Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir. Genel olarak, bağışlamanın yukarıda açıklanan öğeleri gözetildiğinde, bir eşin diğer eşe ait bir malvarlığına yaptığı her katkının ya da kazandırmanın bağışlama olmayacağı kabul edilmektedir (Gümüş, M.Alper: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'na göre Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C.1, 3.B, ... 2013, s.205; Zeytin, Zafer: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ve Tasfiyesi, 2.B, ... 2008, s.144). Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Aile üyelerinin birlikte yararlanmaları ya da geleceğe yönelik yatırım yapmak amacıyla birlikte malvarlığı edinmeleri, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır....

    Bedelin ödenmesi halinde 163 metrekarelik arsa tahsisinin yapılarak tapusunun verileceğinin bildirildiğini, taksitleri öderken bu kez 10.10.2007 tarihli yazı ile arsanın Toki Başkanlığına inşaat yapılması için verildiğinin bildirildiğini, bu şekilde tek taraflı olarak satış vaadinden döndüğünü ileri sürerek, 163 metrekarelik taşınmazın tapusunun adına verilmesine, mümkün olmazsa arsanın rayiç değerinin tesbit edilerek fazla hakları saklı kalarak, 10.000 TL.nin faizi ile ödetilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....

      - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin yetkili satıcısı olduğunu, aldığı mal karşılığı 19.220.00 YTL toplam tutarlı üç adet çek verdiğini, teslim edilen maldan 4 adet motorsikletin ayıplı olduğunun teslimden bir gün sonra anlaşılması üzerine ayıbın ihbar edildiğini, ayıbın giderilmesi vaadinden sonuç alınamadığını, davalının yedek parça ve servis hizmet edimini de yerine getirmediğini belirterek sözleşmenin feshine, 10 adet motorsikletin davalıya iadesine, çeklerden dolayı 11.090 YTL borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yetkili mahkemenin müvekkili şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu ve faaliyette bulunduğu yer olan İzmir Mahkemeleri olduğunu bildirerek yetki itirazında bulunduğu gibi, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, kaldı ki ayıplı mal teslimi de olmadığını, akdin feshini gerektirir hal de bulunmadığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....

        Taraflar arasındaki dava, taşınmaz satım vaadinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 25/06/2020 tarihli ve 564 sayılı kararı gereğince satış vaadi sözleşmelerine dayalı tapu iptali ve el atmanın önlenmesi davaları sonucu verilen hüküm ve kararlara yönelik istinaf kanun yolu başvurularını inceleme görevi Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi'ne verilmiştir. Açıklanan nedenlerle, Dairemizin iş bölümü yönünden görevsizliğine, dosyanın görevli ve iş bölümü bakımından yetkili Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- Hukuk Muhakemeleri Kanununun 352. maddesi ve iş bölümü gereğince dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 2- Dosyanın istinaf incelemesini yapmakla görevli Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1....

        Davacının gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı, taşınmaz devrinin tarafına yapılmadığı açık oulp davalılarca İzale-i Şuyu davası açılmakla satış vaadinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyecekleri anlaşılmaktadır. Öyle olunca davacı taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelini isteyebilir. Taşınmazın İzale-i Şuyu davası sonucunda satışa çıkarılması davacının rayiç bedel istemisine engel değildir. Mahkemece mahallinde keşif yapılarak bilirkişi marifetiyle taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinin tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 15.60 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.1.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Noterliği'nin 29.08.1988 tarih ve 2729 yevmiye numaralı zilyetliğin devri ve bağışlama senediyle devredildiğini açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece dayanak senedin nizalı taşınmaza uyduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de, senedin uygulandığına ilişkin bilgi ve keşif tutanağına yansıtılmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, mahallinde HMK'nun 288. maddesi gereğince yeniden keşif icrasıyla yerel bilirkişi ve tarafların delil listelerinde bildirdikleri tanıkların HMK'nun 243. maddesi uyarınca usule uygun şekilde davet edilerek dinlenilmesi, davacı tarafın dayandığı bağışlama senedinin sınırları ve miktarı itibariyle nizalı taşınmaza uygulanması, dayanak senedin uyuşmazlık konusu taşınmazı kapsayıp kapsamadığı hususunun keşfen belirlenmesi, dayanak senedin sınırları itibariyle nizalı taşınmaza ait olduğunun saptanması halinde miktarı üzerinde durulması ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesidir....

            in kayden maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazı ölümünden 3 ay önce davalı eşine bağış suretiyle devrettiğini, mirasbırakanın kayden maliki olduğu 1 parça taşınmazının da 3. kişiye satılarak parasının davalıya verildiğini sandıklarını, ayrıca mirasbırakan adına kayıtlı ... plakalı aracı davalının kullandığı kanısında olduklarını, bu durumun doğru olması halinde davalının elde ettiği kazanımlar için doğan haklarını saklı tuttuklarını, bağışlama işleminin diğer mirasçıların saklı payını ihlal eden, terekeden mal kaçırmaya yönelik bir işlem olduğunu ileri sürerek bağışlama işleminin usule uygun olmadığının tespiti halinde bağışlama işleminin iptalini, aksi halde mirasbırakanın saklı paya tecavüz eden tasarruflarının tecavüz oranında indirilmesi ve indirilen kısmın davacıya özgülenmesini, tapu kaydı belirlenemeyen ancak diğer taşınmazın satış bedelinin davalıda olduğunun belirlenmesi durumunda satış bedelinin koşulları var ise iptalini, mümkün olmazsa tenkise tabi tutulmasını istemiştir...

              Köyü çalışma alanında bulunan 124 ada 41 parsel sayılı 941,40 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına, 124 ada 55 ve 340 ada 25 parsel sayılı 466,90 ve 3.943,37 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar 1/2 paylarla davacı ... ve davalı ... adına, 141 ada 17 parsel sayılı 1.042,24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı ... adına bağışlama nedeniyle, 143 ada 1 parsel sayılı 285,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise davalı ... adına miras yoluyla gelen hak, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., miras yoluyla gelen hakka ve satın alma iddiasına dayanarak dava açmıştır....

                HÜKÜM :Yukarıda açıklanan sebeplerle; 1- Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Dairemiz karar tarihi itibariyle davalı tarafından mehir senedinden kaynaklı alacak davasına yönelik alınması gereken 3.300,397 TL nispi harçtan, davalı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL maktu harç ile 789,20 TL nispi harç toplamı olan 825,10 TL'nin mahsubu ile bakiye 2.475,297 TL'nin davalıdan alınarak, HAZİNE'YE GELİR KAYDINA 4- Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerine bırakılmasına, 5- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 6- Dairemiz kararının tebliğ ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK'nın 362/1- a maddesi gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi....

                ün hayatta olduğu,taksim senedinin tanziminden sonra murisin 03.05.2011 tarihinde vefat ettiği, taşınmazın zilyetliğinin hiçbir zaman davacıya devredilmediği, davacının davalının muris baba ve annelerine bakması, köye gitmesi şartıyla dava konusu ev ve arsasının davalının kullanımına muvafakat ettiğinin anlaşıldığı, davaya konu sözleşmenin muris hayatta iken yapılması nedeniyle bağışlama sözleşmesi niteliğinde olduğu,bağışlanmasının resmi şekle tabi olup şekle ve usulüne uygun bir bağışlama vadinin de sözkonusu olmadığı,davacı lehine bağışlama vaadi ve miras taksiminden sözedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ç. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. D....

                  UYAP Entegrasyonu