enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlaması gerektiği ve davacının munzam zararın oluştuğu ikna edici bir biçimde kanıtlayamadığı, munzam zarar talep edilebilmesinin koşullarının oluşmadığı, davacının munzam zarar talep etme şartlarının ve munzam zararının oluşmadığı kanaatine varılmış davacının davasının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Somut uyuşmazlık; dava konusu alacağın, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibinden kaynaklı olarak davacının uğradığı munzam zarar talebinden kaynaklanmaktadır. Davacı, davalı tarafından aleyhine başlatılan icra takibinden dolayı uğradığı zararın tazmini amacıyla eldeki davayı açmıştır....
İcra Müdürlüğünün ...E sayılı dosyaları ile başlatılan takiplerin ana para + faiz olmak üzere tahsil edildiği ancak Covid döneminde yaşanan enflasyon karşısında ana paradaki değer kaybı nedeni ile ana parada munzam zarar olduğu, yapılan hesaplama sonrasında ... İcra Müdürlüğüne ait dosyada asıl alacağın 1.400.770,95-TL, ... İcra Müdürlüğüne ait dosyada asıl alacağın 1.478.976,46-TL değer kaybına uğradığından bahisle toplam 2.878.747,11-TL munzam zarar alacağının tahsili için ... İcra Müdürlüğünün ......
Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve------ karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir....
Kanun maddesinde öngörülen alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faizi ile karşılanmayan zararın ödenebilmesi için, uğranılan zararın varlığı ile miktarının da kanıtlanması gerektiği, bu zarar muayyen paranın gününde ödenmemesinden doğan zarar olup davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekmektedir. Burada kanıtlanacak olguların; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu, davacının belirtildiği şekilde bir zararı da ispatlayamadığı değerlendirilmiştir.Tüm dosya kapsamı, Kanun maddesi, Hukuk Genel Kurulu kararı birlikte değerlendirildiğinde, bilirkişi raporu mahkememizce benimsenmeyerek, davacının yukarıda açıklandığı şekilde dava konusu ettiği munzam zararı ispatlayamadığı değerlendirildiğinden davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
lll.İNCELEME ve GEREKÇE:Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Uyuşmazlık; Davacının, davalı şirketten kullandığı kredi kapsamında 18.01.2013 tarihinde davalı yana kredi kapatma komisyonunu olarak ödediği haksız bedelin 02.01.2023 tarihinde faiziyle iade edilmesi nedeniyle, faizle karşılanmayan munzam zararın bulunup bulunmadığı, miktarının ne olduğu hususundadır.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir....
Ayrıca davacı taraf, enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, tahsil edilen yasal faizin alacaklının zararını karşılar nitelikte olmadığını belirterek munzam zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, munzam zarar iddiasına konu alacak iddiasının araç hasarı sonucu davacı aracında meydana gelen hasar iddiası olduğu, aracın kasko sigortacısı olması hasebiyle davalının sorumlu tutulduğu, zarar tutarının ne kadar olduğu ve hasarın oluş şeklinin poliçe teminatı kapsamında olup olmadığı hususunun doğal olarak taraflar arasında ihtilaflı olduğu nitekim davacı STK nezdinde talepte bulunurken bile gerçek zarar tutarını ön göremediğinden bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiği zarar tutarının bilirkişi tarafından rapor tarihindeki güncel kriterlere göre belirlendiği, kaza, başvuru, rapor, karar, icra ve tahsil tarihleri dikkate alındığında makul yargılama sürelerinin aşıldığından bahsedilemeyeceği gibi hukuk...
-TL munzam zararın işlem tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının söz konusu işlemler nedeniyle daha önce İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/471 Esas ve 2009/555 Karar sayılı dosyasında açtığı davanın kabul edilerek hükme bağlandığını, şimdi ise olası işlemler ve varsayımsal hesapla sözkonusu davada tahsil ettiği zararın üzerinde munzam zarar talebinde bulunduğunu, davacının parasını kendi isteği ile müvekkili bankaya aktardığını ve yine kendi isteği ile tahvil alındığını, munzam zararın kesin bir biçimde anlatılamadığını savunarak davanın reddini savunmuştur....
, maaş farkı, munzam zarar emeklilik maaşı farkı ve manevi tazminat talebine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı tarafın munzam zararın tazmini talebi açısından ise; Borçlar Kanununun 122. (eski BK 105) maddesi uyarınca alacaklının zararı aşkın (munzam) zarar miktarı tespit edilerek giderilecektir. Alınan bilirkişi raporundan üzere davacı için tahakkuk edecek faizin bankalardan kullanmak zorunda kaldığı kredilerden kaynaklı faizden daha yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Davacı açısından munzam zarar hükmedilebilmesi için davacı alacaklının zararının faizle karşılanamadığını, bunun üstünde zararının oluştuğunu, maddi vakıalarla ve belgelerle kanıtlanması gerekir. Davacı tarafça munzam zarar talebine ilişkin iddianın ötesinde bilgi ve belge sunulmadığından, munzam zarar talebinin bu gerekçe ile reddi yerindedir. Bu itibarla; taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde olmadığından, HMK'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Salihli 2....