Türk Borçlar Kanununu 122. maddesinde, zararın temerrüt faizinden fazla olduğu takdirde munzam zarar talep edilebileceğinin düzenlendiği, Yargıtayın yerleşik kararlarına göre, munzam zararın olası bir zarar olmadığı, davacının iddia ve talep ettiği gibi muhtemel kar ya da karşılanan kısmı aşan zarar varsa bu husus inandırıcı bir biçimde kanıtlanabilirse ve de davalının kusuru/temerrüdü ile zarar arasında illiyet bağı kurulabilirse, bu koşullarda munzam zarar talep edilebileceğinin hüküm altına alındığı, davacının da somut bir zarardan söz etmediği, davacının muhtemel kar mahrumiyetine dayandığı, bu hususun munzam zarar kapsamı dışında olduğu, salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK nun 122. maddesi kapsamında munzam zararın kanıtı olarak ileri süremeyeceği ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzlukların alacaklı zararı...
taleple bağlı kalınarak 379,87 TL asıl alacak, 1.264,56 TL dava tarihine kadar işlemiş faiz ve 3.355,57 TL munzam zarar tazminatı olmak üzere toplam 5.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, anılan dosyada munzam zararın toplam 11.060,67 TL olarak tespit edildiğini, taleple bağlılık ilkesi uyarınca hüküm altına alınan 3.355,57 TL'nin çıkartılması ile bakiye 7.705,10 TL munzam zararın tahsilinin gerektiğini ileri sürerek 7.705,10 TL munzam zararın 31/01/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Munzam zarar talep edebilmek için ilk koşul bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. İkinci koşul; borçlunun temerrüdü nedeniyle temerrüt faiziyle karşılanamayan alacaklı zararının mevcudiyetidir. üçüncü koşul; borçlunun temerrüde düşmede kusurlu olmasıdır. Dördüncü koşul ise borçlunun temerrüdü ile alacaklının munzam zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ------ Esas ve Karar sayılı kararında belirtildiği üzere munzam zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerinde olup, alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, Asıl dava; eser sözleşmesinden kaynaklı faturaya dayalı itirazın iptali, birleşen dava ise, aynı sözleşmeden kaynaklı ayıp nedeniyle bedelde indirim, bu talep mümkün değilse eksik ve ayıplı işler bedelinin tahsili ile sözleşme konusu malın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle munzam zarar ve kar kaybı zararlarının tahsili talebi istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 HMK, 6098 Sayılı TBK 3. Değerlendirme ve karar Asıl dava; eser sözleşmesinden kaynaklı faturaya dayalı itirazın iptali, birleşen dava ise, aynı sözleşmeden kaynaklı ayıp nedeniyle bedelde indirim, bu talep mümkün değilse eksik ve ayıplı işler bedelinin tahsili ile sözleşme konusu malın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle munzam zarar ve kar kaybı zararlarının tahsili talebine ilişkindir....
Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
nin bankacılık faaliyetlerine T.C. ... gayrimenkul faaliyetlerine davalı ...'nin halef olduğu, munzam zarar davasında ...'nın davalı olarak gösterildiği ancak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamı ile dava konusu olayın gayrimenkul faaliyetleri ile ilgili bulunduğu gerekçesi ile ...'na yöneltilen husumetin yersiz olduğuna karar verildiğini, bunun akabinde munzam zarar alacağının tahsili için ...'nin gayrimenkul faaliyetlerinin halefi davalı ... aleyhine dava açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek müvekkili bankanın 4.967.332,00 TL olan munzam zarar alacağının, 14.12.2001 tarihinden itibaren ... kısa vadeli avans kredi faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili; müvekkilinin ...'...
Munzam zarardan sorumluluk, borçlunun temerrüde düşmekteki kusuruna dayanan bir sorumluluk olup kural olarak munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararını, zarar ile borçlunun temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlü olup borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olduğunu ispatla yükümlü değildir. Borçlu ancak, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını kanıtlayarak munzam zarar sorumluluğundan kurtulabilir. TBK'nın yukarıda belirtilen maddesi uyarınca borçlunun munzam zarardan sorumlu tutulabilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerekmekte olup soyut olarak aşkın zarar iddiası, enflasyon oranı, paranın alım gücü gibi değişkenlik arz eden durumlar bu zararın varlık ve miktarı için yeterli değildir....
Davacı:Kira alacağının geç ödenmesinden dolayı munzam zarar bulunduğunu iddia ederek kısmi dava açmış, şimdilik 10.000,00 TL'nin temerrüt tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme:Dava davaya konu çekişmenin kira sözleşmesinden kaynaklandığından Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu kabul ederek Asliye Ticaret Mahkemesinin görevsizliğine karar vermiştir.İstinaf sebepleri:Davacı süresinde sunduğu istinaf başvurusunda; görevsizlik kararının hatalı olduğunu, her ne kadar icra dosyasına konu alacak kira sözleşmesinden kaynaklanmış olsa da munzam zararın kök ilişkiden,asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borç olması nedeniyle yetkili mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir....
Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup bu süre dışında kalan zarar bölümünün ise zamanaşımına uğradığı, dolayısıyla eldeki munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre nazara alınarak bu dönem için davacı alacaklının maruz kaldığı zarar miktarından, elde ettiği faiz gelirinin mahsubu gerektiği, dosya içeriğine uygun 25.02.2015 günlü bilirkişi ek raporunda mütalaa edildiği üzere dava konusu dönemde davacının hesaplanan munzam zarar tutarının, aynı dönemde elde edilen temerrüt faizinden daha az olduğu, sonuç olarak davacının talep edebileceği munzam zarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. IV. TEMYİZ A....
Reddiyat Makbuzu ile 1.912,92 TL sinin Tahsil Harcı, 840,84 TL sinin ise Cezaevi Harcı olmak üzere 48.036,02 TL ödeme yapıldığı, Davacı tarafından, yapılan ödemeye ilişkin munzam zarar tazmini talebinin işbu davaya konu edildiği, Sayın Mahkemece davacının munzam zarar alacağı olduğunun kabulü halinde; davalı şirketin yapmış olduğu, işbu dava konusu 33.602,00 TL tazminat ödemesinin, farklı değerleme kriterlerine göre; 21.09.2021-21.03.2022 dönemindeki değişim tutarları ortalamasının 18.493,77 TL olarak hesaplandığı mütalaa edildiği anlaşıldı. Davacı vekili 03.04.2023 tarihli dilekçesi ile dava değerini 18.493,77 TL'ye çıkarmıştır. Munzam zarar, farazi zarar olmayıp; somut bir zarardır. 6098 sayılı TBK'nın 122. maddesi uyarınca alacaklının temerrüt faizini aşan bir zarara uğraması gerekmektedir. Bu durumda borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür....