Daha önceki bozma ilâmında da, davacının 9 nolu bağımsız bölümün 1/2 oranında tapu payını istemekte haklı olduğu, mahkemenin buna ilişkin kabulünün yerinde olduğu kabul edilmiş, ancak arsa sahibine düşen bağımsız bölümlerin, sözleşmeye göre eksikleri bulunduğu takdirde saptanacak değer farkının ödenmesi kaydıyla (birlikte ifa) dava sonuçlandırılmalıdır denilmiştir. Mahkemece bozma ilâmı uyarınca yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı yükleniciye ait inşaat alanının arsa sahibinden 99,96 m2 fazla olduğu saptanmış, bu nedenle davacının tescil istemi reddedilmiştir. Oysa az yukarıda değinilen bozma ilâmlarında açıklandığı üzere yüklenicinin 9 nolu bağımsız bölümün 1/2 payının tapusunu istemekte haklı olduğu kabul edilmeli, davalı arsa sahibine eksik inşaat alanı nedeniyle verilmesi gereken bedel dava tarihi itibariyle saptanmalı, bu bedelin ödenmesi kaydıyla davacının tapu iptâl ve tescil isteminin kabulüne karar verilmelidir....
Mahkemece; davaya konu ziynet eşyalarının, davacının bilgisi ve rızası dahilinde davalı tarafça bozdurularak bir kısmı ile araba alındığı, bir kısmının da borçların ödenmesi için kullanıldığı, davacı tarafından ziynet eşyalarının bilgisi dışında ve rızası alınmaksızın harcandığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, kişisel eşya niteliğinde olan ziynet eşyalarının aynen iadesi, olmadığı takdirde bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur....
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır....
Davacı dava açarken aracın gizli ayıplı olduğu iddiası ile sözleşmeden dönerek bedel iadesi olmadığı taktirde bedel indirimi ve değer kaybı talebinde bulunarak 5.000,00 TL üzerinden harç yatırmış, yargılama sırasında tam ıslah dilekçesi ile misli ile değişim talebinde bulunmuştur. Davacının dava açarken sözleşmenin feshi ile birlikte bedel iadesi talep etmesi nedeniyle aracın satış bedeli üzerinden harcın tamamlattırılması gerekirken harç tamamlanmadığı gibi tam ıslahla misli ile değişim talep edildiği dikkate alınarak yine satım bedeli üzerinden eksik harcın tamamlatılması gerekirken harç tamamlattırılmadan davaya devam edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafın dava değerine göre nispi peşin harcı yatırması zorunludur. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 27 ve devamı maddelerinde, dava açılırken ödenmesi gerekli olan harçlar ile, eksik harç yatırılmış olması halinde yapılacak işlemler açıklanmıştır....
Ancak; -Kısmi olarak yapılan kamulaştırmalarda, kamulaştırmadan arta kalan kısımdaki değer kaybının % 50 oranını geçmesi halinde, davalıya % 50 oranında değer kaybı ile yetinip yetinemeyeceği sorularak, yetindiği takdirde bu miktara göre hüküm kurulması, yetinmediği takdirde davacı idareye geri kalan taşınmaz bedelinin tamamını ödemek suretiyle taşınmazın tamamının mülkiyet hakkını kazanma imkanı sağlanması ve talebi halinde taşınmaz bedelinin tamamına hükmedilmesi, aksi halde bilirkişi kurullarınca belirlenen değer azalış oranına göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek, taraflara yukarıda açıklanan hususlarda dava konusu 109 ada 114 ve 116 parsellerle ilgili beyanda bulunmaları için mehil verilip, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. -Öte yandan; 27.11.2020 gün ve 31317 sayılı Resmi Gazete 'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 16/7/2020 tarihli ve 2018/104 E.-2020/39K....
A.Ş tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki 2 ve 3. bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Mahkemece, davacının aracındaki değer düşüklüğü de hesaba katılmak suretiyle aracın bedelinin iadesine karar verilmiş ise de, araç iade edilmeden bedel ödenmesi söz konusu olamayacağından ve aracın iadesi tarihinden itibaren bedele faiz işletilmesi gerektiğinden, bu hususun gözardı edilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, davacı yararına bozmayı gerektirir. 3-Mahkemece, davalı ... A.Ş. yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, ancak davacı lehine 660,00TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık; tapuda kayıtlı taşınmazın haricen satışına dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme nedeniyle bedel iadesi istemine ilişkin olup, Mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine, bedel iadesi isteğinin kabulüne karar verilmiş ve hüküm yalnızca davalı tarafından temyiz edilmiş olduğuna göre; Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 10.01.2013 tarih 1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarih 1 nolu Kararı ile kabul edilen ve 26.01.2013 tarih 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (3.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 21.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi SAYISI : 2019/277 E., 2020/64 K. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun (2797 sayılı Kanun) 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; dava her ne kadar 154 ada 1 parsel arsa vasfındaki taşınmaz ile 154 ada 8 parsel orman vasfındaki taşınmaz hakkında ise de davacılar davalarını 154 ada 1 parsel yönünden tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde bedel iadesi, 154 ada 8 orman parseli yönünden ise tapu iptal tescil talebi olmaksızın sadece orman parseli olan bu taşınmazı kendilerine satan ...'e ödedikleri bedelin iadesi davası olarak açmışlardır Dolayısıyla eldeki davanın ; orman parseli olan 154 ada 8 parsel yönünden orman araştırması gerektiren , Hazine ve Orman İdaresinin dahil olduğu bir tapu iptal tescil davası olmayıp sadece bedel iadesine, 154 ada 1 parsel ise şahıslar arasında açılmış adi yazılı satış sözleşmesine dayalı tapu iptal tescil olmadığı takdirde bedel iadesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır....
Maddesinde ise, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebileceklerinin hükme bağlandığı, katma değer vergisinde vergi indirimi mükellefiyete bağlı bir hak ve görev olduğundan ülkeyi terk eden mükelleflerin son beyannamelerindeki sonraki dönemlere devreden ve indirim yoluyla iadesi mümkün olmayan katma değer vergisini almaları gerektiği, aksi takdirde bu verginin yükümlünün üzerinde kalması durumunun söz konusu olacağı, bunun da vergi adaleti ve katma değer vergisinin yansıtılabilirliği ilkesiyle bağdaştırılamayacağı gerekçesiyle söz konusu verginin yükümlü şirkete iadesine karar vermiştir. Davalı idarece, 3065 sayılı Kanunun 32....
İSTİNAF NEDENLERİ:Davalı vekili; cevap dilekçesini tekrarla, davacı ile yapılan satışın gerçek satış olmadığını, e-ihale ile alınan aracın, kayden kısa bir süre kendi üzerinde kaldığını, semenin davalı tarafından alınmadığını, sigortacı tarafından alındığını, davacının şu anda malik olmadığını, aktif husumetinin bulunmadığını, davacı ile sonraki maliklerin aracı 2013 yılından beri kullandıklarını, davacılara kattığı ekonomik değer ve değer kaybı bulunduğunu, kaldı ki aracın kendilerine iade de edilmediğini, davacının söz konusu araçla ilgili aftan yararlanmayarak zararın artmasına neden olduğunu, aracın davacı tarafından kullanılması nedeni ile elde ettiği menfaat ve değer kaybı düşülerek ödenmesi, ayrıca aracın fiilen ve kayden davalıya iadesi şartı ile ödenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. GEREKÇE:Dava ;zapta karşı tekeffül hükümlerine göre açılan ödenen bedelin iadesi davasıdır....