Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". TMK. 328/1.maddesine göre; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir." TMK. 330/1.maddesine göre; Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur." Somut olayda, her ne kadar, davacı baba anlaşmalı boşanma sırasında davalıdan iştirak nafakası talep etmemiş ise de, doğmamış bulunan bir haktan feragat mümkün olmadığından, velayet hakkı kendisine verilen taraf her zaman için karşı taraftan iştirak nafakası talep edebilecektir....
Ancak; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun TMK nun 304. maddesinde ana, babalık davasıyla birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından doğum giderlerini, doğumdan önceki veya sonraki altışar haftalık geçim giderlerini, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderleri isteyebileceği düzenlenmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, TMK nun 304. maddesi kapsamında ananın mali haklarına ilişkin olarak doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri ile doğum giderlerini içerir şekilde maddi tazminat talebinde de bulunmuştur. Bu giderler yasada tek tek sayılmıştır. Mahkemece temyiz eden davacı yönünden yasada belirtilen giderler hakkında; dosyaya sunulan belgeler ile belgelendirilemeyen ancak mutad olan diğer giderler de göz önüne alınarak maddi tazminat istemi hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile maddi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, 840 TL doğumdan sonraki 6 haftalık geçim giderleri ve müşterek çocuk için giysi, temizlik, mama, ilaç, bakım giderleri olarak 1.000 TL olmak üzere toplam 1840 TL alacağın TMK 304.madde gereğince davalı T1 alınarak davacı T3 verilmesine, Babalık davasında, dava devam ederken davalı T1 müşterek çocuk Yusuf Halil'i tanıdığından karar verilmesine yer olmadığına, Müşterek çocuk TC Kimlik numaralı Altay ve Sofiya oğlu, 01/10/2015 doğumlu Yusuf Halil için aylık 175,00 TL iştirak nafakasının davalı T1 alınarak davacı T3 verilmesine, fazla talebin reddine, Tazminat davasına ilişkin davada alınması gerekli 31.40 TL harçtan peşin alınan 29.20 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.2 TL harcın davalı T1 alınarak hazineye irad kaydına, A.A.Ü.T uyarınca 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı T1 alınarak davacıya verilmesine, Babalık ve iştirak Nafakasına ilişkin davada alınması gerekli 31.40 TL peşin harcın davalı T1 tahsili...
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava konusunun babalık (babalığın tespiti) davası olduğu, TMK 301/1 maddesi gereğince, babalık davasının, ancak babaya karşı anne ve çocuk tarafından açılabileceği, babanın kendisinin anne ve çocuğa karşı babalık davası açmasının yasal olarak mümkün olmadığı belirlenmiş olup; davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından davacı tarafça açılan davanın reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış olmakla;'' gerekçesiyle; Davacı tarafça açılan babalık davasında, TMK' nun 301/1. Maddesi gereğince, davacının dava ehliyeti bulunmadığından, HMK.nun 114/d maddesi gereğince, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiştir....
TMK'nun 182/2. maddesine göre boşanma veya ayrılık vukuunda velayet kendisine verilmeyen eş, küçük çocuğun bakım ve eğitim giderlerine "gücü" oranında katılmak zorundadır. Türk Medeni Kanunu'nun 327/1. maddesinde; çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderlerin anne ve baba tarafından karşılanacağı hükme bağlanmıştır. Aynı yasanın 328/1. maddesi hükmü gereğince ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.(TMK. nun 329/1. maddesi) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur (TMK. nun 330/1. Maddesi). TMK'nun 176/4 maddesi hükmü ile; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. " TMK.'...
Davacı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı, tedbir nafakası davasının açılış tarihi ile, boşanma davasının açılış tarihi arasında tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, sonrası dönem için davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi ve davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yargılama giderlerinin müvekkilinin üzerinde bırakılmasının ve davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla; her ne kadar yerel mahkemece, derdestlik dava şartı yokluğundan davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; davanın niteliğinin TMK 197.maddesi gereğince açılmış bağımsız tedbir nafakası davası olduğu, boşanma davasından farklı şartlara tabi olduğu gözetilmeden, sonradan açılan boşanma davasında çocuk yararına TMK 169.maddesi gereğince dava tarihinden geçerli olmak...
ise de, bu yanlışlığın mahallinde tashihinin (HMK.md.304/1) mümkün bulunmasına göre, davacının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmediği gibi, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir. 2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK md.186/1), geçimine (TMK md.185/3), malların yönetimine (TMK md. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorundadır (TMK md.169)....
(TMK. nun 330/1. maddesi) TMK.'nın 331.maddesine göre; durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Tüm bu maddeler doğrultusunda mahkemece iştirak nafakası miktarı belirlenirken; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Yukarıdaki açıklamalar ve tüm dosya kapsamında; tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ile özellikle nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında; hükmedilen nafaka miktarının hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Somut olayda; mahkemece, tarafların ekonomik sosyal durumlarının, gelir ve giderlerinin araştırılmadığı, davacının ve tanığın beyanlarına dayanılarak hüküm oluşturulduğu anlaşılmaktadır....
TMK 182/2 maddesi gereğince" velayeti kullanması kendine verilmeyen eş çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır." TMK'nın 330. maddesine göre" nafaka miktarı,çocuğun ihtiyaçları ve ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir." Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafaka miktarı belirlenirken, çocuğa fiilen bakan anne babanın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların dikkate alınması zorunludur. Mahkemece nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Dosya kapsamına göre, tarafların 2009 doğumlu müşterek bir çocukları olduğu, İstanbul Anadolu 1....