"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Küçük hakkında velayet ve vesayet hukukuna ilişkin olarak açılan davada Muş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla) ve Muş Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, evlilik dışı doğan ve tanıma yoluyla nüfusa tescil edilen küçüklerin, annelerinin vefat etmesi nedeniyle Türk Medeni Kanununun 404. maddesi uyarınca vesayet altına alınması istemine ilişkindir. Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti yasa uyarınca (TMK.337/1 md.) anada ise de annenin vefat etmesi nedeniyle TMK'nın 404. maddesi uyarınca vesayet altına alınması için Nüfus Müdürlüğü tarafından ihbarda bulunulmuştur. 4721 sayılı TMK.nin 404. maddesinde “Velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.” hükmü; 337. Maddesinde de “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir....
Buna rağmen temyiz "velayet" ile sınırlanarak taraflar "boşanmış eş" statüsüne geçirilmiştir. Fer'i hükümlerin tamamında çekişme sonlanmamıştır ki tarafları "anlaşmalı" boşanmış kabul edelim. Kaldı ki velayet konusunda anlaşma olmazsa hakimin anlaşmalı boşanma kararı vermesi mümkün değildir. Davacı eş "velayet" konusunda anlaşmayı bozduğunu açıkladığına göre davacının bu irade açıklamasına rağmen onu boşanmış kabul etmek davacıya ait tasarruf ilkesini davacı yerine bizzat Yargıtay'ın kullanması anlamına gelir ki bu uygulamanın yargılamaya hakim ilkelerle bağdaşır bir tarafının olmayacağı herkesin bilgisi dahilindedir....
nın velayet, vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına ilişkin tüzüğün 4. maddesinde "Ana ve babadan birinin ölümü halinde kararı veren mahkeme, sağ kalan veya velayet kendisine verilen eşin yerleşim yeri aile mahkemesine, yoksa H.S.Y.K.'nun belirlediği mahkemeye durum derhal bildirilir." hükmü yer almaktadır. Somut olayda; velayet kendisine bırakılan davacının yerleşim yerinin ... olduğu gözlenmekle uyuşmazlığın çözümünde ... Aile Mahkemesi yetkilidir. SONUÇ: Yukarıda belirtilen nedenlerle; H.Y.U.Y.’nın 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 2. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 04/11/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Velayet hukukuna ilişkin olarak satışa izin verilmesi hakkında açılan davada Edirne 2.Sulh Hukuk ve Edirne Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, kısıtlanarak babasının velayeti altında bırakılan (TMK 419/3. maddesi) ergin çocuğun sahip olduğu otomobilin satılması için veliye izin verilmesi isteğine ilişkindir. Edirne 2. Sulh Hukuk Mahkemesince, kısıtlı velayet altına konulduğundan davaya bakma görevinin Aile Mahkemesine ait olduğu bildirilerek görevsizlik kararı verilmiştir.. Edirne Aile Mahkemesi ise, ergin çocuğun kısıtlanarak velayet altına alınmış olması halinde vesayete ilişkin hükümlerin uygulanacağını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....
velayet hakkının da davalı-karşı davacı kadına verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
Dosya içerisine alınan dede ve çocuklar ile görüşülerek oluşturulan 22/05/2019 tarihli sosyal inceleme raporu, anne ile görüşülerek oluşturulan 03/12/2019 tarihli sosyal inceleme raporu ve duruşmada dinlenen idrak çağındaki çocukların dedeleri ile kalmak istediğine ilişkin beyanları ile davalı annenin 6 yıldır gayri resim olarak başka biri ile yaşadığı ve henüz oturmuş bir düzenin olmadığı dikkate alındığında, davalı annenin baba öldükten sonra müşterek çocuklara karşı velayet görevini gereği gibi yerine getiremediğinin tespiti ile anne üzerindeki velayet yetkisinin TMK'nın 348. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....
Eldeki bu davada, davacı dede tarafından velayet altında bulunmayan küçüklerin TMK'nın 404/1 maddesi uyarınca kısıtlanması istemiyle açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336/3. fıkrasında; velâyetin, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuğun kendisine bırakılan tarafa ait olacağı; 404/1. fıkrasında ise; velâyet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir. Boşanma sonucunda velayet kendisine verilmiş olan tarafın (babanın) ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden diğer tarafa (anneye) geçmez. Velayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmasıdır....
Eldeki bu davada, davacı dede tarafından velayet altında bulunmayan küçüklerin TMK'nın 404/1 maddesi uyarınca kısıtlanması istemiyle açılmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336/3. fıkrasında; velâyetin, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuğun kendisine bırakılan tarafa ait olacağı; 404/1. fıkrasında ise; velâyet altında bulunmayan her küçüğün vesayet altına alınacağı düzenlenmiştir. Boşanma sonucunda velayet kendisine verilmiş olan tarafın (babanın) ölümü nedeniyle, velayet kendiliğinden diğer tarafa (anneye) geçmez. Velayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmasıdır....
Aile Mahkemesi'nin 2018/750 E.- 2021/584 K.sayılı ilamının istinaf incelemesinin Dairemizin 2021/1457 e.- 2022/1764 K.sayılı ilamı ile yapıldığı, davalı-k.davacı erkeğin boşanma kararına karşı istinaf talebinde velayet konusunda bir itirazının bulunmadığı, yine kendisinin açmış olduğu ve kabul edilen boşanma kararına istinafının bulunmadığı, bu nedenle velayet kararının kesinleştiği, bu sebeple yerel mahkemece henüz velayet kararının kesinleşmediği gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğu görülmüştür. Ayrıca, kısa kararda, müşterek çocuk Beren ile ilgili hem velayet hem 5395 sayılı yasa kapsamında karar verilmesine rağmen, velayeti dava konusu edilen müşterek çocuk Kadir Eren hakkında velayet ve koruma kararı kapsamında bir karar verilmediği, buna rağmen mahekmece kısa kararla çelişki oluşturacak şekilde, gerekçeli kararın hüküm kısmında Kadir Eren hakkında karar verdiği, kısa karar ile hüküm arasında çelişki oluşturduğu görülmüştür....
Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hale gelmedikçe, tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir. Çünkü, koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 2020/1720 Esas ve 2020/5581 Karar sayılı ilamında; Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası niteliğinde değildir....