Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kamulaştırma Yasasının 14. maddesinde, kamulaştırmaya konu taşınmaz malın sahibinin yapılan tebligat gününden veya tebliğ yerine geçen tarihten itibaren 30 gün içinde, takdir olunan bedel ile maddi hatalara karşı adli yargıda dava açılabileceği hükmüne yer verilmiş olup, bedele ilişkin olarak açılacak dava yönünden yasada öngörülen, hak düşürücü nitelikteki bu süre geçtikten sonra malikin artık bedel konusunda dava açma hakkı bulunmamaktadır. Malikin dava hakkının bulunduğu hak düşürücü süre içinde bedel artırım davası açıldıktan sonra HUMK’nun 86 ve müteakip maddelerine dayanılarak müddeabihin artırılmasına yönelik ıslah isteme hakkı mevcut ise de, bu süre geçtikten sonra bedelin daha da artırılması gerektiğinden bahisle ayrı bir davaya da konu edilemeyecek olan ilave bedel için ıslah talebinde bulunulmasına yasal olanak yoktur. Başka bir deyişle, ıslah istendiği tarihte dava hakkı düşmüş ise, bu husus ıslah istemine konu edilemez....

    Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar planlarının 11.10.1996 tarihinde kesinleştiği ve yerleşim yeri olarak işgal edildiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı Kanunla 20.04.2005 tarihinde değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmaz önce dava dışı belediye adına tescil edilmiş, davalılar miras bırakanı taşınmazı belediyeye bedel ödeyerek 17.12.1996 tarihinde satın almıştır. Davalı miras bırakanı Yasanın geçici 3.maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....

      Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar planlarının 21.5.1986 tarihinde kesinleştiği ve yerleşim yeri olarak işgal edildiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı Kanunla 20.04.2005 tarihinde değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmaz önce dava dışı belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazı belediyeye bedel ödeyerek 21.06.1996 tarihinde satın almıştır. Davalı Yasanın geçici 3.maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....

        Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar planlarının 21.5.1986 tarihinde kesinleştiği ve yerleşim yeri olarak işgal edildiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı Kanunla 20.04.2005 tarihinde değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmaz önce dava dışı belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazı belediyeye bedel ödeyerek 21.06.1996 tarihinde satın almıştır. Davalı Yasanın geçici 3.maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....

          Dosya kapsamından taşınmazın bulunduğu yerde imar planlarının 11.10.1996 tarihinde kesinleştiği ve yerleşim yeri olarak işgal edildiği görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 5334 sayılı Kanunla 20.04.2005 tarihinde değişiklik yapılmış ve bu değişiklikle Hazine adına tescili gereken 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescillerinin bedel talep edilmeksizin aynen devam edeceği hükme bağlanmıştır. Somut olayda, dava konusu taşınmaz önce dava dışı belediye adına tescil edilmiş, davalı taşınmazı belediyeye bedel ödeyerek 17.12.1996 tarihinde satın almıştır. Davalı Yasanın geçici 3.maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen adına doğrudan tescil yapılan gerçek yada tüzel hukuk kişisi olmadığından Hazineye bir bedel ödemesi gerekmez....

            Bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda emsal karşılaştırması yapılarak tespit edilen bedel ile ecrimisil bedeli, bozma öncesi ilk alınan rapor ile farklı olmasına rağmen, mahkemece bedel konusunda değişiklik olmadığı gerekçesi ile başka bir gerekçe gösterilmeksizin, Dairemizce bozulmasına karar verilen ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen bedel üzerinden kabul kararı verildiği anlaşılmış olup, raporlar arasında bedel farkı bulunduğu da gözetildiğinde infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulması, 2)Davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat, 500,00 TL ecrimisil bedeli talep ettiği anlaşılmış, ancak dosya arasında talep sonucunu belirlediğini/artırdığını gösterir dilekçeye rastlanılmamıştır....

              Bozma sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunda emsal karşılaştırması yapılarak tespit edilen bedel ile ecrimisil bedeli, bozma öncesi ilk alınan rapor ile farklı olmasına rağmen, mahkemece bedel konusunda değişiklik olmadığı gerekçesi ile başka bir gerekçe gösterilmeksizin, Dairemizce bozulmasına karar verilen ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edilen bedel üzerinden kabul kararı verildiği anlaşılmış olup, raporlar arasında bedel farkı bulunduğu da gözetildiğinde infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulması, 2)Davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat, 500,00 TL ecrimisil bedeli talep ettiği anlaşılmış, ancak dosya arasında talep sonucunu belirlediğini/artırdığını gösterir dilekçeye rastlanılmamıştır....

                Şöyle ki; 1-İlk karar ile tespit edilen kamulaştırma bedeli 8.951,00 TL’den acele el koyma dosyasındaki bedelin mahsubu ile fark 5.372,97 TL‘ye 18.07.2008 tarihinden son karar tarihi olan 04.12.2008 tarihine kadar, ilk bozma sonrası verilen ikinci karar ile oluşan fark bedel 7.204,79 TL’ye 18.07.2008 tarihinden ikinci karar tarihi olan 08.10.2015 tarihine kadar, son karar ile oluşan fark bedel 4.459,71 TL’ye ise 18.07.2008 tarihinden ilk karar tarihi olan 01.07.2021 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde tespit edilen bedelin tamamına son karar tarihine kadar faize hükmedilmesi, 2-)Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün, 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarih, 2018/104 Esas - 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet...

                  Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu taşınmazın davalı idare tarafından 1997 yılında kamulaştırıldığı, taşınmazın mülkiyetinin çekişmeli olması nedeniyle Kamulaştırma Kanununun 18. maddesi gereğince işlem yapılarak çekişmesiz kamulaştırma bedelinin bankaya depo edildiği, kamulaştırma evrakının 25.06.1997 tarihli yazıyla notere gönderildiği, mülkiyet ihtilafının çözümlenmesi üzerine taşınmazda pay sahibi olduğu tespit edilen davacılar tarafından süresi içerisinde bedel artırım davasının açıldığı anlaşıldığına göre dava bedel artırım davası olup, Kamulaştırma Yasasının 14. maddesinde, kamulaştırmaya konu taşınmaz malın sahibinin yapılan tebligat gününden veya tebliğ yerine geçen ferağ tarihinden itibaren 30 gün içinde, takdir olunan bedel ile maddi hatalara karşı adli yargıda dava açılabileceği hükmüne yer verilmiş olup, bedele ilişkin olarak açılacak dava yönünden yasada öngörülen, hak düşürücü nitelikteki bu süre geçtikten sonra malikin artık bedel konusunda...

                    Şöyle ki; 1-İlk karar ile tespit edilen kamulaştırma bedeli 8.951,00 TL’den acele el koyma dosyasındaki bedelin mahsubu ile fark 5.372,97 TL‘ye 18.07.2008 tarihinden son karar tarihi olan 04.12.2008 tarihine kadar, ilk bozma sonrası verilen ikinci karar ile oluşan fark bedel 7.204,79 TL’ye 18.07.2008 tarihinden ikinci karar tarihi olan 08.10.2015 tarihine kadar, son karar ile oluşan fark bedel 4.459,71 TL’ye ise 18.07.2008 tarihinden ilk karar tarihi olan 01.07.2021 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekirken, yazılı şekilde tespit edilen bedelin tamamına son karar tarihine kadar faize hükmedilmesi, 2-)Anayasa Mahkemesinin 27/11/2020 gün, 31317 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 16/07/2020 tarih, 2018/104 Esas - 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'la Değişik Kamulaştırma Kanunu'nun 10/8. fıkrasının dördüncü cümlesi; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet...

                      UYAP Entegrasyonu