KARŞI OY YAZISI Dava; haksız eylem nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Dairemizin 12/03/2013 günlü kararı ile bozulması üzerine davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenmiştir. ... Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur....
Kabule göre de; davalının eylemi ile oluşan hasarın binanın yeniden yapılmasının zorunlu kıldığının değerlendirilmesi durumunda, yeni bina yapımı için gerekli proje, ruhsat iskan bedellerinin yeni bina yapımı için gerekli ve zorunlu olduğu, davacının yeni bina yapması gerekmese bu şekilde giderler yapmayacağı gözetilerek tazminat miktarının içinde değerlendirilmesi gerekirken bedelden indirilmesi doğru görülmemiştir. Ancak davacının binasının eylemden önceki durumu, davacının zararının oluşmasında eklenen kusuru bulunup bulunmadığı tespit edilip varsa ancak bunlar zarardan indirilebilir. Davalının manevi tazminat isteğinin kabulüne ilişkin hükmün değerlendirilmesinde de; davacının malvarlığına yönelik eylem nedeniyle kişisel haklarına bir saldırı bulunmadığı anlaşılmakla, manevi tazminat koşullarının oluşmadığı gözetilmeksizin kabul kararı verilmesi yerinde görülmemiştir....
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan 29.02.2012 tarihli ziraat bilirkişisi ek raporunda davalının kendi taşınmazına diktiği zeytin ağaçlarının ileride davacı taşınmazına zarar vereceği belirtilmiştir. Somut zarar henüz gerçekleşmeden, muhtemel zarar nedeniyle komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi istenemez. Davalı tarafından dikilen ağaçlar nedeniyle henüz gerçekleşmiş bir somut zararın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 27.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Kabule göre de; davacı dava dilekçesinde taşınmazına taşkın olarak el atılan yere müdahalenin önlenmesi istenmekle 1028 parselinin tümüne bina yapılmış gibi el atmanın önlenmesine karar verilmesi hatalı bulunmuş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere, dava konusunu yapının bulunduğu taşınmaz oluşturmaktadır.Somut olayda, davacı 6 parsel sayılı taşınmazın adına tescilini istemiştir.Mahkemece, TMK.724.nun maddesinde belirlenen iyiniyet koşulu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, taşınmazın zemini ve üzerindeki yapı değeri toplamı üzerinden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir. 07.05.2007 tarihli inşaat bilirkişi raporunda zemin değeri 15.000,00YTL olarak belirlenmiştir....
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Somut olaya gelince; Dava konusu 3452 parsel sayılı taşınmazın dosyada yer alan tapu kaydına göre evveliyatı dava dışı Hazine’ye ait iken 20.03.1996 tarihinde hükmen ... idaresi adına tescil edildiği görülmektedir....
Mahkemece, davalı ... ve ... dava konusu gayrimenkul üzerine iyi niyetli olarak bina inşa ettikleri ve binanın arsadan değerli olduğu anlaşıldığından 386 ada 51 parselin fen bilirkişinin 13.12.1982 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterdiği 648 m2'lik bölümün ifrazen iptali ile muhik tazminat mukabili birleştirilen dava davacıları ... ve ... adlarına tapuya tesciline, arsa bedeli olan 2.008.800TL'nin ... ve Recep Ökem tarafından davalı ... adına ödenmesine, davalı ... aleyhindeki davanın feragat nedeniyle reddine, birleştirilen davada dava konusu yere ilişkin ... ve ... adlarına tescil kararı verildiğinden asıl dava dosyasında davalılar aleyhine açılan men'i müdahale davasının konusu kalmadığından bu konuda hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Hükmü, davacı-karşı davalı ... temsilcisi temyiz etmiştir. Asıl dava elatmanın önlenmesi, birleştirilen dava ise 743 sayılı Medeni Kanunun 650. maddesine dayalı temliken tescil isteğine ilişkindir....
Belediyesinde belediye başkan yardımcısı olarak görevli şikayetçi ... ile telefonda görüşüp randevu alarak sivil kıyafeti ile belediye binasına gelmesi, şikayetçiye ellerinde belediyenin imar uygulamalarına ilişkin yolsuzluk evrakı bulunduğunu, yakında belediyeye operasyon yapılıp başkan, başkan yardımcıları ve encümen üyelerinin tutuklanacaklarını söyleyerek, yapımı devam eden bir bina fotoğrafı, imzasız kaçak bina ihbar dilekçesi, 29/08/2006 tarihli bina yıkım kararına ilişkin ......
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde bina sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak bina sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebilir....
Bu hale göre, mahkemece mahallinde keşif yapılarak zararın meydana gelmesine neden olan bacanın hangi binaya ve binanın kime ait olduğu hususları belirlenerek, binanın davalıya ait olduğunun tespiti halinde, BK'nun 58. maddesi gereğince bina sahibinin, davalının yüklenici olduğunun tespiti halinde, binanın yapımının bitirilerek bina sahibine teslimi yapılmış ise bina sahibinin sorumlu olacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 3.4.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....