Takibe dayanak yapılan ilama göre nafaka başlangıç tarihi olan 08/03/2018 tarihinden icra takip tarihi olan 10/06/2021 tarihine kadar 2 çocuk için toplam 40 ay olmak üzere (40 x 800)= 32.000- TL nafaka ödenmesi gerektiği tespit edilmiştir. Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre; davalı kadının Ziraat Bankası ve Garanti Bankası hesaplarına nafaka ödemesi adı altında 24.408- TL ödeme yapıldığı tespit edilmiş ise de; bu ödemelerin içinde yer alan 8.300- TL lik ödemenin (Selen -Beren ücret iadesi) açıklaması ile yapıldığından bu ödemenin nafaka borcuna mahsuben yapılmadığı anlaşılmıştır. Buna göre 8.300- TL lik ödemenin nafaka ödemesi olarak kabul edilmesi doğru olmamıştır. Davacı ve akrabaları tarafından yapılan farklı miktarlardaki ve farklı tarihlerdeki nafaka açıklaması olmayan ödemeler de nafaka borcuna mahsuben yapılan ödemeler olarak kabul edilmemiştir....
gerekçesi ile; "A-Davanın davacı kadın için nafaka talebi yönünden REDDİNE, B-Davanın müşterek çocuklar için tedbir nafakası talebi yönünden davanın KISMEN KABULÜ İLE; Dava tarihi olan 06.01.2021 tarihinden itibaren müşterek çocuklar 17.12.2014 D. lu DEREN MÜNİRE ATAŞLI ve 14.04.2016 D.lu BUĞRA RECEP ATAŞLI' nın her biri için aylık 400'er olmak üzere adı geçen müşterek çoçuklar için toplamda aylık 800- TL tedbir nafakasının- Denizli 4. Aile mahkemesi' nin 2021/65 E dosyasından bağlanılan tedbir nafakası ile mükerrer tahsil edilmemek kaydıyla- davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE,"karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; kendisine ilişkin reddedilen tedbir nafakası talebi ve aleyhine hükmolunan vekalet ücreti yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı erkek istinaf yasa yoluna başvurmamıştır....
Belirtilen nedenlerle davacı tarafın istinaf talebi sadece vekalet ücretine dair olmakla istinaf edilen miktar kesinlik sınırının altında olmakla istinaf başvurusunun usulden miktar yönünden reddine karar verilmiştir. Davalı tarafın istinaf talebi yönünden yapılan incelemede ise ;Müşterek çocuklar ihtiyari dava ortağıdır. Her nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2011/22147 Esas, 2012/4699 Karar ve 27.02.2012 tarihli kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2012/4119 Esas, 2012/7991 Karar ve 26/03/2012 tarihli kararı)Karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri beş bin üç yüz doksan Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. (02.12.2016 tarihli, 6763 Sayılı Kanunun 41 maddesi ile değişik, 6100 sayılı HMK m.341/2) Davada reddedilen nafaka miktarı ayrı ayrı yıllık toplam 3.600,00 TL dir. İlk derece mahkemesi kararı kabul ve red edilen miktar itibarı ile kesindir....
Yargıtay yerleşik içtihatlarıyla, nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, yeni uygulamalarla objektif kriterlerle yumuşatılmış olup; Dairemizin son içtihatlarında; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek hak kaybına neden olacaktır. Aksi düşünce, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir....
İcra Müdürlüğünün 2013/3591 sayılı ilamlı icra dosyasıyla, birikmiş on dört aylık nafaka bedelinin davacıdan tahsil edilmesini istemiş; davacı ise, takibe konu edilen dönemde çocuğunun özel okulda okuyabilmesi ve davalının bu yöndeki talebi üzerine, iştirak nafakası borcundan çok daha fazlasını nafaka borcuna mahsuben ödediğini ileri sürmüştür. Davalı, bu ödemelerin nafaka borcuna mahsuben gerçekleştirileceği konusunda aralarında bir anlaşma olduğu iddiasını kabul etmemiştir. Bu hâlde ispat yükü davacı üzerine olup davacının ilama bağlanan anlaşmayla belirlenen nafaka borcu yönünden, bu anlaşmayla aynı güçte bir delil ile iddiasını ispatlaması gerekir. Ne var ki delil olarak yalnızca dava dışı okul ve servis yetkililerine yapılan, iştirak nafakası borcuyla ilgili herhangi bir açıklama içermeyen dekontlara ve tanık beyanlarına dayanılmıştır....
Davalı 23.12.2013 tarihinde Serik İcra Müdürlüğünün 2013/3591 sayılı ilamlı icra dosyasıyla, birikmiş on dört aylık nafaka bedelinin davacıdan tahsil edilmesini istemiş; davacı ise, takibe konu edilen dönemde çocuğunun özel okulda okuyabilmesi ve davalının bu yöndeki talebi üzerine, iştirak nafakası borcundan çok daha fazlasını nafaka borcuna mahsuben ödediğini ileri sürmüştür. Davalı, bu ödemelerin nafaka borcuna mahsuben gerçekleştirileceği konusunda aralarında bir anlaşma olduğu iddiasını kabul etmemiştir. Bu hâlde ispat yükü davacı üzerine olup davacının ilama bağlanan anlaşmayla belirlenen nafaka borcu yönünden, bu anlaşmayla aynı güçte bir delil ile iddiasını ispatlaması gerekir. Ne var ki delil olarak yalnızca dava dışı okul ve servis yetkililerine yapılan, iştirak nafakası borcuyla ilgili herhangi bir açıklama içermeyen dekontlara ve tanık beyanlarına dayanılmıştır....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/11422 esas sayılı dosyasında tanıma ve tenfiz içerikli davada verilen karardan dolayı takip başlatıldığını, takip talebi ve icra emrinin ilama aykırı düzenlendiğini, kime ait nafakanın hangi tarihten hangi tarihe kadar ne miktarda talep edildiği, çocukların reşit olma tarihleri, müşterek çocuk Zeynep için eğitimi sürdürüp sürmediğinin belli olmadığını, ayrıca müvekkilinin nafaka ödemesi yaptığını, bunların bir kısmının takip talebi ekinde listelendiğini, ama tamamının gösterilmediğini söyleyerek takibin ve icra emrinin iptalini istemiştir....
itibaren bu artırıma gidildiğinin kısa kararda ve gerekçeli kararda gösterilmemesinin ve ayrıca davacı tarafın artırılacak bu nafakaya ÜFE oranında artış uygulanması talebi konusunda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla, bu açıklamaların ışığı altında davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre esastan reddine, davacı vekilinin nafaka artırımının az oluşuna yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre esastan reddine, davacı vekilinin ÜFE talepleri konusunda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi ile dava tarihinden itibaren nafaka artırımına karar verilmemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının 1 nolu hüküm fıkrasının kaldırılmasına, bu konuda yeniden düzenleme yapmak gerektiğinden, davanın kısmen kabulüne, Adana 1....
Mahkemece, borçlunun asker olması nedeniyle söz konusu dönemde nafaka borcunu ödeyemediğini kabul ettiği ancak bu durumun icranın geri bırakılması ya da iptali nedeni olmayacağı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, borçlu vekili şikayet dilekçesinde, vekiledeninin askere gitmeden önce nafaka borcunu eksiksiz olarak ödediğini iddia ettiği ve bu iddiasını desteklemek için İş Bankası .. Şubesi .. nolu hesap ekstresi ile .. PTT kayıt ve dekontlarına dayandığı halde Mahkeme’ce askerlik öncesi alacak talebi yönünden ödemeye ilişkin borçlu iddiası araştırılmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca kısmen BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir....