Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 285. maddesinde bağışlama sözleşmesi “bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış, 290. maddesinde de koşullu bağışlamaya yer verilmiş buna göre; “bağışlamanın bir koşula bağlanarak” yapılabileceği ifade edilmiştir. 288. maddesinde “bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”, “şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğinde elden bağışlama hükmündedir. Ancak geçerliliği resmi şekle bağlanmış olan bağışlamalarda bu hüküm uygulanmaz” düzenlemesine yer verilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesine göre de taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur....
Mehri müeccel, ileriye (evliliğin boşanma ya da ölümle son bulunması haline kadar) yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, Borçlar Kanunu'nun 110. maddesinde yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, Borçlar Kanunu'nun 238. maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır (BK m. 238/1) (4. HD 18.02.1985 - 1984/9153 E., 1985/1223 K., YKD 1985 Sayı, sh. 802). Bu du-rumda ve değinilen ilkeler çerçevesinde tespit edilen olgular birlikte değer-lendirildiğinde, murisin diğer mirasçıların saklı payını zedeleme kastı ile hareket ettiğini söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, tenkis koşullarının oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir....
tahsisin belirtilen vakıf lehine tahsis şerhi şeklinde tapu kaydına düşülmüş olduğunu, vakfın arsa üzerine öğrenci yurdu binası inşa ettiğini, müvekkilin bağışlama şartının gerçekleşmemesine dayanarak bağışlamadan rücu ve tapu iptali ve tescil kaydının iptali ile arsanın adına tescili talebiyle davada İstanbul Anadolu 13....
(Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi'nin 25.10.1965 günlü, 4557/5028 sayılı kararı) Mehri müeccel, ileriye yönelik bir bağışlama vaadidir. Koca dışında üçüncü bir kişinin de bağışlama vaadi geçerlidir. Ancak, bu durum, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 128. maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunun (BK) 110. maddesi) yazılı üçüncü kişi yararına borç altına girme olmayıp, TBK'nin 288. (Borçlar Kanununun 238.) maddesinde düzenlenmiş bağışlama vaadidir. Bağışlama vaadinin geçerliliği, yazılı olma koşuluna bağlıdır. Esasen taşınmazın sicil kaydı (mülkiyeti) da davalıya intikal ettirilmiştir. (BK.m.238)(4.HD. 18.2.1985 gün ve 1984/9153 E, 1985/1223 K., 1.H.D. 27.05.2009 tarih 2009/4577E-2009/6090 K). Bu durumda değinilen ilkeler çerçevesinde iddia ve buna ilişkin olgular birlikte değerlendirildiğinde anılan belgeye değer verileceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir....
Noterliğinin ... tarihli ve ... yevmiye numaralı ihbarnamesi düzenlenerek tebliğ edildiğini ancak fesih iradesinin davalıya bildirilmesinin hemen akabinde davalının fesih bildirimine karşılık kişisel bir tepki ve girişimle 24/09/2017 tarihinde müvekkil ... sergilenmekte olan ve bağışlama ile mülkiyeti müvekkile geçen dava konusu eserleri izinsiz olarak topladığını ve müvekkilin bilgi ve onayı olmadan alıp götürdüğünü, davalının bu eyleminin kamera kayıtları ve Rektörlüğün 02/10/2017 tarihli tutanağı ile sabit olduğunu, Türk Borçlar Kanunu'nda bağışlamanın kurulmasının düzenlendiğini, buna göre bağışlama sözü vermenin madde 288e göre Bağışlama sözü vermenin geçerliliği bu sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır, bir taşınmazın veya taşınmaz üzerindeki ayni bir hakkın bağışlanması sözü vermenin geçerliliği ancak resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır, şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olan bağışlama sözü verme, bağışlayan tarafından yerine getirildiğine, elden bağışlama hükmündedir...
Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Bağışlama, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın bağışlananın malvarlığında bir artış sağlamak amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermeyi üstlenmesi (taahhüt) ya da vermesi yoluyla bu iki kişi arasında yapılan sözleşmedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi bağışlama, hukukî işlemlerin bir çeşidi olan sözleşme mahiyetindedir. Bu sözleşmede, yalnızca bağışlayan bağışlanana belirli bir değeri verdiğinden ya da vermeyi üstlendiğinden ve bağışlanan karşılık bir değer vermeyi üstlenmediğinden, bu tek tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Tek tarafa borç yükleyen bu sözleşme, kendisine değer kazandıran kişiyi (bağışlananı) teberru yoluyla zenginleştirme amacını gütmektedir. Düğün sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kendisine bağışlanmış sayılır ve onun kişisel malıdır....
Sayılı işlemle murisin en büyük erkek çocuğu olan davalı Şaban Yıldız'a bağışlandığını, söz konusu taşınmaz halen davalı mirasçı adına tescilli olduğunu, celp edilecek olan tapu kayıtlardan anlaşılacağı üzere; söz konusu taşınmazın muris tarafından, davalıya "bağış" yoluyla devir ve tescil edildiği açıkça görüleceğini, söz konusu bağışlama, muris tarafından çocukları olan ve hepsi kadın olan müvekkillerimizden (belli ki; toplumda yaygın olduğu şekliyle; "kız evlatlara miras bırakmama" amacıyla) "mal kaçırma" amacıyla yapıldığının açık olduğunu, bu şekilde muris ile davalı arasında yapılan "sağlar arası bir işlemle" hepsi kadın olan müvekkillerinin saklı payları edilerek etkisiz kılındığını, dolayısıyla yapılan bu bağışlama, TMK md 565/4 gereği tenkise tabi olup, yasal mirasçılar olan müvekkillerimiz tarafından tenkisi talep edileceğini, dava konusu "bağış işleminde" müvekkilerimizin saklı paylarını ihlal edilen kısımlarının her biri için ayrı ayrı olmak üzere tenkisi için eldeki davanın...
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, taşınmazların mal ayrılığı rejimi döneminde satın alındığını, dava dilekçesinde açıkça evlilik birliğinin sürdürülmesi ve kadının sosyal güvencesi amacıyla vekil edeni adına tescil edildiği ileri sürüldüğünü, bu işlemin açıkça elden bağışlama niteliğinde olduğunu, ayrıca tapu iptali talebinde bulunulamayacağını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazların evlilik birliğinin sürdürülmesi ve kadının sosyal güvencesi amacıyla davalı adına tescil edilmesinin elden bağışlama niteliğinde olduğu ve davalının kişisel malı haline dönüştüğü, böyle bir taşınmaz için katkı nedeniyle alacak isteğinde bulunulamayacağı görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar, 02.05.1980 tarihinde evlenmişler, 23.01.2007 tarihinde açılan davanın boşanmayla sonuçlanması üzerine, 04.12.2008 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır....
un satış bedelini ödediğini yazılı belge ile ispatlayamadığı, 6183 sayılı yasanın 28/2 maddesi hükmü gereği yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde olup, iyiniyet koşulu aranmaksızın iptale tabi bulunması gerektiği nedenleriyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Mahkemece dava konusu tasarruf, tasarruf tarihine kadar olan alacak ve ferileri ile iptal edildiğinden, davacıya tasarruf tarihindeki alacak miktarı olan 4.922.370,26 TL ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi verilmesi gerekirken verilmemesi, davacı lehine 1136 Sayılı Avukatlık Kanunun 168.maddesinde değişiklik yapan 5904 Sayılı yasanın 35.maddesi...
na 28/06/2000 tarihinde bağışladığını, bağışlama amacının, maddi durumu iyi olmayan başarılı üniversite öğrencilerinin bedelsiz olarak konaklaması olduğunu, davalının bir müddet çekişmeli bağımsız bölümü amacına uygun kullandığını, ancak, daha sonra bağımsız bölümün amacına aykırı olarak kiraya verildiğini ileri sürerek taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir. Mahkemece, çekişmeli bağımsız bölümün iki yıldır boş olduğu ve bu nedenle bağışlama koşuluna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir....