            Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kesintilerin sözleşmeye uygun olarak yapıldığı ve kesinti yapılacak durumlarda bildirimde bulunduğu, zaten paranın tamamının kredi borcuna mahsup edilmeyip 20.21.22 ve 23.taksitler alındığı kalan meblağın sözleşmeler gereği davacının KMH hesabına aktarıldığı ve kullanıma açık vaziyette olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının emekli aylığına ancak muvafakat vermesi halinde bloke konulabileceği, davacının muvafakatı olmadan kredili mevduat hesabına SGK tarafından yatırılan 11.972,46 TL Bağkur emekli maaş tutarlarına davacının daha önce ihtiyat kredi taksitlerine ve davacıya ait diğer bir kredili mevduat hesabına mahsup edildiği, bankaca konulan blokenin geçersiz olduğu ve iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....

            (M) KARŞI OY Dava, Davacının müteselsil kefil olduğu genel ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağı sebebiyle davacının emekli maaşı hesabına konulan haksız blokenin kaldırılması ve bloke edilen tutarların iadesi istemine ilişkindir. Alacağın dayanağını teşkil eden kredi sözleşmesinin "kefalet" başlıklı 12 nci maddesinin (m) ve (n) bendinde bankanın rehin hakkının ve mahsup yetkisinin hüküm altına alındığı, bankaya hesap ve alacaklar üzerinde rehin ve mahsup hakkın tanındığı görülmektedir. Yine davacı tarafından virman talimatının verilmiş olması da dikkate alındığında bankanın yaptığı işlemin 5510 sayılı Kanun'un 93 üncü maddesine aykırı olmayacağı açıktır. Zira banka verilen yetkiyi sözleşme şartlarına uygun olarak borcun ödenmemesi halinde kullanacaktır. Sözleşme serbest irade ile imzalanmış olup bankanın yaptığı işlem de bir haciz işlemi değildir. Aksi halde kredi alınıp kullanıldıktan sonra borcun ödenmemesi gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır....

              Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı tüketici ile davalı banka arasında imzalanmış olan tüketici kredisine istinaden, davacının emekli maaşına konulan blokenin, yapılan sözleşme uyarınca, emekli maaşının tamamına bloke konulmasına dair davacının tam ve açık bir rızası ile muvafakatının alınmamış olması, kredi sözleşmesi ekindeki beyanların, henüz muaceel olmamış alacaklar için alınmış olması, davacının rızasının, kredi taksidi kadar var ve mevcut olduğunun kabulü ile, davacının emekli maaşına konulan blokenin, kredi sözleşmesi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan aylık 1.444,63-TL üzerinden devamına, bakiye kısım yönünden konulan blokenin iptaline, Bu doğrultuda davacının istirdatanı talep ettiği, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarına ait emekli maaşlarının toplamı olan 3.600,00-TL'nin, kredi sözleşmesi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan aylık 1.444,63-TL olmak üzere ( 1.444,63 * 3 ay = 4.333,89-TL) toplam 4.333,89-TL'yi aşmaması sebebi ile, davacının istirdat talebinin reddine karar verilmiş...

                Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Dava, emekli maaşına konulan blokenin kaldırılması ve yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davacının bankadan tüketici kredisi kullandığı, sözleşmede bankanın takas, mahsup, virman yetkisinin bulunduğu, davacının da kredi taksitlerinin hesabından kesilmesi için talimat verdiği gerekçesiyle, kredi çekilen ... Şubesi yönünden talebin reddine karar verilmiştir....

                  DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK' nın 353. Maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır. Dava, taraflar arasındaki bireysel kredi sözleşmesinden doğan borcun davacının maaş hesabından kesilmesi işlemine karşı blokenin kaldırılması ve kesilen bedelin iadesi istemine ilişkindir....

                    UYAP Entegrasyonu