Mahkemece, tüketicinin dava konusu cep telefonunun kopyalanarak kullanım dışı bırakılmasında herhangi bir kusuru bulunmadığını, satıştan sonra veya davalı tarafından klonlandığı kanıtlanamadığından davanın reddine dair verdiği karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına bozma istemiyle temyiz edilmiştir. Davacının, davalıya sattığı cep telefonunun klonlandığının anlaşılması üzerine siyah listeye alındığı, dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu hususlar mahkemenin de kabulündedir. Klonlanmış cep telefonu 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4.maddesi gereğince ayıplı mal olduğunun kabulü gerekir. Ayıplı mal satışında tüketici, 2011/17149-15375 süresinde ayıp ihbarında buıunduğu takdirde, bedel iadesini içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misli ile değiştirilmesine, ayıp oranında bedel indirimi veya malın ücretsiz onarımını isteme hakkına sahiptir....
Şu kadar ki bu müddet azaltılabilir" denildiği, davacı tarafın ise 13.09.2009 tarihinde satın alınan cihaz yerine bir başka cihaz teslim edildiğinin 07.10.2009 tarihinde cihazın arızalanması üzerine yapılan araştırma neticesinde tespit edildiğini belirttiği, 07.10.2009 tarihi baz alındığında dahi satıştan itibaren 1 (bir) yıl geçtiğinin görüldüğü, ayrıca TTK'nun 25/3 maddesinde ''Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değil ise alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur "hükmünun mevcut olduğu, davacının bu hükmü yerine getirmediği gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece, davalı vekilinin yetki itirazında bulunurken yetkili mahkemeyi de belirlediği, usulüne uygun ilk itiraz neticesinde mahkemelerinin yetkisizliğine karar vermek gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş,hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 24/10/2016 tarih, 2016/3464 Esas ve 2016/13908 Karar sayılı bozma ilamı ile ;”Dava, satıştan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK 10. maddesi uyarınca sözleşmenin ifa yeri mahkemeside yetkilidir. Aracın teslim yeri Sinop olduğundan Sinop mahkemeleride yetkilidir. Eksik inceleme ile yetki yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur....
Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Asıl dava, dava konusu 4186 parsel, A3 blok, 7 no’lu bağımsız bölümün 02.06.2004 tarihli adi yazılı satış sözleşmesi ile yüklenicinin temlikine dayalı olarak ayıplı satıştan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Birleştirilen davada ise A3 blok, 7 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili isteminde bulunulmuştur. Mahkemece, 26.405 TL maddi tazminatın 1.000 TL'sinin dava tarihinden 25.405 TL'sinin ıslah tarihi olan 15.11.2011 tarihinden itibaren işleyecek değişken reeskont faiz oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla istemin reddine karar verilmiştir....
TTK 23/1-c maddesinde, malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır. TBK 223/2.maddesinde, alıcı, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir, bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. düzenlemeleri mevcuttur. Davaya konu koltukların imalattan kaynaklı gizli ayıplı olduğuna göre, ayıplı kabul edilen koltuk takımından satıcı olan davalı olan davacıya karşı sorumludur....
araç satışından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....
GEREKÇE: Eldeki davada; davacı, dava konusu aracın gizli ayıplı olduğu gerekçesiyle ayıplı aracın misli ile değişimini, mümkün olmadığı takdirde ayıp nedeniyle araçta oluşan değer kaybının (bedelde indirim) davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline verilmesini talep etmiştir....
ın 5 taşınmazının satıldığını, müvekkillerinin bu satıştan haberlerinin dahi olmadığını, davalı şirketin yürüttüğü ve hukuka aykırı nitelikteki politikalar sebebiyle, onlarca kişinin yok oluşuna şahit oldukları bu haksızlığın giderilmesi ve hakkın asıl sahibi olan müvekkillerine teslimi maksadıyla ilk olarak Adli Yardım taleplerinin kabulü ile, Finansal Kiralama Sözleşmesi ile alınan biçerdöverin üretim hatasından dolayı gizli ayıplı çıkmasından kaynaklı olarak sözleşme konusu ayıplı olduğunun ve bu sebeple finansal kiralama sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile malın ayıpsız bir misliyle değiştirilmesine, aksi halde sözleşme konusu malın bedelinin fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik HMK md. 107 uyarınca belirsiz olarak şimdilik 100,00-TL nin ihtarname tarihinden itibaren en yüksek reeskont faiziyle iadesine, ayıplı maldan kaynaklanan zarara ilişkin olarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik HMK md.107 uyarınca belirsiz...
Satıcı ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur..." denilmek suretiyle alıcının ayıbı bilerek ayıplı malı satın aldığına yönelik ispat yükümlülüğünün satıcıya ait olduğu vurgulanmıştır. Bilirkişi raporuyla, araçtaki katalizörün iç seramiğinin kırıldığı, kullanılamaz halde olduğu, satıştan yaklaşık 9 gün sonra arızanın tespit edildiği ve bu kadar kısa sürede kullanıcı hatası ile gerçekleşmesinin mümkün olmadığı (motor ikaz lambası yanıyor şikayeti ile aracın satıştan yaklaşık bir ay önce de servis kaydı bulunmakla bu tespite yönelik davalı itirazı yerinde değildir), bu nedenle arızanın aracın davacıya satışı sırasında var olduğu, arızanın satın alma aşamasında haricen bilinmesinin, görünmesinin mümkün olmadığı ve gizli ayıp mahiyetinde bulunduğu belirtilmiş olup davacının satılanı gözle görülebilecek (açık) ayıplar dışında muayene etme yükümlülüğü bulunmamaktadır....
Davalı, davacının aracın devrini satıştan 2 sene sonra aldığını, aldatıldığını iddia ediyor ise 1 yıllık hak düşümü süresinin dolduğunu, bu nedenlerle açılan davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davacının, davalıdan satın aldığı aracın ayıplı olması sebebiyle davalıya iadesine ve kendisinin davalıdan aldığı aracı sattığı dava dışı 3. kişiye ödenen miktarın davalıdan rucüen tahsiline karar verilmesi talebine ilişkin olup mahkemece, davalı tanıklarının, satış esnasında pazarlığa şahit olan kimseler olduğu ve pazarlık esnasında birden fazla defa davalının davacıya aracın kazaya karıştığını pert kaydının bulunduğunu söylediği, davacının bu durumu bilerek aracı satın aldığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davada ispat yükü davalı tarafta olup, davalı tanık deliline dayanmış ve mahkemece de bu delil nazara alınarak red kararı verilmiştir....