İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 25/01/2022 NUMARASI : 2021/1676 ESAS- 2022/218 KARAR DAVA KONUSU : ŞİKAYET (İCRA MEMUR MUAMELESİ) KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili tarihli dava dilekçesinde özetle ;aleyhlerine yürütülen takipte itirazın iptali kararından sonra düzenlenen 08.04.2019 tarihli icra emri kapsamında dosyaya 201.289.25 TL ödeme yapıldığını kendilerine 20.05.2019 tarihli borç muhtırası gönderilidğini, borç muhtırasının icra emrine aykırı olduğunu,muhtıra ekinde alacak kalemlerine ilişkin tutarların belirtilmediğini, ödemeleri gereken bakiye bir borç bulunmadığını belirterek 20.05.2019 tarihli borç ödeme yazısı ve yazının dayanağı icra memurluğu işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili katılma yoluyla verdiği istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarla, kanun da takas için bir irade açıklaması arandığını, borçlunun takas hakkını kullanma isteğini alacaklıya bildirmesi gerektiğini, takasın bir sözleşme olmadığı için karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığını, takasın aynı zamanda borcu sona erdirdiği için bir tasarruf işlemi olduğunu, bu nedenle, borçlu takas edilecek alacak üzerinde tasarruf yetkisine sahip olması gerektiğini, ancak takas-mahsup talebinin belirtmiş oldukları Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere icra mahkemesine yapılması zorunluluğu olmayıp, bu hususu icra müdürlüğüne beyan etmenin de yeterli olduğunu, Ortaca İcra Müdürlüğünce takas-mahsup işleminin kabul edilmemesi nedeniyle bakiye borç muhtırasının kurumlarına tebliğ edildiğini, bu nedenle bakiye borç muhtırasının iptali için şikâyet yoluna başvurulduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müşterek ve müteselsil sorumluluğun yarı yarıya sorumluluk...
Hükme esas alınan 20.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda, 30/01/2014 tarihli bakiye borcun asıl alacak, ilam vekalet ücreti, ilam yargılama gideri ve faizler olmak üzere 36.086,28 TL olduğu, şikayete konu icra müdürlüğünce yapılan hesap 48.763,12 TL olup aradaki farkın 12.676,84 TL olduğu görüşü bildirilmiştir. Dosyanın incelenmesinde mahkemece alınan 20.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda, asıl alacak, ilam vekalet ücreti, ilam yargılama gideri ve faizlerinin hesaplandığı, şikayete konu muhtıra hesabında bu alacak kalemlerinin yanında icra vekalet ücreti alacağının da bulunduğu, bilirkişi raporunda bakiye borç belirlenirken icra vekalet ücretinin hesaplanmadığı, mahkemece eksik hesaplamaya dayalı ve hükme elverişli olmayan bu rapor esas alınarak sonuca gidildiği anlaşılmıştır....
Şikayet konusu dosyada borçlunun iddiası yeniden yapılandırma sözleşmesi kapsamında alacaklı bankaya yapılan ödemeler ile dosya borcunun itfa edildiği şeklinde olup, alacaklı da protokol hükümlerine uyulmadığı için yapılandırma sözleşmesinin hükümsüz kaldığı, bu nedenle bakiye borç için takiplerin yenilendiğini ileri sürmektedir. Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda, protokol kapsamında yapılan ödemeler ile protokol hükümlerinin ihlal edilip edilmediği, dosya borcunun kapanıp kapanmadığı hususunda hesaplar üzerinde herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan başka bir borçlunun yeniden yapılandırma sözleşmesinin hükümsüz kalıp kalmadığı hususunda delil tespiti talebiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesine müracaatı üzerine 2013/ 78 D. Iş sayılı dosyası üzerinden alınan bilirkişi raporundaki tespit edilen bakiye borç miktarı aynen esas alınarak rapor oluşturulduğu, bu hali ile bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı ve hükme dayanak yapılamayacağı anlaşılmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Uyuşmazlık İİK'nın 24. maddesi kapsamında ödenmesi gereken bedele yönelik bakiye borç muhtırasının iptaline ilişkindir. T5 2017/1744 esas sayılı dosyasının tetkikinden; alacaklı T3 tarafından T6 Şti. ve Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. aleyhine Kocaeli 2....
Aile Mahkemesi'nin 2014/697 Esas 2015/420 karar sayılı dosyasında hükmedilen nafakaya istinaden ilamlı icra takibine başlanıldığı, takibin kesinleştiği, 03.11.2020 tarihinde davalı alacaklı tarafından icra müdürlüğünden dosya hesabının yapılmasının ve borçluya bakiye borç muhtırasının gönderilmesinin talep edildiği, icra müdürlüğünce 03.11.2020 tarihinde bakiye borç hesabının yapıldığı, 03.11.2020 tarihinde hazırlanan muhtıra tebligatının 12.11.2020 tarihinde asile tebliğ edildiği, 05.11.2020 tarihinde davacı borçlu vekilinin vekaletname ibraz ettiği, 16.11.2020 tarihinde davacı vekili tarafından icra dosyasına dilekçe ibraz edilerek kapak hesabına itiraz edildiği, 17.11.2020 tarihinde de icra mahkemesine başvurularak; muhtıranın vekile tebliğinin gerekmesi sebebi ile asile tebliği yok hükmünde olduğunun, lehine nafakaya hükmedilen çocuk Mina'nın reşit olması sebebi ile nafakanın son bulduğunun, borç hesabında bu hususun dikkate alınmadığının, kapak hesabına istinaden hazırlanan muhtırada...
DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davalı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Borçlu vekili borç miktarının hatalı olarak hesaplandığını belirterek ... tarihli borç muhtırasının iptali ile ilama uygun yeni hesaplamanın yapılmasını talep etmiştir. Alacaklı vekili, yerel mahkeme kararına dayalı olarak yapılan önceki dosya hesaplarına itiraz edilmediğini, haciz işlemlerinin bu rakamlar üzerinden yürüdüğünü, bu rakamlara itiraz edilmediğinden takibin bu yönüyle kesinleştiğini, sehven tahsil edilip sonra iade edilen paraların ve faizlerinin dosya hesabına eklenmesi gerektiğini borçlunun iddialarının yerinde olmadığını belirterek şikayetin reddi gerektiğini savunmuştur....
İcra Müdürlüğü’nün 2020/676 esas sayılı dosyasından gönderilen 08/04/2021 tarihli bakiye borç muhtırasının iptal edilip ilama uygun bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini, takibe konu edilen Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01/06/2017 tarihli 2016/141 E. 2017/146 K. sayılı kararı sonrasında başlatılan takipte ilk takip miktarının 100.916.930,00 TL olduğunu, daha sonra bakanlık tarafından 31/12/2020 tarihinde 7.923.350,53 TL ödeme yapıldığını, talep edilen borç miktarının yanlış hesaplanan faiz miktarından kaynaklandığını, borcun ödenen kısmı dikkate alınmaksızın icra müdürünün alacaklının talebini reddetmesi gerekirken talebin kabulü yönünde işlem yaparak bakiye borç muhtırası gönderilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’n Geçici 6. maddesi uyarınca icra vekalet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğini bu nedenlerle şikayetlerinin kabulü ile Kocaeli 8....
Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Borçlu vekili, icra dosyasına yapılan ödeme ile borcu kalmadığından 12.02.2014 tarihli bakiye borç muhtırasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu kapsamında 27.04.2014 ödeme tarihi itibariyle bakiye dosya borcunun 7140.49TL olduğunun tespit edilmesi nedeniyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Hükmün borçlu tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz'ce onanmasına, karar verilmiş,borçlu karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Sair karar düzeltme itirazları yerinde değil ise de; Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının niteliği gereği kendisini vekil ile temsil ettiren taraflar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmekte olup; icra vekalet ücreti hesaplamasının da AAÜT uyarınca maktu olarak tayini gerekir....
KARAR Borçlu idare vekili, vekil edeni aleyhine başlatılan ilamlı takibe konu vekalet ücreti alacağının, 193 sayılı Gelir Vergisi Yasası 94. maddesi gereği gelir vergisi kesintisi yapıldıktan sonra 43.119,30 TL olarak icra dosyasına yatırıldığını, Devletin yasal olarak vergi sorumlusu sıfatıyla bu kesintileri yapmak durumunda olduğunu, ayrıca idarenin harçtan muaf olmasına rağmen tahsil harcı eklenmesinin yanlış olduğunu belirterek gönderilen bakiye borç muhtırasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinde kazanç ve ücretlerde kesinti halleri belirtilmiş ve 3.fıkra da ise “Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısiyle bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (18.inci maddede yazılı olanlarla kazançları götürü olarak tesbit edilen serbest meslek erbabına ve noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç).. istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben (Avans olarak ödenenler dâhil) tevkifat yapmaya mecburdurlar...