Bilirkişinin düzenlediği krokiden mülkiyeti davalı ...’ye ait 3435 sayılı parsel üzerinde davacı tarafından 1970’li yıllarda yapıldığı bildirilen bir binanın bulunduğu, bina değerinin arsa değerinden daha fazla olduğunun saptandığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle dava, Türk Medeni Kanununun 724. maddesine dayalı temliken tescil istemine ilişkindir. Gerçekten, bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir....
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir. Davada davacı, üzerine bina inşa ettiği 561 ve 572 sayılı parselleri satın alarak bina yaptığını ve iyiniyetli olduğunu ileri sürdüğünden, iddianın elde edilecek delillere uygun ve Türk Medeni Kanununun 724.maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Dava, eksik inceleme ve araştırma sonucu ve sözde bazı gerekçelerle reddedildiğinden karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, davacının talebi MK 723.maddesinde düzenlenen başkasının taşınmazına kendi malzemesi ile bina yapmaktan doğan tazminat istemidir. Burada borcun kaynağı esas itibariyle sebepsiz zenginleşmedir. Davacı tarafından yapılan inşaat taşınmazın mütemmin cüz'i olması nedeniyle zenginleşenin iade yükümlülüğü vardır. İntifa hakkı sahibinin ve çıplak mülkiyete sahip diğer davalının zenginleştikleri ölçüde iade borcu bulunmaktadır. İadenin kapsamı belirlenirken davalıların taşınmaz üzerindeki hakları ve taşınmaz üzerinde oturmak amacı ile yapılan binada (katta) taşınmazdan davacının uzun süre yararlanma olgusunun da düşünülmesi gerekir....
Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir....
Bir kamu kurumu tarafından bir tesisin yaptırılması sırasında devlet malı olmayan yerlerden toprak veya kum alınması yahut böyle yerlere toprak, kum veya moloz yığılması neticesinde doğan zararların ödetilmesi istekleri, başkasının malına kamu kurumunun dilediği gibi el atma hakkı bulunmadığı ve plan veya projelere ve şartnamelere başkasının malına ihtiyaca göre el atılabilmesini gerektirecek esaslar konulamayacağı nedeniyle haksız eylemden doğan tazminat davası sayılır. Aynı kural ağaç kesilmesi durumunda da söz konusudur. Bundan başka yapılan işlerin plan ve projelere aykırı yapılması da idari karara aykırı bir hareketin varlığı nedeni ile yine idari kararın uygulanmasından doğan bir zarar sayılamaz ve bu bakımdan dava haksız eylemden doğan ve adli yargı yerinde bakılması gereken bir tazminat davası olarak kabul edilir....
TMK’nun 723. maddesindeki düzenlemede ise; a)Malzeme sahibinin iyiniyetli olması halinde; aşırı zarar doğması sebebiyle yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerektiği, b)Malzeme sahibi iyi niyetli değilse; tazminat miktarının, levazımın en az kıymetini geçemeyeceği belirtilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince; Davacı 11.04.1984 tarihli harici satış sözleşmesine dayanarak iyiniyetli olarak dava konusu taşınmazda bina yaptığını belirterek mülkiyet aktarımı olmadığı takdirde tazminat isteminde bulunmuştur. Dosya içerisinde bulunan dava konusu 4969 ada 1 parsel (eski 2770) sayılı taşınmzın tapu kaydı incelendiğinde davalıların murisi... adına kayıtlı olduğu görülmektedir. Davacı ise 11.04.1984 tarihli harici satış sözleşmesini davalılardan sadece ... ile yapmıştır....
Davacının tazminat talebine gelince; Bilindiği üzere başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı inşa edilmesi durumunda, Türk Medeni Kanununun 684. ve 718. maddelerinin hükümleri gereğince yapı üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Bu konumdaki taşınmazın maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişki Türk Medeni Kanununun 722, 723. ve 724. maddelerinde düzenlenmiştir. Davacının temliken tescil talebi reddedildiğine göre yapı yıkılamadığı takdirde taşınmaz malikinin malvarlığında sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, taşınmaz malikinin malzeme sahibine muhik (haklı) bir tazminat vermesi gerekir. Ancak malzeme sahibi iyiniyetli değilse tazminat miktarı levazımın en az kıymetini geçemez....
Çapa bağlı taşınmazlarda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkı olmayan ve başkasının taşınmazına bilerek bina inşa eden davalılar iyiniyetli olamayacağından Türk Medeni Kanunu'nun 722, 723, 724 ve 725.maddelerinin olayda uygulama yeri bulamayacağı kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca; yıkım isteğinin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada davalının temyiz itirazlarının incelemesine yer olmadığına alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu durumda arazi malikinin mamelekinde sebepsiz bir zenginleşme meydana geleceğinden, bu zenginleşmeye karşılık taşınmaz malikinin malzeme malikine muhik bir tazminat ödemesi gerekir. Ödenecek olan tazminatın tutarı malzeme malikinin iyiniyetli olup olmamasına göre değişir. Somut olayda, davacıların iyiniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı arsa sahibinden bina bedeli değil, malzemenin kendisi yönünden taşıdığı en az değeri tahsil edilmelidir. Bu itibarla mahkemece davalının, davacılara ödemesi gerekli olan tazminat miktarının, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinin hakime tanıdığı takdir yetkisinden yararlanılarak hesaplanması ve her bir dava konusu yapı yönünden hesaplanan tazminat miktarının ayrı ayrı 1/2 oranında o binanın yapımına katkıda bulunan davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/731 esas 2016/1127 karar sayılı dosyası ile Arif Dehri isimli kişiyi men ettirdiği, ecrimisil hak ettiği, kararın Osmaniye İcra Müdürlüğünün 2018/10417 sayılı dosyası ile infaz edilerek müvekkile teslim edildiği, bu dosyanın davacısı olan T1 aynı taşınmaza Arif Dehri'nin men edildiği kısma kendisinin Arif Dehri'nin zannı ile zeytin diktiğini, üstün hakkı olduğunu 2019 kasım ayında zeytinleri müvekkilinin toplaması sebebiyle tazminat talep ettiği, yanılma ile başkasının taşınmazına müdahele etmişse kendi hatasının sonucuna katlanması gerektiği, dava konusu taşınmazın kadastro görmüş, sınırları belirlenmiş çaplı bir taşınmaz olduğu, davacının bir taşınmazı tasarruf ederken kendisine ait olup olmadığı ölçtürmek, belirlemek ona göre tasarruf etmek durumunda olduğu, başkasının çaplı taşınmazına tecavüz eden kişinin iyi niyetli olamayacağı için hiçbir talep hakkının bulunmadığı, müvekkilinin kendi tapusu içindeki zeytinleri topladığı, davacıyı ilgilendirmeyen maddi...