Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK m. 285/3). Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....
Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK m. 285/3). -//- Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşüncesiyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....
(Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı) Mehri müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 128. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK'nin 288. (Borçlar Kanununun 238.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Esasen taşınmazın sicil kaydı (mülkiyeti) da davalıya intikal ettirilmiştir. (BK.m.238)(4.HD. 18.2.1985 gün ve 1984/9153 E, 1985/1223 K., 1.H.D. 27.05.2009 tarih 2009/4577E-2009/6090 K). Bu durumda değinilen ilkeler çerçevesinde iddia ve buna ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde anılan belgeye değer verileceği kuşkusuzdur....
Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK m. 285/3). Evlilik birliğinin ...... boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte ...... üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....
Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK 285/3). Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. .//. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....
Köyü çalışma alanında bulunan 124 ada 41 parsel sayılı 941,40 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına, 124 ada 55 ve 340 ada 25 parsel sayılı 466,90 ve 3.943,37 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar 1/2 paylarla davacı ... ve davalı ... adına, 141 ada 17 parsel sayılı 1.042,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına bağışlama nedeniyle, 143 ada 1 parsel sayılı 285,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise davalı ... adına miras yoluyla gelen hak, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka ve satın alma iddiasına dayanarak dava açmıştır....
Noterliği'nin 29.08.1988 tarih ve 2729 yevmiye numaralı zilyetliğin devri ve bağışlama senediyle devredildiğini açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece dayanak senedin nizalı taşınmaza uyduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, senedin uygulandığına ilişkin bilgi ve keşif tutanağına yansıtılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, mahallinde HMK'nun 288. maddesi gereğince yeniden keşif icrasıyla yerel bilirkişi ve tarafların delil listelerinde bildirdikleri tanıkların HMK'nun 243. maddesi uyarınca usule uygun şekilde davet edilerek dinlenilmesi, davacı tarafın dayandığı bağışlama senedinin sınırları ve miktarı itibariyle nizalı taşınmaza uygulanması, dayanak senedin uyuşmazlık konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı hususunun keşfen belirlenmesi, dayanak senedin sınırları itibariyle nizalı taşınmaza ait olduğunun saptanması halinde miktarı üzerinde durulması ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesidir....
in kayden maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazı ölümünden 3 ay önce davalı eşine bağış suretiyle devrettiğini, mirasbırakanın kayden maliki olduğu 1 parça taşınmazının da 3. kişiye satılarak parasının davalıya verildiğini sandıklarını, ayrıca mirasbırakan adına kayıtlı ... plakalı aracı davalının kullandığı kanısında olduklarını, bu durumun doğru olması halinde davalının elde ettiği kazanımlar için doğan haklarını saklı tuttuklarını, bağışlama işleminin diğer mirasçıların saklı payını ihlal eden, terekeden mal kaçırmaya yönelik bir işlem olduğunu ileri sürerek bağışlama işleminin usule uygun olmadığının tespiti halinde bağışlama işleminin iptalini, aksi halde mirasbırakanın saklı paya tecavüz eden tasarruflarının tecavüz oranında indirilmesi ve indirilen kısmın davacıya özgülenmesini, tapu kaydı belirlenemeyen ancak diğer taşınmazın satış bedelinin davalıda olduğunun belirlenmesi durumunda satış bedelinin koşulları var ise iptalini, mümkün olmazsa tenkise tabi tutulmasını istemiştir...
Mahkemece, davalılar arasındaki yakın akrabalık nedeniyle ivazlı tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, yapılan satışta edimler arasında aşırı fark bulunmasına, İİY'nın 278/2 maddesinde edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğunun öngörülmesine, 3. kişi tarafından taşınmazın tasarruf tarihindeki bilirkişilerce belirlenen gerçek değerinin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle kanıtlanamamasına, edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde 3. kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğine, kaldı ki 3.kişi ...’in borçlu ...’ın ağabeyi olmasına, İİY'nın 278/1 maddesinde bu derece akrabalar arasında yapılan tasarrufların bağışlama hükmünde sayıldığının ve iptale tabi olduğunun öngörülmesine, diğer...
olduğunun açık ve net olduğu, davacının bir çok mal varlığı olduğu, oğlu olarak gördüğü müvekkiline yaptığı günü gelmeden ödemelerin bağışlama olduğunun açık olduğu, bağışlama idaresinin, bağışlayanın hal ve haraketlerinden yada olayın niteliğinden anlaşıldığı, kredi ödemelerinin hiçbir zaman ihtar çekilmeden ve gününden önce ödenmiş olması, bağışlama iradesinin göstergesi olduğunu, açılan davanın reddinin gerektiği, davacı aleyhine alacak miktarının %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiği görülmüştür....