Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar planlarının 21.5.1986 tarihinde kesinleştiği ve yerleşim yeri olarak işgal edildiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı Kanunla 20.04.2005 tarihinde değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmaz önce dava dışı belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazı belediyeye bedel ödeyerek 21.06.1996 tarihinde satın almıştır. Davalı Yasanın geçici 3.maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....
Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar planlarının 11.10.1996 tarihinde kesinleştiği ve yerleşim yeri olarak işgal edildiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı Kanunla 20.04.2005 tarihinde değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmaz önce dava dışı belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazı belediyeye bedel ödeyerek 17.12.1996 tarihinde satın almıştır. Davalı Yasanın geçici 3.maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....
Şöyle ki; 1-İlk karar ile tespit edilen kamulaştırma bedeli 8.951,00 TL’den acele el koyma dosyasındaki bedelin mahsubu ile fark 5.372,97 TL‘ye 18.07.2008 tarihinden son karar tarihi olan 04.12.2008 tarihine kadar, ilk bozma sonrası verilen ikinci karar ile oluşan fark bedel 7.204,79 TL’ye 18.07.2008 tarihinden ikinci karar tarihi olan 08.10.2015 tarihine kadar, son karar ile oluşan fark bedel 4.459,71 TL’ye ise 18.07.2008 tarihinden ilk karar tarihi olan 01.07.2021 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde tespit edilen bedelin tamamına son karar tarihine kadar faize hükmedilmesi, 2-)Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün, 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarih, 2018/104 Esas - 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet...
Bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda emsal karşılaştırması yapılarak tespit edilen bedel ile ecrimisil bedeli, bozma öncesi ilk alınan rapor ile farklı olmasına rağmen, mahkemece bedel konusunda değişiklik olmadığı gerekçesi ile başka bir gerekçe gösterilmeksizin, Dairemizce bozulmasına karar verilen ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen bedel üzerinden kabul kararı verildiği anlaşılmış olup, raporlar arasında bedel farkı bulunduğu da gözetildiğinde infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulması, 2)Davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat, 500,00 TL ecrimisil bedeli talep ettiği anlaşılmış, ancak dosya arasında talep sonucunu belirlediğini/artırdığını gösterir dilekçeye rastlanılmamıştır....
Bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda emsal karşılaştırması yapılarak tespit edilen bedel ile ecrimisil bedeli, bozma öncesi ilk alınan rapor ile farklı olmasına rağmen, mahkemece bedel konusunda değişiklik olmadığı gerekçesi ile başka bir gerekçe gösterilmeksizin, Dairemizce bozulmasına karar verilen ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen bedel üzerinden kabul kararı verildiği anlaşılmış olup, raporlar arasında bedel farkı bulunduğu da gözetildiğinde infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulması, 2)Davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat, 500,00 TL ecrimisil bedeli talep ettiği anlaşılmış, ancak dosya arasında talep sonucunu belirlediğini/artırdığını gösterir dilekçeye rastlanılmamıştır....
Şöyle ki; 1-İlk karar ile tespit edilen kamulaştırma bedeli 8.951,00 TL’den acele el koyma dosyasındaki bedelin mahsubu ile fark 5.372,97 TL‘ye 18.07.2008 tarihinden son karar tarihi olan 04.12.2008 tarihine kadar, ilk bozma sonrası verilen ikinci karar ile oluşan fark bedel 7.204,79 TL’ye 18.07.2008 tarihinden ikinci karar tarihi olan 08.10.2015 tarihine kadar, son karar ile oluşan fark bedel 4.459,71 TL’ye ise 18.07.2008 tarihinden ilk karar tarihi olan 01.07.2021 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde tespit edilen bedelin tamamına son karar tarihine kadar faize hükmedilmesi, 2-)Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün, 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarih, 2018/104 Esas - 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet...
Mahkemece; ilk kararı temyiz etmeyen davalılar ..., ..., ... yönünden kesinleşen bedel davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan; bozmadan sonra sadece ilk kararı temyiz eden davalıların payı hesaplanarak bu miktarın bloke ettirilmesi için davacı idareye süre verilmesi gerekirken, bozmadan sonra tespit edilen bedel üzerinden tüm davalıların payını kapsar şekilde hatalı fark bedel miktarının belirlenerek davacı idareye depo edilmesi için süre verildiği ve mahkemece verilen sürelere rağmen belirlenen fark kamulaştırma bedeli bankaya bloke edilmediği anlaşıldığı halde davaya alacak davası olarak devam edildiği belirtilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. 1- 4650 sayılı yasa ile değişik Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. maddesinde "kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen miktarın, 10. maddeye göre mahkemece yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye onbeş gün süre verilir....
Mahkemece; ilk kararı temyiz etmeyen davalılar ...,..,...,....,...,...,..,....,....,.... yönünden kesinleşen bedel davacı idare lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan; bozmadan sonra sadece ilk kararı temyiz eden davalıların payı hesaplanarak bu miktarın bloke ettirilmesi için davacı idareye süre verilmesi gerekirken, bozmadan sonra tespit edilen bedel üzerinden tüm davalıların payını kapsar şekilde hatalı fark bedel miktarının belirlenerek davacı idareye depo edilmesi için süre verildiği ve mahkemece verilen sürelere rağmen belirlenen fark kamulaştırma bedeli bankaya bloke edilmediği anlaşıldığı halde davaya alacak davası olarak devam edildiği belirtilerek hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. 1- 4650 sayılı yasa ile değişik Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. maddesinde "kamulaştırma bedeli olarak tespit edilen miktarın, 10. maddeye göre mahkemece yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılması ve yatırıldığına dair makbuzun ibraz edilmesi için idareye onbeş gün süre verilir...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-bedel davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir....
Anılan şahsın banka hesabında 20.9.2012 21.09.2012 tarihlerinde 12.000,00 TL arsa satış bedeli olarak borçluya yapılmış bir ödeme görülmektedir.Bu miktar da dikkate alındığında bedel farkı kapanmamaktadır. Ancak anılan şahsın hesabına 18.09.2012 tarihinde 69.000,00 TL para yatmış görülmektedir. Bu paranın kim tarafından yatırıldığı banka kayıtları ile araştırılarak paranın davalı üçüncü kişi ... tarafından yatırıldığının tesbiti halinde bu paranın 21.09.2012 tarihinde satın alınan dava konusu taşınmaz bedeline ilişkin olduğu kabul edilerek bu takdirde bedel farkı olmayacağından davanın reddine aksi durumda bedel farkı olmadığı ispat edilemediğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....