AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2021 NUMARASI : 2018/1264 ESAS, 2021/787 KARAR DAVA KONUSU : BABALIK KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde, Dosya incelendi; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline cinsel saldırısı olduğunu, bu nedenle 21/08/2018 tarihinde bir çocuğun dünyaya geldiğini belirterek, davalının, çocuğun babalığına karar verilmesine, çocuğun eğitim, sağlık ve korunması için aylık 2.500,00 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, doğum giderleri, doğumdan önce ve sonraki altışar aylık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerin tespit edilerek davalıdan alınarak müvekkiline...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı ... 26.03.2012 tarihli dilekçeyle velayet, nafaka ve tazminat istemlerinden feragat ettiğini bildirmiş, Dairemizce feragat dilekçesindeki kimlik ve imzanın davacı kadın ...'ye ait olup olmadığının tespiti amacıyla dosya iki kez mahkemesine iade edilmiş ise de, iade kararlarımızın gereği yerine getirilmemiştir. Velayet, nafaka ve tazminat isteminden feragate dair 26.03.2012 tarihli dilekçenin davacı kadın ...'...
Davacı, boşanma kararı ile oğlu A... velayetinin babasına bırakıldığını, kararın 10.02.2005 tarihinde kesinleştiğini, velayet kendisine bırakılmış olan babanın 15.02.2015 tarihinde öldüğünü belirterek bu sebeple velayetin kendisinde olduğunun tespiti ile çocuğun kendisine teslimi talebi üzerine mahkemece, 10.06.2015 tarihinde verilen kararla velayetin davacı annede olduğunun tespiti ile çocuğun davacı anneye teslimine karar verilmiştir. 04.06.2015 tarihinde çocuğa vasi olarak atanan halası ...’ in başvurusu üzerine, bu defa velayetin davacı annede olduğu kararını veren mahkeme 04.08.2015 tarihli ek kararıyla 10.06.2015 tarihli kararın iptaline, velayetin askıda olduğunun tespitine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararı temyiz edilip Yargıtay'ca bozulup ortadan kaldırılmadıkça, hukuki varlığını devam ettirir. İlk derece mahkemesi dosyayı yeniden ele alarak kendi kararını ortadan kaldıramaz....
Davacının, velayetin kaldırılması/değiştirilmesi davasının dinlenilebilmesi için, tanıma beyanının tespiti davasının kesinleşmesi gerekmektedir. Aksi takdirde velayet davasının incelenmesi hukuken mümkün değildir. O halde velayet davasına ilişkin davanın, tanıma beyanının tespiti davasından tefrik edilip, ayrı bir esasa kaydedilmesi, velayet dosyasının bekletici mesele yapılıp, sonucunun beklenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece tanıma beyanının tespiti davasında ihbarı gerekmediği halde Cumhuriyet Başsavcılığına ve Hazineye davanın ihbarı sonuç doğurmaz. Anılan bu hata mahallinde her zaman düzeltilebilir nitelikte maddi hata niteliğinde olduğundan sadece yanılgıya değinilmekle yetinilmiştir....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, manevi tazminatın miktarı, nafaka ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; alınan sosyal inceleme raporunun mahkemenin ara kararı doğrultusunda davacı baba ve 27.08.2010 doğumlu ortak çocuk ile görüşülerek hazırlandığı anlaşılmaktadır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun menfaatidir. Ana ve baba ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir....
2 yıl 4 ay “ bölümünün çıkarılarak 2 yıl 6 ay denilmek suretiyle ve ‘‘TCK’nın 53/1. maddesinin uygulanmasına’’ ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ‘‘53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ tümcesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
ın boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespiti ile davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, Dairemizin 2018/45 esas 2019/928 karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalı kadının velayet talebinin reddi ile ortak çocuklar ... ve ... arasında kişisel ilişki tesis edilmişse de taraflar arasındaki evlilik birliğinin boşanmayla değil, ölüm ile sona erdiği, velayet ile ilgili ilk verilen hüküm kesinleşmediği gibi anne ve babadan birinin ölümü halinde velayetin sağ kalana ait olacağı (TMK m. 336/3) da dikkat alınmaksızın, daha önceden ortak çocuklarla ilgili alınmış bir karar olduğu gerekçesiyle davalı kadının velayet isteminin reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
İlk derece mahkemesinin bu kararı; erkek tarafından, kusur tespiti, velâyet, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf edilmiş olmasına rağmen bölge adliye mahkemesince; erkeğin istinaf itirazları; kadının tedbir nafakası davasının kabulü ve birleşen boşanma davasında nafakaların miktarı ve velayet düzenlemesi olarak incelenmiştir. İstinaf incelemesi neticesinde; çocuklar için verilen tedbir nafakası yönünden istinaf dilekçesinin reddine, tedbir nafakasının kabulü ve nafakaların miktarı ve velayet talebi yönünden istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakaları ve miktarları yönünden değerlendirme yapılmaksızın, hükmü sadece istinaf edilen diğer yönlerden inceleyerek karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Mahkemece, davanın kabulü ile terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. Dava dosyası Dairemizce Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğünün 39. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacı vekilinin vekaletnamesinde mirasın reddi yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletnamenin temin edilerek Dairemize gönderilmesi için mahalline iade edilmiştir. Davacı vekilinin 30.11.2015 tarihli yazılı beyanından, davacı asilin vekalet çıkarması için defalarca arandığı ve buna rağmen eksikliği gidermediği anlaşılmıştır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Dava dilekçesinde 5700 TL borçlu olmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Dava, 2002 yılında boşanma sonucu velayeti anneye verilen müşterek çocuğun fiilen davacı baba yanında kaldığı ileri sürülerek birikmiş iştirak nafakası 5700,00 TL için yapılan takip nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, annenin velayet değişmediği için birikmiş nafakayı isteyebileceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerlerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir ( TMK.nun 329/1. maddesi )....